Buraya gelişimizin üzerinden bir hafta gibi bir süre geçmesine rağmen henüz sahil yüzü görememiştim ev o kadar kirliydi ki! Sadece üç ay kalacağımız yere neden bu kadar eşya taşındı anlayabilmiş değilim.
Yemek yediğimiz masayı toplarken annem yardım edeceğimi söylemiştim ve o hepsini başıma yıkıp gitmişti,elimdeki tabakları düşürmemek için sıkıca tutarken annemin çalan telefonuna yetişmeye çalıştım "Anne,telefon!" tam merdivenlerin önüne geldiğim sırada aniden önüme çıkan kadın annem mi diye düşünmeden edemesem de elimdeki telefonu almak için beklediğinden suratına tuhaf bakışlar atmakla yetindim "Daha yeni yerleştik hayatım ama.." cümlesini bitiremeden sustuğunda babamın ne dediğini düşündüm aslında umurumda değildi sadece merak "Tabii,gelsinler hayatım." Masayı elimdeki pembe bezle silip salona geçerken annemin yakınmalarına kulak verdim "Baban geliyor." Bu demek oluyordu ki deniz beni bekler.
"Odama gidiyorum Ege." Yaz boyu burada sıkılırız diye dolu film indirmişti Ege ama benimle izleyecek gibi görünmüyordu,şimdiden izlemeye başlamış bile "Hı hım." Kulağımdaki kulaklığı çıkartıp merdivenlerden çıkmaya başladım,annem bizim yazlığın biraz ilerisinde oturan Fatoş teyzeye gitmiş olacak ki bana haber vermeyi çok görmüştü.
Yatağa uzanmadan önce en son okumayı bıraktığım ve buraya gelince devam ederim dediğim kitabımı çantamdan çıkarttım.Genelde kulağıma müzik notaları dolarken kitap okumaktan hoşlanmazdım ama dışarıdan gelen ve aşağıda film izleyip kahkaha atan Ege'den gelen sesleri bastırıp konsantre olmamın tek yardımcısı o notalar olacaktı,kulaklığı takıp çokta hızlı olmayan bir parça seçmeyi başarınca kitabı okumaya koyuldum.
Yeni bir bölüme geçeceğim sırada kulaklığım kulağımdan çıkartılınca irkildim "Ben geldim kızım." Babamın yersizce kullandığı cümleyi tarttıktan sonra gülümsedim, gözlerimi devirme isteğimle savaşıp ayağa kalktım ve sarıldım, ne de olsa işleri yüzünden bir haftadır bizimle değildi ve bu kucaklaşmayı ikimizde hak ediyorduk.Küçük özlem giderme merasiminden sonra yerime tekrar oturdum ve odadan çıkmasını bekledim"Hoş geldin.. Baba?" anlamaz gözlerle bana bakınca devam ettim "Yani.. Bir şey mi oldu ?" sanki aklına bir şey gelmiş gibi birden konuşmaya başladı "Aslında,sadece bu akşam misafirlerimiz var yemek saatimizi biraz ileri aldık fıstığım." son anda söylediği 'fıstığım' kelimesine takılmamaya çalışarak kafa salladım "Daha yeni geldin..Biraz vakit geçirseydik keşke...Kim gelecek, tanıyor muyum?" biraz düşündükten sonra açıklama yaptı "Haklısın fakat böyle olması gerekti çünkü onlarda buradan yazlık almışlar,hem de yakın arkadaşım ve ailesi,eğer çağırmasak ayıp olacaktı." Ah harika "Aslında çok küçükken görmüştün ama hatırlayacağını pek düşünmüyorum.. Senin yaşlarında bir oğulları ve Ege ile yaşıt da bir kızları var,iyi anlaşacağınıza eminim..Ben çıkıyorum sen de hazırlan. " neden bu kadar ilgili davranıyor deyip bir klişe daha uyduramayacağım çünkü babam her zaman -ki annem gereğinden fazla- bizimle ilgilidir. Elimde ki kitabı yatağa bıraktıktan sonra yavaş adımlarla yerimden kalktım ve yatağımın altındaki valizi çıkarttım ilerledim,siyah bir taytın üstüne uyduğunu düşündüğüm gri ve üzerinde yine siyah yazıyla 'Good Girls Are Bad Girls' yazan tunik denen şeyi elime aldım ,giyinmeye koyuldum.
Aşağıya inmek için misafirlerin sesinin gelmesini beklemek pek akıllıca değildi aslında çünkü annemden azar işiteceğim bir kesindi,bu aralar fazla özgüvenli hissediyordum anneme karşı.
Aşağıya indiğimde masada bir adet taş,bir adet yaşlı taş.. Ah ne diyorum ben?Bana 'Taş varlık' kelimesi her zaman çok saçma gelirdi ne oldu bir anda? Masaya baktığımda yedi kişinin benim geldiğim yöne baktığını görünce ilk başta acaba düşündüğüm bir şeyi sesli mi söyledim diye düşündüm sonra arkamda bir şey mi var diyerekten arkamı dönünce taş olan -ne yapabilirim adını henüz bilmiyorum yoksa hala taş varlık kavramı saçma-taş varlığın kıkırtısını duydum ve kaşlarımı çatarak ona döndüm,bir iki saniye bakışmamızdan sonra annemin yapay öksürük sesi ile kendime geldim "Ah,Nergis gel bebeğim misafirlerimizle tanış." kafamı anneme çevirip hafifçe gülümsedim ve kafa sallayıp taş varlığın annesinden başladım "Merhaba,hoş geldiniz. Ben Nergis." kadın tatlı tatlı bana bakıp gülümsedi "Merhaba tatlım ben de annenin adaşıyım..Zeynep." Zeynep demek hmm fena değil "Merhaba Nergis.. Ben de Serdar." Serdar amca ile eli sıkıştıktan sonra taş varlığın kardeşine sarıldım,sanırım bu ailede genetik bir şey,kızın konuşmaya başlamasıyla ona odaklandım "Ben Şimal.." aklımda 'Şimal ne be?' diye bir soru dolaşsa da onu itekledim fakat en kısa sürede isminin anlamını sormalıydım "Memnun oldum Şimal." diye klişe bir cevap verdikten sonra asıl kişi olan taş varlığa geçtim ve elimi uzattım "Merhaba.." gözlerime saçma bir ifadeyle bakıp sırıttı "Selam.. Ben Kuzey." kafamı salladım ve yerime oturdum,Kuzey'in karşısında ki yerime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What Is The Next?
Teen Fiction-What Is The Next?- Onu hayata bağlayacak hiçbir şeyin olmadığını düşünen Nergis yıllar önce hazırlamaya çalıştığı 'Ölmeden Önce Yapılacaklar' listesini şans eseri bulur ve gözden geçirip bunları uygulamaya başlamanın zamanı geldiğini düşünür. Ailes...