Bölüm 7

672 9 0
                                    

Gökhan: Evet ya bena da geliyor öyle bir koku; şey gibi af edersiniz sidik kokusu gibi bir şey

Şükran: Yani evet ben de öyle aldım ama şimdi burada öyle söylemek istemedim.

Gökhan: Evet evet sidik kokusu bu! kesin...

Teyze: Ayyyy... canım yaaaa kıyamaaammmm Esradan geliyor eşofman altı sırıksıklam olmuş!

Esra o ana kadar bunun fark edilmemesini umuyor bunun için sidik içinde kalmaya bile razı oluyordu; bunun böyle herkes içinde ortaya çıkması onun için kabustan da öteydi ama bu da gerçekleşmişti. Utancından kimseyle göz göze gelmemek için başını çevirebildiği kadar çevirdi sağ tarafına çünkü Semra ile de göz göze gelmeye katlanamazdı o anda.

Şükran: o kadar çok mu yanıyor canınız yaaaa!

Semra: Çooookkk hem de!... lütfen bitsin bu!

Gökhan: Dur hele daha yarısını anca geçtik. Bence bu mola gereğinden fazla uzadı.

Şükran: Bana müsaade ben aile meselenize daha fazla dahil olmak istemem.

Teyze: Görüşürüz Şükrancım yarın bize çaya gel hatta olur mu?

Şükran: Tamam

Şükran hanım gitmişti. Esra bir kaç saniye sonra falakanın kendisiyle başlayacağını bilmenin korkusuyla değil daha çok az öncesinde altına işemiş olduğunun herkesçe anlaşılması ve bu konunun böyle konuşulmasının travmasından dolayı için için ağlıyordu.

 Ama herşeye rağmen velet dediği erkek kardeşinin "hadi bakalım düzeltin şu ayaklarınızı da bitirelim şu işi" dediğinde sıranın kendisinde olduğunu ve ne yapmak zorunda olduğunu bilecek durumdaydı. İçin için ağlayan kızcağız yan yana duran çıplak tabanlarına erkek kardeşinin "ipsiz sapsız kişilerle arkadaşlık kurarsınız ha!" lafını takiben bir vınlamayla inen sopayla birlikte "vvvvyyyyyaaaaaaahhhhhkkkkkkk" diye bağırmaya başladı ki bu sesle birlikte Semra da sıranın kendisine geldiğini anlamıştı. 

Bu moladan sonra 30.sopaya kadar 5'er saniye arayla bir Esra'nın bir Semranın tabanlarında adeta acı yangınları çıkaran sopa için her iki kız da sıranın kendilerine gelmesinden önce her seferiinde daha zor da olsa ayaklarını çaresizce yan yana getirmeyi sürdürdü.

Gökhan her zamanki gibi önce Esra'nın sonra da Semra'nın tabanlarına elindeki içi boş esnek boruyu vurarak cezayı uygulamaya devam ettiğini ve her 10 sopada bir de bir kaç dakikalık mola olduğunu oradaki herkes çok iyi bildiği için Semra ablasının titreyerek sopayı bekleyen ayaklarının altına vurduğu ve onu çaresiz çırpınış ve eryatlar içinde bırakan sopa darbesinin ardından Gökhanın ağzından çıkan "otttuuuuzzz" kelimesiyle molaya girildiğini herkes anlamış oldu.

Gökhan her molada olduğu gibi ablalarının çıplak tabanlarını kaplayan ve yavaş yavaş pembeleşmeye başlayan hassas deri üzerinde parmağının ucuyla yoklama yapıp bir yaralanma başlangıcı olup olmadığını kontrol etmeye başladı. Hafif pembeleşmenin ötesinde fazla bir etkilenme görünmüyordu, ancak bu molanın bir diğer amacı olan kızların bu cezayı neden çektiklerini hatırlamaları için karşılıklı nasihat, tembihat ve karşılığında yakarışlardan ibaret dialoglar başladı. Acı her sopada bir nebze daha arttığı için kızların ama özellikle de Semranın yakarışları daha bir yürek burkacak nitelikteydi.

Semra: Gökhan ne olur, yalvarırım yeter!

Gökhan: Neye yeter?

Semra: Yola gelmemiz için yeter Gökhan! Yeterden de fazla bundan sonra sen ne dersen o Gökhan! ayaklarının altını öpeyim Gökhan ne olur dayanamıyoruz artık?

Gökhan: Esra abla! ne diyorsun? Semra'nın dedikleri doğru mu?

Esra kardeşi Semra'nın bu kadar zavallı şekilde yalvarmasına ve velet dediği çocuğun bunu bu kadar üstten bir dille yanıtlamasına ölesiye öfkeleniyordu, ama ne kılını kımıldatacak haldeydi ne de kız kardeşinin onurunu hiçe sayarcasına yaptığı bu yakarışlarla yaptığı bu fedakarlığı göz göre göre boşa çıkarabilirdi. Kaldı ki bu 10 sopa yenilmezse kendisi de yemeyecekti. Evet der gibi kafa sallamakla yetindi yine de. Ancak Gökhanın bununla yetineceği yoktu.

Gökhan: ne diyorsun abla anlamıyorum ben.

Esra: Evet Gökhan evet... çok acıyor dayanılacak gibi değil

Gökhan: Semra "bu kadarı bizi yola getirmeye yetti" dedi sen ne diyorsun?

Esra: Evet Gökhan hadi artık!

Gökhan: Evet ne?

Esra: Evet yani ben de öyle diyorum

Gökhan: Ne diyorsun (o lafı Esra'dan almaya kararlıydı)

Esra: Yola getirmene yeterli oldu Gökhan evet

Korkunç VELET (bir falaka hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin