28| Şort

205 18 33
                                    

Sena "Kahve içelim mii?"

"Ay eveet. Var mı kahvemiz?"

Kaan "Ben almıştım, olması lazım."

Emre "Ne aldın?"

Kaan "TR kahvesi kardeşim."

Mert "O niye?"

Kaan "Sena'yla Ecem onu seviyormuş."

Hürkan "Ben bilmiyorum, sen nereden biliyorsun oğlum?"

Kaan "Messlek sırrı kardeşim."

Sena "Ben söylemiştim."

Kaan "Ya Sena!"

Biz gülüşerek amerikan tarzı mutfağa geçtiğimizde hâlâ sohbetlerini duyabiliyorduk. Ama bizim fısıltımız onlara gitmiyordu.

"Ne yaptınıız, ne olduu?"

Gülüp bir saniye beklemesi için işaret yaptım. "Beyler! İçiyor musunuz siz?"

Mert "Yok istemiyorum ben."

Hürkan "Ben de içmeyeceğim."

Kaan "Ben alırım orta şekerli."

Emre "Ben de alayım bari. Şekeri."

"Tamamdır." Sena'ya dönüp sırttım hemen. "Aslında çok bir şey olmadı. İşte YouTube kanalı açmam için ısrar etti yine. Ve bu sefer aklıma girmedi değil. Her sunduğum mazerete ilgiyle çözüm buldu. Daha da bir şey diyemedim düşüneceğimi belirttim."

"Hürkan'ın neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlıyorum aslında."

"Nedenmiş?"

Fincanları hazırlamış ölçülere göre kahveyi cezveye koyuyorduk."Kamerada çok doğalsın. İnsan yadırgamıyor neden bunu izliyorum n'apıyor diye. Tanıdık biri hissiyatı veriyorsun. Kaan'la yayınları izledik sonra beraber. Bizim hissettiğimiz düşündüğümüz buydu."

"Ya- Senoş~ Teşekkür ederim çok tatlısınız."

Cezveyi bırakıp sarıldım hemen. O da hemen karşılık verdi. Biz gülüşüp sarılırken kahvenin taşması da bir oldu. Bizim ufak çığlıklarla hemen cezveyi ocaktan aldım.

Mert "Ne oldu?!"

Hürkan "İyi misiniz?"

Sena "Kahve taştı ya, bir şey yok bir şey yok."

Geri sohbete döndük. "Sonra ne oldu?"

"İskeleye geldik bir tane. Oturduk sohbet ediyorduk ki ben bi' tık odunluk ettim sanırım."

Sena, iyi bok yedin, bakışları yollarken kahve tepsisini aldı. "Bu kadar realist bakma bazı şeylere. Hürkan'layken mantığını bir tık geride bırakmayı dene, sonra da sonuçları bana anlat~"

Diğerlerinin yanına vardığımızda Sena'nın son dediğine gülüp onayladım onu. Kahve fincanımı alıp elimdeki dökülmesin diye yavaşça Hürkan'ın dibine oturdum. Baya yakınına oturmuştum ama. Kanepenin koluyla kendi aramda sıkıştırmıştım bile diyebilirim onu. Neden böyle bir şey yaptığımı anlamadığı için şaşkınca bana bakarken ben de gülmemi tutmaya çalışarak kahvemden yudumladım. Benim rahat tavrımı görünce bana inat o da sanki normal oturuyormuşuz gibi kolunu zor bela kaldırıp omzuma attı. Bacak bacak üstüne de atınca aramızda boşluk oluştu. Hemen kalçamı hafif kaldırıp o boşluğu da kapayacak şekilde oturdum. Hep o mu benle uğraşacaktı?

Bu sefer de bacaklarını kaldırıp benim üzerime atıp yan bir şekilde kucağımda oturuyormuş gibi dönünce yudumladığım kahve boğazıma kaçtı. Öksürürken de kahvenin birazı kucağımdaki Hürkan'ın bacağına döküldü. Mert uzanıp elimdeki kahve fincanını alırken ben Hürkan yandı mı diye bakıyordum. O da ben nefes alıyor muyum diye bakarken yine bir saçmalığın içine düşmüştük.

Hürkan Gügen - Bir Romantik KomediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin