Bölüm 20

341 2 0
                                    

Semra ablasının arkasına doğru emin adımlarla geçti. O sırada sıkışık olmasına rağmen kaçınılmaz sonu erteleyebildiği kadar ertelemek için kıvranan Esra onu gözleriyle bir yere kadar endişeyle takip etse de ayaklarını kımıldatmasının yasak olduğunu ve sonuçlarının kötü olacağını hatırladı ve önüne döndü çaresizliğini tekrar hatırlayarak.

Semra, ablasının arkasına geçtikten sonra Esra'nın belinin iki yanında simetrik noktaya ellerini koyup çok değil 2 saniye gıdıklayıp bıraktı. Semra bu yaptığının yeterli olacağından o kadar emindi ki az önce kalktığı kanepeye doğru ilerlerken ablasının işemeye başlayıp başlamadığına bile bakma gereği duymadı Esra'nın gri penye şortu adeta fışkıran çişiyle sırık sıklam olup paçalarından akıtmaya başlatırken. Esra'nın tüm sıkışıklığını ayaklarının altında yığınlanmış kıyafetlerinin üzerine boşaltması 15-20 saniye kadar sürdü.

Esra daha 24 saat bile geçmeden herkesin içinde altına yapmıştı. Utancından başını kaldıracak hali kalmamıştı. Zaten yaşadığı olay fiziksel olarak da çok yormuştu onu. Gökhanın gür buyurgan ama bir o kadar da sakin sesiyle irkildi.

Gökhan: Ablacım yüzüme bakar mısın!

Esra başını çaresizce kaldırıp kardeşinin yüzüne baktı. Gözlerinden yaşlar süzülmüyordu ama içine içine ağlıyordu kız. 

Gökhan: Ablacım... ağlanacak bir şey yok önemli olan gerekli dersi alman. Ne anladın bu dersten!

Esra: (dokunsalar ağlayacağı için zorlukla konuşarak) senden izinsiz...

Gökhan: Benden izinsiz... evet

Esra: (ağzından kelimeler teker teker çıkabilir vaziyette) Tuvalate.. bile...

Gökhan: Hayır canım ama yanlış anlamışsın... mesele tuvalet mi?

Esra: (iyice mırıldanarak) değil...

Gökhan: Evettt...

Esra: Senden izinsiz hiçbir şey yapamayız

Gökhan: Yani o kadar da değil herşeyi de izne bağlamam... ama gerektiğinde izne bağlayamayacağım bir konu var mı? Yasak edemeyeceğim bir şey?

Esra: Yok

Gökhan: Peki neden benim sözümü dinlemeye mecbursunuz? Söyle bakalım! Neden size yasak koyarsam buna uymaya mecbur olacaksınız? neden ben burada ne derse o yapılacak olan kişiyim?

Esra: Kardeşimizsin 

Gökhan: Kardeş mi? Sadece kardeş mi? Semra da kardeşin onun da sözünü dinleyecek misin?

Semra konunun nereye gittiğinin farkına vardı ve söze girdi.

Semra: Sen çok akıllısın Gökhan... çocukluğumuzdan beri biz büyük de olsak senin aklına hep güvenmişizdir. En akıllımız sendin... (Ablasına bakarak) Değil mi Esra?

Esra öfkeli ve çaresiz şekilde onaylama anlamında kafa sallayınca Semra sözlerine devam etti

Semra: Yani Gökhancım bunu böyle düşünelim mi istersen?

Gökhan: Biat ettiğiniz şeyin akıllı bir kardeş olmadığını biliyoruz. Sonuçta dün akşama kadar olanları dün akşamdan beri olanları biliyoruz.

Semra: Tamam ama Esra'ya böyle bir şey söyletmeyelim lütfen! Onun için çok zor olacak nasıl feminist olduğunu biliyorsun; bu cümleyi kurdurma ona! İnsaflı çocuksun sen! Akşamdan beri yeterince ezdin zaten ikimizi de. 

Gökhan: Kolay günler veya kolay bir süreçten geçmiyoruz. Gerçek nese onu idrak ettiğinden emin olmak istiyorum. Kendi söyleyip kulağıyla işitmesi lazım...  (Esraya dönerek) ... Evet ablacığım nerede kalmıştık? Sadece küçük kardeşin olduğum için mi bana itaat edeceksiniz? Birbirinizin de kardeşisiniz itaat edecek misiniz?

Esra: hayır!... sadece sana!..

Gökhan: Niye ben? Farkım ne?

Esra: (sesi iyice içine kaçarcasına) çünkü erkeksin

Gökhan: Anlamadım daha yüksek!

Esra: Er-kek-sin!

Gökhan: Yani bu evde erkeğe ne yapmak zorundasınız?

Esra: Ne yapacağız?

Gökhan: Yani ne edilecek erkek kardeşinize

Esra: (sesi yine zar zor çıkarak) itaat

Gökhan: Yüksek sesle tam söyle!

Esra: Erkek kardeşimize erkek olduğu için itaat edeceğiz! tamam mı? yeterli mi? yeterince ezilmedim mi?

Gökhan: Estağfurullah ne ezmesi sadece bazı şeyleri açıklığa kavuşturuyoruz. Tahminimden de kolay oldu aslında ben bu kadar zamanda bu kadar yol kat edebileceğimizi de düşünmüyordum. Hadi ellerini çözelim de sen yine duşa gir. Sonra birlikte kahvaltı hazırlayacağız.

ABlasının ellerini çözdü ve Esra bileklerini ovuşturarak yerde artık kirli hale gelen kıyafetlerini de çamaşır makinesine atmak için toparlayıp banyonun yolunu tuttu.

Semra: Sen de az değilsin ya neler ettin kızcağıza

Gökhan: Ben kurufasulye miyim pilav üstünde az olayım yahu...

Semra: Çok komiksin!... çok zorlaştırdın durumu sen de biliyorsun ne kadar bağımsızlığına düşkün feminist bir kız olduğunu

Gökhan: neden kolay olmak zorunda olsun ki; işimiz zaten zor bir iş bence zorluğuyla yüzleşmek gerek.

Semra: Çok fenasın ya!

Gökhan: Hepsi sizin için ortada fenalık yok!

Semra: ne vardı akıllısın diye aile reisliğini illan etmiş olsaydın? Öyle daha kolay olurdu ikna olması

Gökhan: ben de zaten bunu istiyor değilim; ikna olması değil zorunlu hissetmesini istiyorum.

Semra: neden zora koşuyorsun ve yokuşa sürüyorsun anlamadım.

Gökhan: Aklıma ve mantığıma biat süreklilik arz etmez; nefsiniz en mantıklı emrimde bile akıl kusuru arayacak ve nefisinize sınırlama geldiği için de illa ki bulacak ve bulamadığınızda uyduracaksınız

Semra: Böyle daha zor değil mi sözünün dinlenmesi

Gökhan: Böyle zor değil; itaatsizlik eden falaayı yiyeceğini bilirse gayet de kolay olacak gör bak; nasıl acıttığını sen de biliyorsun!

Semra: Sen ne zaman bu kadar fena biri oldun ya hiç insafın yok!

Gökhan: Sorumluluğu olanın insafı ikinci planda kalır. Ben de sizin sorumluluğunuzu sırtlandığımdan beri insaflı olma lüksümü kaybettim.

İki kardeşin bu konuyla ilgili konuşması uzayıp giderken Esra duştan çıktı. Bir gün içinde daha öğle olmadan ikinci kere sidik kokusundan kurtulma amaçlı duş almıştı. Artık kahvaltı zamanıydı aile için. Esra üstünü değiştirip geldiğinde Gökhan konuya girdi.

Gökhan: hadi kızlar kahvaltı hazırlayıp yiyelim kurt gibi acıktım.

Esra: Siz yiyin ben aç değilim sadece uyumaya ihtiyacım var; belki uyandığımda kabustan uyanırım.

Gökhan: Olur mu canım öyle aç açına uyunıur mu? kaç saattir bir şey yemiyorsun

Esra: Sen yine ablalarını ezmek için bir şeyler planlıyorsundur.

Gökhan: Hayır hayır merak etme beraberce güzelce bir kahvaltı hazırlayacağız. Sonra uyursun. Sonra biraz çıkar hava alırız akşam sizinle konuşacaklarım var.







Korkunç VELET (bir falaka hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin