Gökhan: Açıkçası bana da 30 sopa ile yeterli dersi almış olmanız muhtemel ama ben 30 sopayı hiç zarar vermeden vurduysam geri kalan 10 sopayı vurmamak için, dersinizi tam almamış olma ihtimalinize dair o riski almak için yeterli bir neden göremiyorum.
Semra: Ne riski Gökhan ne olur daha fazla yalvartma bizi!... Senin üzerinde az emeğimiz yok çocukken hep seni korurduk hatırlamıyor musun?
Gökhan: Evet işte ben de sizi koruyorum. Neyse bu konuyu daha fazla uzatmaya gerek yok. (Peline dönerek) Pelincim banyoda duvara yaslı bir büyük leğen olacak. Onu al sonra soğuk suyu aç ama biraz aksın önce su iyice soğuk olsun hatta dolapta bir şişe de soğuk su var onu da boca et buraya getir olur mu? Taşıyabilir misin?
Pelin: Ayaklarının acısını alsın diye değil mi? Hemen getiririm abi. Banyoda demiştin değil mi?
Gökhan: Evet onun için canım. Şunun sırasında 10 sopa kaldı sen hemen hazırla. Banyoda duvara yaslanmış durumda.
Teyze: O şimdi beceremez suları oraya buraya döker; ben hallederim.
Gökhan: Teyze yani, koca kız neden beceremesin. Kızların ayaklarının altına inen hiçbir sopayı Pelin kaçırsın istemiyorum desene şuna?
Teyze: Yani boşuna mı getirdik kızı?
Teyze hızla banyoya gitti. Leğenin dolmaya başladığının sesi geldiğinde Esra'nın ayaklarının altına 31.sopa inmişti bile. Kızlar her ne kadar dayanamıyoruz deseler de vurulacak sopanın sayılmaması riskini alabilecek cesaretleri olmadığı için sıra kedilerine geldiğinde ayaklarını yan yana ve hafif kıvranma ve titremeler hariç hareketsiz şekilde tutuyorlardı. Genç adam ablalarına 10'ar sopa daha vurup cezayı tamamladığında Teyze de soğuk su dolu leğenle salona girdi.
Gökhan: Pelin hadi annene yardım et leğen su dolu ağırdır. Kanapenin ön kızmına koyun birlikte.
Gökhan acının etkisiyle kıvranışları yavaş yavaş azalmakta olan ablalarının yanına geldi ve her iki ablasının ayaklarını çok kolaylıkla çözdü. hiçbir hareket imkanı bırakmayan bir bağlama şekliydi ve çok sıkıydı ama belli ki kör düğüm değildi; genç adam bu ipleri kolayca çözebileceği şekilde bağlamıştı ablalarını... Kızlar ayaklarının serbest kalmasıyla halının üzerinde kaldılar. Gökhana arkadan bağlı ellerini uzatsalar da Gökhan oralı olmadı. Kollarından tutup kaldırdı iki ablasını da. Kızlar ellerini neden çözmediğini sorma cesareti bile gösteremediler. Kızları kollarından koltuğa doğru yönlendirip yan yana oturttu. Onun söylemesine gerek kalmadan iki kız da acılarını hafifleteceğini bildikleri leğene soktular acıyla yanıp kavrulmuş ve pembeleşmiş ayaklarını.
Pelin: Eeee... Gökhan abi neden ellerini çözmüyorsun? Yetmedi mi çektikleri yani daha da mı devam edecek nu kabusları?
Gökhan: Yok Pelin kabus olmasına gerek yok; olacağını da zannetmiyorum; tabi derslerini aldılarsa...
Esra: Nasıl ya!
Gökhan: Siz kafanızı yormayın. Ufak bir işimiz daha olacak bu akşam. Uslu uslu söyleneni yaparsanız bir daha falaka olmaz. Ama her ihtimale karşı ellerinizin yarım saat bilemedin bir saat daha bağlı olması gerekiyor.
Esra: Yeter ama yaaa!
Semra: Esraaa! kapar mısın çeneni?
Teyze: Yalnız oğlum elleri bağlı kalacak iyi güzel de koku çok fena, benim burnumun direği kırıldı; Esra hiç olmazsa külodunu eşofman altını değiştirse fena olmaz böyle kanapeyi de kokutacak haberin olsun
Gökhan: Evet Teyze haklısın ama şimdi keçilik edecek olurlarsa bir daha falakaya yatırmak için tekrar bağlamak zor olur.
Teyze: Tamam o zaman ben Esra'nın bebekken çok altını değiştirmiştim. Götürelim odasına gösterdiği şeyleri giydirelim. Öyle olur mu Gökhan?
Esra: Hayır saçmalamayın! Ne demek altımı değiştirmek?
Esra bu teklife o kadar sinirlenmişti ki ayaklarını sudan çıkarıp tepiinir gibi leğenin dibine tekrar vurdu; dışarı su sıçradı hatta epeyce. Ama alışamadığı daha doğrusu kabullenmekte zorlandığı şey onun bu konuda fikrinin sorulmadığı ve fikri sorulmuş gibi verdiği tepkiler kendisine bu durumunun hatırlatılması sonucunu doğuracaktı bundan sonra.
Gökhan: Abla sen neden soruyu kendi üzerine alındın ki? Tyezem bana sordu ve cevabını da benden alacak... (teyzesine dönerek) teyzecim harika fikir. Ayaklarının acısı da geçmiş ki içinden filan çıkarıyor. Hemen alın odasına götürüp altını değiştirin.
Teyze ve kızı pelin Esrayı kollarından tutup kaldırdılar. Esra umutsuza gitmeyi reddetti. Direnmeye çalışsa da zaten o kadar yorgundu ki her adımda bir sonraki adımı atmamak için gösterdiği direnişin çok kolaylıkla üstesinden gelip odaya doğru götürebiliyordu Teyzesi kızının da yardımıyla... Kızcağız umutsuzca yalvardı "ne olur lütfen böyle bir şey yaşatmayın bana; sidiğim içinde kalayım gerekirse bunu yapmayın" diye yakarmasının hiçbir sonucu olmadı. Çaresizce odasına girdi ve kapı kapandı. Esra'nın gösterdiği çamaşır çekmecelerinden külot ve pijama buldular. sıra kirlilerin üzerinden çıkarılmasına gelmişti.
Pelin: Çok acımasızca olmadı mı bu anne? Ağlayacak kız neredeyse
Teyze: Ağlayacak bir şey yok kızım. Temiz temiz oturur içeride kardeşi gibi. Böyle bırakalım da pişik mi olsun? Hem defalarca altını değiştirdim ben onun bebekken
Esra: Pişik olayım razıyım ben lütfen!
Teyze: Yok kızım artık geri dönüş yok. Direnme boşuna.
Anne ve kızı Esranın idrarla epey ıslanmış eşofman altını ve sonrasında da çamaşırını çıkardılar. Pelin de annesi de aslında özel bölgelerine fazla dokunmamak ve bakmamak için gereken çabayı gösterdiler. Ama Teyze çıkardıkları eşofman altının kuru kalan kısmıyla kızın hassas yerlerini üstünkörü de olsa kuruladı. Sonra da aklına geleni açıkladı. Pelin sen biliyor musun burada veya bizde pudra var mı? Veya pişik kremi? Çok işamiş bu; pişik olmasın diye pudralasak veya kremlesek mi?
Esra: Bu kadarı da fazla Teyze olmaz buna izin veremem!
Teyze: Pardon da bu evde artık karar alan da kendisinden izin alınan da sadece kardeşin Gökhan. Bunu da sorsak anca ona sorarız. Kızım gidip gökhan abine sorsana pişik kremi filan sürelim mi?
Pelin: Ya anne kız pişiğe bile razıyım diyor
Teyze: O razı da bunun bir önemi neden olsun ki? Sen git gökhan abine sor.
Pelin tamam deyip salona gitti.
Pelin: Gökhan abi annem "acaba pişik olmasın diye pudra veya krem sürsek mi" diye soruyor.
Gökhan: kendisi ne diyor?
Pelin: Esra ablam mı? Ne desin kızcağız zaten ağlamaklı ve kaderine razı. Biz altını soyduk açıkta bekliyor şimdi kapatalım mı yoksa annemin dediği gibi pişik kremi veya pudra mı bulalım?
Gökhan: Çok mu kötü durumu? Çok mu kızarmış hassas bölgeleri
Pelin: Abi yok bence; zaten kız çok örselendi onuru akşam, gururu kırıldı bebek gibi altını biz değiştiriyoruz. Benim fikrimi sorarsan abi lütfen hemen giydirip getirelim.
Gökhan: Aslında onun gururu bugün kırılması gereken bir şey biliyorsun değil mi?
Pelin: Abi öyle düşündüğünü biliyorum ama hatırım için daha fazla ezme bu akşam!
