22.Bölüm

5.2K 347 42
                                    

Sabah uyuyakaldığım için bölümü kontrol etmeden atmıştım. Sonradan kontrol edip gördüğüm yanlışları düzelttim.

Tüm bölümler tükendi ve benim sabah için bölüm yazmam lazım. Size iyi okumalar.

"B-bırakın be-beni." Karşımdaki acıdan konuşamayan adama sadistçe gülümseyerek yaklaştım. Elimdeki kızgın çakıyı yavaşça vücudunda gezdirip gözlerine baktım.

"Neden bırakalım seni?" Depoya geldiğimizden beri önce Ege'nin ailesi sırayla dövmüş, üzerinde birkaç şey denemişlerdi. Yanımızda da bir doktor vardı. Biz yaraladıkça o tedavi ediyor, o tedavi ettikçe biz yaralıyorduk.

Her ne kadar görmeye dayanamasak da Ege'nin vücuduna bakıp bu adinin yaptığı izleri daha acılı bir şekilde ve farklı yöntemlerle vücuduna işliyorduk.

Açtığımız yaraları saran doktora arada yardım edip pansumanın içine tuz koyuyorduk. Yaklaşık 5 saattir buradaydı ve 3 kere acıdan bayılmıştı.

Ağzına çok fazla vurmamıştık ki itiraf için ses kaydı alacaktık. Salak herif hâlâ 'söylemeyeceğim' diyordu.

"Ta-tamam. Her... her şeyi an-anlatacağım." Ses kaydını açıp etrafına toplandık.

"Başla!" Halil amcanın sert sesini duyunca korkuyla bize baktı.

"B-ben hapisten çıkınca yaşayacak bir yerim yoktu. Çalışmam gerekiyordu a-ama hiçbir yer bana iş vermiyordu. So-sonra bir adam gelip bana iş vereceğini söyledi. Sicilimi temizleyip be-beni bir yetimhaneye çalışan olarak koydu.

Çok pa-para verdi bana. Ben de kabul ettim. Bana;

"Orada Ege diye bir çocuk var. Yanlız bulduğun her an onu döveceksin ama ölmesine izin vermeyeceksin."

deyip çocuğun fotoğrafını gösterdi. Nedenini sorduğumda beni ilgilendirmeyeceğini söyledi." Kesik kesik ve yavaş konuşuyordu.

"Sana fotoğrafı gösteren adam kimdi?" Tahmin ettiğimiz üzere avukat bozuntusuydu ama itiraf almamız lazımdı.

"Hamdi Çakır diye bir avukattı." Bu itiraf o avukatı da içeri attırmamıza yardımcı olacaktı.

"S-sonra o telefonla konuşurken duydum. Çocuğu kaçırıp buraya koymuşlar. Eğer ailesi çocuğu bulursa en azından acı çekmiş olacağını söylediler.

Kaçıran adamın eşi izin vermediği için öldürmemiş zaten. Bu yüzden acı çekmesini istemiş."

"Ne zamandan beri Ege'ye şiddet uyguluyorsun?" Bu soruları sormak bizim için çok zordu ama sormak zorundaydık.

"Yanında Arda diye bir arkadaşı vardı. O var diye bir şey yapamıyordum ama sonra o gitti. O zamandan beri. Yani yaklaşık 10 yıldır." Erdem anlatılanlara dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayınca Sami hava alması için onu dışarı çıkardı.

(Arda var diye yapamıyordum derken sürekli yan yana oldukları için. Yani Ege'yi yanlız yakalayamıyordu.)

"Başka ne yaptın?" Halil amca soruyu sorarken gözlerini kapatmış bekliyordu. Sinirden kıpkırmızı olmuştu.

"Yapmadım bir şey."

"BİZE DOĞRUYU SÖYLE!" Atlas kükreyince ona bakıp hemen konuştu.

"Be-ben ona dokunmaya çalıştım." Tüm dünyamız başımıza yıkılmıştı. Nasıl dayanmıştı bunlara?

"NE YAPYIN, NE YAPTIN?!"

"Dokunmaya çalıştım ama izin vermedi bana, gerçekten. Onu daha çok dövmemi ama dokunmamamı söyledi." Gözümden akan yaşlar etrafı bulanık görmemi sağlıyordu.

Geç Bulunan Mutluluk [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin