Selam herkese. Dün de belirttiğim gibi sabah müsait olamadığı için bölüm atamamıştım. Bu bölümü de şimdi yazdım.
Yapabilirsem bir bölüm daha yazıp akşama paylaşırım.
İyi okumalar.
"Abii, uçurtmayı bu tarafa getirsene!" Atlas abime seslenip onu beklemeye başladım. Ailecek pikniğe gelmiştik. Bu sefer bizim aile dışında kimse yoktu etrafta.
Babam gölgesi büyük olan bir ağaca sırtını yaslamış, annemi de göğsüne yatırmış bir şekilde gülerek bize bakıyordu.
Ben, Atlas abim ve Yıldız bir uçurtma yapmışken; Erdem abim, Pars abim ve Uzay başka bir uçurtma yapmıştı. Şimdi de onları yarıştırıyorduk.
Ayla ablam ve Aras abim de papatya ve çeşitli çiçekler ile kendilerine taç yapıyorlardı. Bir süre daha uçurtma yarışı yapınca yorulmuş ve ablamların yanına gidip kendimi çimlere atmıştım. Elindeki tacı görünce hemen doğrulup yanına oturdum.
"Abla, bana da öğretsene." Gülüp bana baktı. Aras abim ve kendisi bana nasıl yapıldığını anlattılar.
Ben sadece papatyadan yapmak istediğim için diğer çiçeklere dokunmamıştım. Uzun sayılmayacak bir uğraş sonucu tacımı bitirince hemen kafama taktım. Bu sırada herkes ağacın gölgesinde toplanmış sohbet ediyordu.
Koşarak onların yanına gidip ellerimi açıp kendi etrafımda döndüm birkaç tur.
"Nasıl olmuşum?" Büyük bir mutlulukla sorduğum soruya olumlu cevap alınca gülümsemem büyüdü. Çember şeklinde oturanlardan Yıldız'ın yanına oturdum.
Babam annem ile nasıl evlendiklerini anlatmaya başlayınca pür dikkat onu dinlemeye başladım. Diğerleri her ne kadar konuya hakim olsalar da benim gibi babamı dikkatle dinliyorlardı.
"Öyle işte, ben annenizin kimseye boyun eğmeyip herkese hemen cevap vermesine tutulmuştum. Asi güzelimdi o benim. Gerçi hâlâ öyle ama..." Annem babama göz kırpınca hepimiz güldük.
Annem, yanındaki piknik sepetinden bez bir sofra çıkarıp oturduğumuz örtünün ortasına serdi. Dün hep birlikte yaptığımız yemekleri de çıkarınca yemeye başladık.
Atlas abim; bana, Yıldız'a, Uzay'a ve Ayla ablama pankeke çilek reçeli sürüp önümüze indirdi. Sanki bunu her gün yapıyormuş gibi sohbetine devam etti. Pankeklerimizi yedikten sonra önümüze kızarmış ekmeğe sürülmüş bal-kaymak indirdi.
Sohbet ede ede yemeklerimizi yedik. Sofrayı toplayıp meyve sularımızı içmeye başladık. Telefonumun cebimde titremesi ile çıkarıp ekranı açtım. Sevgilim mesaj atmıştı.
Sevgilim: Nasılsın bebeğim.
Sevgilim: Nasıl geçiyor piknik.
Bebeğim: İyiyim, sen nasılsın?
Bebeğim: Çok güzel geçiyor, sohbet ediyoruz şimdi de.
Bebeğim: Sen ne yapıyorsun?
Sevgilim: Ben de otelde yatırımcıları bekliyorum şu an.
Sevgilim: Hatta geldiler. Ben sana sonra yazarım bebeğim.
Sevgilim: Dikkat et kendine, bir sorun olursa yaz.
Bebeğim: Tamam sana kolay gelsin.
Bebeğim: Görüşürüz.
Sevgilim: Görüşürüz birtanem.
Telefonumu yanıma indirip babamın anlattığı şeyi dinlemeye başladım. İki gün önce Kayra şirket işleri için şehir dışına çıkmıştı. Bir hafta kadar kalıp gelecekti.
![](https://img.wattpad.com/cover/364843039-288-k249074.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Bulunan Mutluluk [BxB]
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Daha 1 yaşındayken ailesinden koparılan ve neredeyse duygularını kaybetmeye yüz tutmuş bir oğlan. O oğlana tekrar duygularını yaşatacak bir aile ve bir sevgili. Kaçırıldıktan 16 yıl sonra bulunan Ege ve ona gerçek sevgiyi tattıracak ol...