26. Bölüm

789 66 27
                                    

Yorumlarınız unutmayın lütfen Iyi okumalar:)

                                   🌻

Gülmeye başladım. Gülmem yavaş yavaş kahkahaya dönüştü. Gülmekten göz yaşlarım döküldü. Ben salonda katıla katıla gülerken kapı hızlıca açıldı. "Banu!" Diyerek koşarak Davin yanıma geldi. Beni nasıl bulmayı bekliyordu bilmiyorum ama bu şekilde bulmayı beklemediği açıktı. 

Haberi o da almış olmalı ki bana acıyan gözlerle bakıyordu. Hızlı adımlarla televizyonu kapatıp yanıma geldi. Ben ise hala gülüyordum. 

"Banu" dediğinde gülmeyi kesip ona baktım. 

"Haberi gördün mü Davin?" dedim gülmeye devam ederken.

Cevap vermeyip bana böyle yapma der gibi baktı. Kafamı evet anlamında sallayarak "Gördün gördün" dedim ve kahkaha attım.

Bir adımda beni kendine çekip sıkıca sarılınca kahkahalarım aniden göz yaşlarına dönüştü. Başımı omzuna yaslayarak hıçkırarak ağlamaya başladım. Yumruklarımı sanki onun suçuymuş gibi göğsüne indirdim. Bacaklarım beni daha fazla taşıyamarak yere çökünce o da benimle beraber yere çöktü. 

Ben hıçkırarak ağlarken o da beni sıkıca sarıp omzumu okşuyordu. 

"Babam öldürmüş annemi Davin babam" dedim hıçkırıklarımın arasından.

"Annemin katili kocası oldu" omuzlarımdan tutarak beni yüzümü görebileceği şekilde geriye çekti.

"Nasıl?" dediğinde yüzüne dikkatlice baktım. Sol yanağında bir göz yaşının izi olan ıslaklık vardı. Bana bunu nasıl bildiğimi merak edercesine bakınca göz yaşlarımı silerek ona cevap verdim ama sesim çatallı bir şekilde çıkmıştı.

"Fotoğrafta ki kadının bacağında sigara izi vardı. O babamın imzası" dedim gözlerimden yeni göz yaşları dökülürken. 

Babamın imzasını en iyi ben bilirdim çünkü bana da defalarca yapmıştı. Hala fondötenle kapattığım sigaraların markalarına kadar biliyordum.

Gözleri dolarken "Belki eski bir izdir" Dedi inanmak istemezcesine. Gözlerim dolarken dökülmemeleri için yukarıya baktım. 

"Sigara izini iyi tanıyorum Davin ,yeni yapılmıştı" Beni tekrardan kendine çekip sıkıca sarılınca iki saattir dökmemek için uğraştığım göz yaşlarım tekrardan dökülmeye başladı. Omuzlarımdan sararak bana sarılırken çenesi başımın üstündeydi. 

Saçıma bir ıslaklık düşünce tek ağlayanın ben olmadığımı anladım. Kaç dakika yada kaç saat öyle bekledik bilmiyorum. 

Elimle göz yaşlarımı silerek ayağa kalktım. Benim ayağa kalkmamla Davinde kalkmıştı. "Ölünün arkasından çokta ağlamamak lazım derler" dedim gülümsemeye çalışarak. 

"Erkenden yatıcam malum yarın dersler var" dedim ve bir şey söylemesine fırsat vermeden hızlı adımlarla odama ilerledim. 

Kapıyı kapattıktan sonra bir kaç saniye öylece kaldım. Etrafa boş bakışlar atarken kendi kendime konuştum.

"Ağlama Lavinya ağlama... Güçsüzler ağlar... Sen güçsüz değilsin ağlama" Şanslıydım ki Rubah hala uyuyordu. 

Sessiz olmaya çalışarak dolaba gidip kendime siyah bir tayt ile aynı renkte bir badi aldım. 

Kıyafetlerime hızlıca giyerek saçıma tepeden bir topuz yaptım.

Nereye böyle Lavinya?

Ufak bir mesele var iç ses.

Kayıp Prenses:ALÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin