25.bölüm

850 66 6
                                    


Satır aralarını yorumlarınızla doldurmayı unutmayın lütfen.

İyi okumalar💖


                                   🌻

Üşüyordum. Fazlasıyla üşüyordum. Göz kapaklarım donmuş olmalı ki açamıyordum yada bu gücü kendimde bulamıyordum.

Sıcağı severdim. Hatta öyle bir severdim ki duş alırken su  hep en son derecede olup bedenimi yakardı ve bu bana sebepsizce mutluluk verirdi.

Sıcağı seven bedenim 4 gün bir soğuk hava deposunda kalmıştı.

İlk günlerde donmamak adına sürekli hareket ediyordum lakin bu yüzdende aç olduğum için bedenimde ki bütün enerjimi harcamıştım. Odanın kenarında olan kutuları yırtıp battaniye gibi üstüme dahi örtmüştüm ancak donan kutular bana sadece soğukluk vermişlerdi.

İlk girdiğim zaman normal bir depoya benzettiğim yer ben çıkarken her yeri buz olmuş bir soğuk hava deposuna dönüşmüştü.

Yorganıma koala misali sarılı yatarken kapının açılma sesini duydum ancak gözlerimi açmadım.

Bir kaç adım sesi ardından onun sakin sesini duydum.

"Banu" bir annenin çocuğu hasta olduğu zaman seslendiği gibi sesi şefkat doluydu.

"Hığğ" diye bir ses çıkardım gözlerimi açmadan.

Bir tabure çektiğini duyunca başımın ucunda oturduğunu anladım.

"Sana yemek getirdim" gözlerimi hafifçe araladığımda komedinin  üzerinde bir tepsi yemek olduğunu gördüm.

"İstemiyorum" dedim gözlerimi geri kapayarak ve yorganıma daha da sıkı sarıldım.

Parmakları saçlarıma ulaşıp saçlarımı okşamaya başladı.

"Ama yemen lazım"

"Ama uyumak istiyorum" dedim dudaklarımı büzüşerek.

Uyku benim için her zaman birinci sırada olacaktı.

"Banu aç şu gözlerini! Açlıktan öleceksin hala uyku diyorsun" diyerek beni azarladı.

Ben ise onu hiç kafama takmadan yatakta öbür tarafıma dönerek ona sırtımı döndüm.

"Uyuyacağım ben! Git başımdan" diyerek bende onu azarladım.

"Banu deli etme adamı kalk bir deri bir kemik kalmışsın zaten. Bir insan 4 günde nasıl bu kadar zayıflar ki" diye utanmadan beni azarlamaya devam etti.

"Hassas bir vücudum var demek ki" dedim ağzımın içinden.

Derin bir nefes alarak sakinleşmek ister gibi parmakları yüzümde oyalandı bir kaç saniye. Şafak kısmımdan boynuma doğru ince bir çizgi çizerek parmağını aşağıya kaydırdı.

Parmağı boynuma gelince gözlerimi açarak kıkırdadım ve geri çekildim.

Davin tikim olduğunu anlayınca kaşlarını hafiften çattı.

"Tikin mi var senin?" Dedi.

"Hı-hı"diyerek yatakta oturur pozisyona gelip gözlerimi ovuşturdum.

"İnsanda uyku namına bir şey bırakmıyorsun ya" dedim gözlerimi ovuştururken.

O ise boynumda tiki olduğumu idrak ister gibi işaret parmağını havaya kaldırarak boynuma doğru götürdü ancak parmağı tenime değmeden tikim olduğu için başımı omzuma yatırıp geri çekildim kıkırdayarak.

Kayıp Prenses:ALÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin