Yine geç uyandığım için bölüm geç geldi. Kusura bakmayın.
İyi okumalar.
EGE'DEN
Malum olay üzerinden 8 gün geçmişti ve ben çok mutluydum. Evdekiler eskiden bana nasıl davranıyorsa öyle davranıyorlardı. Yani çok iyi...
Tek fark artık evde Arda ve Kayra vardı. VE BEN ÇILDIRMAK ÜZEREYDİM!
Kayra bana bebeğiymişim gibi davranıyor, ben istemesem bile bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Ona olan içimdeki hoşlantı git gide büyüyordu.
Yaşadıklarımın onların suçu olmadığına zor ikna etmiştim etrafımdakileri. En çok zorlanan ise Arda idi. Ama olsun artık kendini suçlamıyordu.
Babamlar Kayra ile aramda olan çekimi biliyorlardı ve şimdiye kadar en ufak olumsuz bir şey söylememişlerdi. Anneme de ilk anne dediğimde mutluluktan ağlamıştı.
Babamları ikna edip bu akşam Kayra ile uyumak için izin almıştım. Zaten bu sekiz günde tüm abilerim, Ayla ablam ve ikizlerle sırayla uyumuştum. Tabi bir de Arda ile... Ama Kayra farklıydı işte...
Diğerlerine kardeşlik, anne-baba sevgisi beslerken, onunkini bambaşka bir şeydi.
Her günkü, günlük rutinim haline gelmiş olan duşumu alıp yatağıma girdim. İçimde tarifi imkansız bir heyecan vardı.
Tamam bu günlerde ben uyurken yanımda olup saçımı okşamıştı ama hiç birlikte uyumamıştık. Kapı açılıp içeriye gri eşofman ve siyah tişört ile giren Kayra'ya kaydı bakışlarım.
İri ve kaslı vücudu, esmer teni, kahverengi gözleri, siyah saçı, kalın kaşları, kaşının yanındaki yara izi ve daha nicesi ile gözümde kusursuz görünüyordu.
Ben onu izlemeye dalmışken, o, yatağıma gelmiş ve çekingen bir tavırla yatağın ucuna oturmuştu. Üzerimdeki ince örtüyü kaldırıp elim ile yanımı pat patladım. Yanıma gelip örtünün altına girdi.
İkimiz yan yana bir şekilde uzanmış tavana bakıyorduk. Onun beni korkutmamak için hareket etmediğini anlayınca ben ona yaklaştım.
Bir kolunu kaldırıp altına girdim ve kafamı omzuna yasladım. Boynundan gelen kendine has kokusu ile kafamı oraya gömmemek için kendim ile bir savaş vermek zorunda kaldım. Yan dönüp bir kolumu beline sardım.
"Çok güzel kokuyorsun." Demiştim ben size; düşüncelerimi dile getirmekten çekinmem diye.
"Senin kendi kokundan haberin var mı?"
"Hmm, nasıl kokuyor muşum ben?" Biraz sırnaşmakta bir sorun görmüyorum açıkçası.
"Bebek gibi, mis gibi kokuyorsun. Kokunu saklayıp yanımda taşımak istiyorum."
"Neden beni değil de kokumu taşıyasın ki?" Afallaması ile bıyık altından güldüm.
"Sen de istersen neden sen olmayasın ki?" Yine kızarmıştım sanırım.
Kafasını eğip omzunda uzanan bana bakınca ben de kafamı ona çevirdim. Bu kadar yakınımda olması daha önce hiç yapmadığım hatta yapmak istemediğim şeyler yapmaya itiyordu beni.
Kızarmış yanaklarımı görünce gülümsedi bana. Eğilip kırmızı yanağımı koklayarak öptü. Daha çok kızardığıma emin olarak kafamı göğsüne gömdüm.
Sallanan göğsünden ve burnundan verdiği nefeslerden güldüğünü anlamak pek de zor olmadı açıkçası. Kafamı kaldırıp ona çemkirdim.
"Gülmesene ya!" Söylenmemle daha çok gülünce kaşlarımı çatıp omzuna yumuşak olduğunu bildiğim bir yumruk attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Bulunan Mutluluk [BxB]
Novela Juvenil[TAMAMLANDI] Daha 1 yaşındayken ailesinden koparılan ve neredeyse duygularını kaybetmeye yüz tutmuş bir oğlan. O oğlana tekrar duygularını yaşatacak bir aile ve bir sevgili. Kaçırıldıktan 16 yıl sonra bulunan Ege ve ona gerçek sevgiyi tattıracak ol...