18.Bölüm

5.6K 374 69
                                    

Evvet canlarım. Ben geldiiiim. Umarım bölümü beğenirsiniz.

İyi okumalar.

EGE'DEN

Kayra'yı öptükten hemen sonra hızla arabadan indim ve eve doğru ilerledim. Bahçedeki oturan kuzenlerden beni gören Emre yanıma geldi.

Doğru ya akrabalar da şu an bizim evdeydi.

"Ne oldu Ege, bir sorun mu var?"

"Hayır, neden sordun?"

"Kızarmışsın da."

"Haaa, anladım. Sorun yok ya sadece araba sıcaktı biraz." Kahretsin ki tenim beyazdı ve utanınca hemen kızarıyordum.

Emre bir süre daha yüzüme bakınca ben eve doğru ilerledim. Mangalı yiyeli baya olmuştu ve akşam yemeği hazırlanıyordu şu an.

Dışarıdan geldiğim için önce zemin katta bulunan lavaboya girdim ve ellerimi yıkadım. Daha sonra top oynadığım için terlediğimi hatırlayıp duşa girmeye karar verdim. Salonun önünden geçip merdivenlerden çıkarken Halil Bey'i gördüm.

"Halil Bey ben odamdayım, duşa gireceğim." Arayıp bulamazlarsa diye haber vermiştim.

"Tamam oğlum sen gir duşa." Oyalanmadan merdivenlere ilerleyip odama çıktım. Aslında evde asansör vardı ama ben pek fazla kullanmıyordum.

Odama gelince kıyafetlerimi alıp duşa girdim. Duşakabine girip suyu açtım ve yıkanmaya başladım.

*****

YAZAR'DAN

Ege yukarıda duş alırken sofranın hazır olmasına az kalmıştı. Bunun üzerine Halil Bey eşine haber verip Ege'yi çağırmaya gitti. Odasına gelip kapıyı tıklayınca içeriden 'gelebilirsin' sesini duyup içeriye girdi.

Ege duştan çıkmış, saçındaki küçük havlu ile fazla sulardan arındırıyordu saçlarını.

"Kurutalım mı saçını oğlum." Ege her ne kadar saçını kurutmayı sevmese de karşısında ona bir çocuk gibi istekli ve parlayan gözlerle bakan adamı reddedemedi.

"Olur." Halil Bey hemen banyodaki çekmeceden kurutma makinesi ve tarak alıp odaya geri döndü. Yatakta oturan Ege'nin arkasına geçip makineyi yatağın yanındaki prize taktı.

Yavaş ve güzel bir şekilde Ege'nin saçlarını kuruturken Ege hem mayışmış hem de gözleri dolmuştu. Baba şefkatini dibine kadar hissediyordu.

Halil Bey saç kurutma işlemini bitirmiş ve bir öpücük kondurmuştu mis gibi kokan yumuşak saçlara.

"Ohh, mis oldu benim oğlum mis." Bu zamana kadar onun yanında olamayışı kahrediyordu Halil Bey'i. Kafasını öne getirip Ege'ye baktı.

"Oğlum, ne oldu, neden o güzel gözlerini doldurdun? Canını mı acıttım." Oysa Ege resmen adamın tüy gibi olan dokunuşlarını hissetmemişti bile. Bir anda dönüp sarıldı ona.

Halil Bey ilk defa kendi isteği ile ona sarılan oğluna baktı. Elleri havada kalmıştı. Hemen kendine gelip kollarını sıkı sıkı sardı oğluna, hiç bırakmak istemiyor gibi...

"Ben, çok teşekkür ederim. Baba..."

Ege'nin söylediği son kelime ile adama kal gelmişti. Zaten Ege de kafasını adamın boynundan kaldırmadan konuşmuştu. Halil Bey'in gözleri doldu. Oğlu ona baba demişti.

Ne kadar tuhaf değil mi? Kendi kanından, canından olan bir kişi, oğlu, ona baba dedi diye mutluluktan ağlıyordu adam.

"Ege'm, oğlum. Sayende en mutlu baba oldum ben. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim oğlum." Ardı ardına öpücük konduruyordu kollarındaki oğlanın kafasına.

Geç Bulunan Mutluluk [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin