30. BÖLÜM: ACIMASIZ PLAN

278 39 51
                                    

Merhaba canlarım.

Geçen hafta köye gittiğimiz ve hala köyde olduğumuz için bölüm atamadım. Sizin için şuan komşunun internetini çalıyorum. Gizli gizli geldim iyiki evde yokmuşlar ama her an gelebilirler djjejfnen

O yüzden hemen bölümü atıp kaçıcam bölümü düzenleme fırsatım olmadı o yüzden fazlasıyla yazım yanlışı olabilir idare edin.

Iyi okumalar :))

Prensesler ne yapardı?

Manikür, bakım, elbise seçmek, güzellik uykusu, güzel bir beden için diyet, makyaj ve buna benzeyen binlerce saçma şeyler daha.

Bunca zamana kadar kafamı dağıtmak için o saçma listelerden bir kaçını yapsam da artık kafamı dağıtmak için böyle saçma şeyler yapmama gerek yoktu. Çünkü kendime yeni bir eğlence bulmuştum.

Sokakta bizi izleyen halkın içinde karşımda ki adama bağırdım.
"Bana bakın Bayım! Sırf önemli bir bakansınız diye hayvanlara böyle davranmaya hakkınız yok"  Önümde ki takım elbisesi ve güneş gözlük- leriyle duran Maliye Bakanı Selim Demirtaş önünde dikilen yırtık bir pantolon ve sıradan bir tişört giymiş bana bu ne zırvalıyor gibisinden kibirli bir şekilde bakıyordu.

Siyah bir peruk ve yüz hatlarımı değiştiren bir makyaj ile beni sıradan biri zannediyordu.

Güneş gözlüklerini indirip beni baştan aşağı süzdüğünde sırıtmamak için kendimi zor tuttum. Beni iyi süz bakan çünkü bu hikayenin sonunda seni süzen hayatını bitirmiş olan ben olacağım.

" İşine bak çocuk büyüklerin işine karışma" Sokakta herkes bizi izlediği için bana kaba bir şekilde davranamıyordu tabi piç.

"Hayvanlara zarar vermezseniz kendi işime bakacağım zaten" dedim çeneme yukarı kaldırarak.

Sabrı taşmış olmalı ki dişlerini sıkarak konuştu.
"Sana da zarar vermemi istemiyorsan siktir git buradan" dedi.

Bakana işte şimdi bittin der gibi bakıp kenarda bizi izleyip olaya müdahele bile etmeyen polislere döndüm. İşaret parmağımla arkamda ki adamı gösterip. "Gördünüz değil mi ? Hem hayvanlara zarar verdiğini itiraf etti hem beni tehdit etti hem de bana küfretti. Bunlar büyük bir suç" Polislerden biri yaslandığı arabadan ayrılıp yanıma geldi. Arkamda ki adama korku dolu gözlerle bakınca arkama dönüp bakana baktım. Tehdit dolu gözlerle polisi korkutuyordu. 

"Biz bir şey görmedik hanımefendi " dediğinde şok dolu gözlerle polise baktım. Bakan onu bir şeyle tehdit ettiği açıktı. Tehlikeli bir şekilde gülümseyip "O zaman bunu da görmezsiniz diye umuyorum" diyerek sıktığım yumruğumla ani bir kararla arkama dönüp pişmiş pişmiş beni izleyen bakanın suratına yumruğumu geçirdim. Arkaya doğru sendelenen bakanı arkasında ki koruması tutmasaydı yere düşecekti.

Ve iki saattir bizi izleyen polisler polis olduklarını hatırlamış olacaklar ki beni kolumdan tutarak yakaladılar.

"Ne oldu polis Bey bir şey mi gördünüz yoksa?"

"Devlet memuruna tokat attınız hanımefendi bu büyük bir suç"
Sinirim bozulmuşcasına kahkaha attım.

"Tabi hayvanlara zarar vermek, birisini tehdit etmek bir de üstelik küfür etmek suç değil ama bunları yapan bir şerefsize tokat atmak suç değil mi?" Cümlemin sonuna Sik kafalı demek de vardı ama polise hakaret edip  şansımı fazla zorlamamaya karar verdim.

Kayıp Prenses:ALÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin