15.Bölüm

7.1K 463 74
                                    

Günaydınnnnn. Bugün geç uyandım ama uyanır uyanmaz hemen bölümü attım.

İyi okumalar.

Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra çok güzel yeşil bir alana geldik. Havanın güzel olması sebebi ile bizim dışımızda da piknik yapan kişi sayısı oldukça fazlaydı.

Annemler -artık içimden onlara böyle seslenmeye karar verdim- bankların olduğu yere gidip mangalı kurmak için amcamları beklemeye başladılar.

Dün gece baya bir hazırlık yapmış, poğaça, kurabiye, kek falan pişirmiştik hep beraber. Birkaç dakika sonra hem amcamlar hem de Arda ve ailesi de gelmişti.

"Nasılsın deniz gözlüm." Arda hemen yanımıza gelmiş ve beni kolunun altına alıp konuşmuştu. Ona en büyük gülümsemelerimden birini sunup cevap verdim.

"İyiyim, sen nasılsın?" Benim gülümsediğini gören akrabalar bir hayli şaşırmıştı.

Özellikle de daha önce onların yanında hiç gülümsemediğim için hepsi bana bakıyordu. Bu durumdan utanıp kafamı Arda'nın göğsüne gömdüm. Benden yaklaşık 10 santim uzun olduğu için zor olmamıştı.

Arda'nın göğsünün sallanmasından ve etraftakilerin sesinden kızardığım için güldüklerini anlamıştım. Kafamı kaldırıp hepsine kötü kötü baktım.

"Yaa kuzen, yanındaki kim de benden daha çok seviyorsun Allah aşkına?" Selim'in isyanına diğerleri gülerken Arda kaşlarını çattı.

"Sen kimsin birader?" Arda'nın asla bana karşı kullanmadığı sert sesini duyunca işler daha fazla kızışmasın diye olaya el atma gereği duydum.

"Arda bak bunlar kuzenlerim." Hepsini tek tek tanıtınca susamıştım resmen. Önüme bir su şişesi uzatılınca uzatan kişiye baktım.

Kayra bana gülümseyip şişenin kapağını açtı ve tekrar uzattı. Teşekkür edip suyu aldım.

Bu çocuktan her zaman farklı bir hava sezmiştim zaten. Sebepsizce onun yanında utanıyor ve ondan gözlerimi kaçırıyordum önceden. Şimdi duygularımı gizleyebildiğim için pek fazla fark edilmiyordu.

"Bunlar da en yakınım olan Arda ve abisi Kayra." Onlar da herkesle tanışınca tanışma faslı bitmiş oldu.

"Atlas oğlum, biz mangalı pişirene kadar siz de kardeşlerininle oynarsınız artık. Hazır olunca sizi çağırırım ben." Babamın konuşması ile Atlas abim onu onaylayıp hepimizde göz gezdirdi.

"Ne yapmak istersiniz?"

"Ege, yeteneklerin paslanmış mı diye bakalım mı?" Arda'nın demek istediğini anlayıp onu onayladım ve Atlas abimlere döndüm.

"Voleybol oynayalım mı?" Elimle karşıdaki sahayı gösteriyordum aynı zamanda. Onlar da benim fikrimi onaylayınca oynamak isteyenlerle takımlara ayrıldık.

Birinci takımda; ben, Arda, Kayra, Atlas, Pars ve Erdem vardık.

İkinci takımda; Emre, Adem, Asım, Nuh, Emir ve Hasan vardı.

Diğerleri oynamak istememiş sahanın kenarındaki çimlere bağdaş kurarak oturup bize bakmaya başlamışlardı. Selim kenardan tezahürat yapıyordu.

"Hadi Ege, merak etme kısa olsan da ben sana güveniyorum." Aralarında en kısa olan bendim.

Takımlar yerlerini alıp maç başlayınca oynayan herkesin iyi oynadığını fark ettim. Artık sadece bizimkiler değil pikniğe gelen diğer insanlar da etrafımıza toplanmış bizi izliyordu.

Aradan baya bir süre geçmişti ve bir seti biz, bir seti karşı takım kazanmıştı. Durum şu an 25-24 dü. Biz bir sayı öndeydik ve bu sayıyı alırsak kazanıyorduk.

Topun atılması ile karşı takımdan Emir karşıladı ve Nuh'a attı. Nuh topu Adem için kaldırınca Adem bizim tarafa sert bir smaç çaktı.

Top benim tarafıma gelince topu kurtarıp havalandırdım ve en uygun pozisyonda duran Erdem'e attım. O da topu kaldırıp Kayra'ya attı. Kayra karşı tarafa smaç basınca Emre topu kurtardı ama top direkt bizim tarafa bana geldi.

Topa vurmak için iki adım geriye gitmek zorunda kaldım. Topa vurdum ama popomun üzerine çimlere düştüm. Bizim takım kaldırdığım topu karşıya smaç basıp sayı alınca hepimiz sevinmiştik.

Kenarda oturup bizi izleyen yirmili yaşlarının ortasında olduğunu düşündüğüm bir adam bana yaklaşıp elini uzattı kalkmam için.

Tam ona itiraz edip kendim kalkacakken arkadan birisi belimden tutup beni kaldırdı ve kolunu omzuma attı. Döndüğümde bunun Kayra olduğunu fark ettim. Ama o bana bakmak yerine hâla eli havada olan adama ters ters bakıyordu.

"Yardım teklifiniz için teşekkür ederim."

"Pek yardımım dokunmadı ama rica ederim. Bu arada Alp ben."

"Ben de Ege." Uzattığı elini sıkmak için tutacaktım ki Kayra tutup sıktı.

Derdi neydi bu oğlanın Allah aşkına.

Bu sırada diğerleri yanımıza gelmişti.

"Bir sorun mu var?" diye sordu Atlas.

"Hayır, sadece Ege ile tanışmak istemiştim. Her neyse ben memnun oldum Ege. Umarım tekrar karşılaşırız." Bana göz kırpıp arkasını döndü ve uzaklaştı.

Yüzümü buruşturup arkasından baktım. Etrafıma bakınca abi tayfası, Arda, Kayra ve Emre'nin giden çocuğun ardından kaşlarını çatarak baktıklarını gördüm.

"Abii, yemekler hazırmış babam çağırıyor." Uzaktan bize seslenen Yıldız ile herkes kendine geldi ve babamlara doğru ilerledik.

Yemek boyu yaptığımız maç hakkında konuştular. Kimse benden bu kadar iyi performans beklemediğini söylemişti. Bir de bir taraftan beni zorla abisinin yanına oturtup zorla tabağımı dolduran Arda vardı.

Yemekten sonra kola ve çekirdek alıp gençler olarak çimlere oturup sohbet etmeye başladık.

"Ee Ege var mı sevdiğin biri?" Emir Emre'ye bakarak tekrar bana dönüp sormuştu. Konu nasıl benim sevdiğime geldi ya.

"Hayır" demem ile Emre'nin parlayan gözlerini fark ettim. Anlamadığım için kaşlarımı çatıp ona baktım. Dizimin üzerine elini koyan Kayra da ona bakıyordu.

Bu sefer de ben ve Emre'nin odağı dizimdeki ele kaydı. Ama sanki Kayra bunu hep yapıyormuş gibi rahat görünüyordu.

Dizimden başlayıp vücuduma yayılan sıcaklıkla rahatsızca yerimde kıpırdandım.

"Rahatsız mı oldun?" Üzerime eğilip kısık sesle konuştu.

"Hayır." Neden Hayır dediğimi bile bilmiyordum ama rahatsız falan olmamıştım. O da bana gülümseyip önüne döndü. Kızardığıma emindim.

Bir süre daha sohbet böyle devam edip bir süre sonra Kayra dizimdeki elini çekmişti. Ben daha ne olduğunu anlamadan çimlerin üzerinde duran elimin üzerine koymuştu elini.

Ben şaşırmış bir şekilde ona dönerken onun diğer tarafında oturan Arda ellerimizi görmüş ve bana göz kırpıp kaşlarıyla elimi göstermiş ve ardından gülümsemişti.

Bu işte kesinlikle bir iş vardı ama ne?

"Çocuklar hadi saat baya geç oldu toparlanıyoruz." Babamın bize seslenmesi ile çekirdek kabuklarını koyduğumuz poşetleri toplayıp büyük bir çöp poşetine koyduk ve çöpe attık.

Arabalara dağılırken Arda beni zorla Kayra ile kendisinin olduğu arabaya ön koltuğa oturttu.

Kayra da sürücü koltuğuna oturunca dikiz aynasından Arda'ya baktı. Arda ona tek gözünü kırpıp kafasını salladı. Ben daha ne olduğunu anlamadan Arda bana dönüp konuşmaya başladı.

"Ha ben telefonumu oturduğumuz yerde unuttum. Abi sen Ege'yi götür ben annemlerle gelirim." Benim konuşmama izin vermeden arabadan indi. Daha sonra Kayra arabayı çalıştırıp yola çıktı.

Sorun şuydu ki Arda'nın telefonu elindeydi.

Bölüm hakkında düşüncelerinizi belirtin.

Görüşürüz...

Geç Bulunan Mutluluk [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin