xx
xx
xx
Serdar amcanın isteği üzerine aynı sitede olan yazlıklarını kontrol etmek için evden çıkmaya çalışıyorduk ama bir türlü becerememiştik çünkü ben yine acıkmıştım "Tencereyi versen artık
?" Kuzey'in sakladığını düşündüğüm tencereyi bir türü bulamıyordum ama Kuzey'de benim kadar aç olduğundan o da benden istiyordu tencereyi "Ya en üst kattan aşağıya inen ilk bendim yani tencere sende." Kuzey sinirlediğini belli edercesine suratıma bakıp söylene söylene yukarıya çıktı "Biraz akıl lazım bu kıza."
"Sana lazım asıl akıl,salak mıdır nedir."
"Birazdan teşekkür edersin." Diye bağırdığında hıı çok diye geçirdim içimden görürdü o teşekkürü,yani öyle olması gerekiyordu ama Kuzey'i görmemle sarılmam bir oldu "Ay canım benim nasılda akıllı." Yanaklarını öperken ittirdi ve elindeki tencereyi havaya kaldırdı "Çekil şuradan."Hangi akla hizmet yukarıda bırakmıştım ki bu güzelim sarma dolu tencereyi?
Peşinde köpek gibi dolanmama rağmen elindeki sarmaları bir güzel yedikten sonra dışarıya çıkacakken kıyamadığını söyleyip bana da vermişti,eh bende afiyetle yemeye başlamıştım ki beni beklemeden kapıya yöneldiğini görünce güzel bebeklerimi dolaba tıkmak zorunda kalmıştım.
Arka kapıda duran terliklerimi giyerek onu takip ederken hiç konuşmaması sinir olmama neden olsa da umursamadım "Ee,nerede sizin ev?" cevap vermediğine kolunu dürttüm,yürüyeli uzun zaman olmamıştı ki bizim yazlığın sokağının ilerisindeki sokaktan sola döndü "Görürsün şimdi." Elindeki anahtarla baştan üçüncü eve girmeye çalışınca küçük bahçeyi incelemeye başladım.Bizim hiç bahçemiz yoktu,sadece ufacık bir alanda bir iki ağaç vardı yan yana ama onlarınkinin bahçesi güzel çiçeklerle doluydu.Kapıyı açtığında eve girmem için beni beklediğini belli edercesine kapıyı gösterdi,sanırım burayı da ilaçlamışlar çünkü aynı bizim evin ilk zamanları gibi kokuyordu ve birazda yeni mobilya kokusu vardı.Ev neredeyse tamamen yerleşmiş gözüküyordu,bir üst katın olduğunu belirten bizimkinden geniş olan merdivenlerden çıkmaya başladım.Bu ev bizimkinden çok daha büyüktü ve sanırım artık bir bu evde bir bizim evde geçecekti günler.Yukarıda olan iki yatak odası ve bir banyonun dizaynı fena sayılmazdı ama yinede eski bir yapı olduğu belli oluyordu,kim bilir kaç hafta uğraşıldığı belliydi.
Kuzey benden önce hafifçe odalara göz atıp bir üst kata daha çıkınca bende yanına gittim,burası bildiğin tavan arası.Her yeri böcek olan yani ölmüş böceklerde olsa durmak istemeyeceğim bir yer "Ben indim aşağıya,duramam burada."
"Şurada bize doğru gelen pekte küçük sayılmayan örümceği gördükten sonra bende duramam." Örümcekler en nefret ettiğim şeyler arasındaydı her zaman ve ben çığlık atmadan buradan çıkamam.
Çığlık ata ata aşağıya indiğimde Kuzey'in şaşkın gözlerini gördüm "O nasıl ses öyle be?"
"Ya desibeli yükselir biraz ama yani öyle." Gülmeye başlayınca önce bende gülüp sonradan esnemeye başladım "Amma çok esniyorsun." O da konuşurken esneyince evde yayılan kahkahalarımız eko yaparak bize geri döndü "Ya biz buradan çıksak mı ?" öyle birden sesler bize geri dönünce korkmadım değil hani "Tamam,sen çık kilitleyeyim kapıyı."
Kuzey kapıyı kapatırken dibinde durduğum altı açık su borusundan değişik sesler gelince koşarak bahçeden çıkıp evin uzağında durdum,geriye doğru yavaş yavaş yürürken iyice uzaklaştığımda Kuzey'i aramak için telefonumu açtım ama bende numarası yoktu ki.
Eve hızlı adımlarla tekrar yaklaşırken daha demin kaçtığım boruya bakan Kuzey'i uyarma gereği duydum "Kuzey,garip garip sesler çıkıyor orada!"
"Seni arıyordum bende,gelsene." Oflayarak yanına gittim ama boruya yaklaşmadım,eliyle gelmemi işaret edince hemen arkasında durup bekledim "Baksana yere." Borunun çıkış yerine baktığımda simsiyah bir yarasa görünce şokla gözlerim açıldı,asıl kaçmanın zamanı şimdi gelmişti.Bağırarak koşmaya başladım.
"Ay bu yarasa!"
Ben koşarken arkamdan kahkaha atarak gelen Kuzey'in gülmesine ilk gün beni merdivende gördüğü zamanki gibi izin verdim ama ben bu çocuğa sürekli rezil olmak zorunda mıyım?
Çıktığım sokaktan sağa dönmem gerekirken çarptığım kişiden özür dilemeden devam edecektim koşmaya ama beni durdurdu "Yavaş ol,iyi misin?" iyi gibi mi görünüyorum acaba 'snne be slk?' dememek için zor dururken benimkisi gibi kahverengi olan gözlerine baktım,bu durumda ne denirdi 'Affedersin,yarasa gördüm.Ben uçma potansiyeli olan şeylerden korkarım.' Mı diyecektim.Sağ olsun beni bu dertten kurtaran Kuzey' teşekkür etmem gerekti artık,yavaşça kolumu tuttuğunu anladığım Kuzey'e döndüm ve çocuğun dibinden sıyrılmamda yardım ederken düşmeyeyim diye ona tutundum "Yavaş olur olmaz,iyi olur olmaz.İlgilendirir mi birader?" sanki yarasa görmüşüm gibi Kuzey'e baktım,ne diyorsun yavrum sen hem çocukta yakışıklı.Kolumdaki elini çekmeyen Kuzey iyice sıkmaya başlayınca kendimi dizideki çiftlerin kavgasında gibi hissettiğim için neredeyse gülecektim ama sadece ona dönüp yanaklarımı şişirerek gülmemeye çalıştım "Yok bir problem,kardeş.Hayırlı geceler." Çocuk birden din hocasına bağlayınca burun deliklerimi genişletip suratına baktım ama o çoktan evi olduğunu düşündüğüm yere girmişti,harika çocuk kaçtı!
Eve doğru yürürken anlamadığım şekilde bana bakıp duran beyefendiye dayanamayıp sordum "Ne bu ayaklar?" ayaklarına bakarak sorunca o da ayaklarına baktı "Hani diyorum bu ruh hali ne?"
"Ha,hiç." Ay bu trip atabiliyordu değil mi,unutmuşum "Hadi hadi yeme beni,yenge mi bir şey dedi." Ortada yenge falan olmadığını çok iyi biliyordum çünkü geçen gece öyle biri olmadığını gayet net açıklamıştı "Yenge?" ay bu şakadanda anlamıyormuş "Şaka yaptık be,abim." Suratı her zamanki gibi şekilden şekle girince gülmeye başladım,ben her şeye gülerim zaten "Birde abi olduk." Ay kuzum yerim.
Yoldaki saçma muhabbetimizi bölen annem yemek yiyip yemediğimizi sorduğunda aklıma gelen tencereyi geriye ittirip olumlu cevap verdikten sonra söylediği şeyleri dinlemiştim.Kaldıkları yerin ortak arkadaşlarına ait olduğunu ve iki günlük tatilin onlar içinde sürpriz olduğunu ama fazla rahat ettiklerini anlatan anneme sürekli aynı yanıtları vermeye başladığım telefonu suratıma kapatmıştı.
Pekala annemin evede olmaması beni normal şartlarda zorlardı ama pekte zorlanmamıştım,Kuzey olmasa Ege ile ne yapardım bilmiyorum tabii.
"Bence gece özür dilemek amaçlı sahile gidelim." Eve girerken gelen sesleri duyunca Ege beyefendilerin evde olduğunu anladım "Kimden özür diliyorsunuz?" Kuzey'in aklımdakilere tercüman olduğu vakitlerde ayağımdaki terliğin bıraktığı izleri bahçeye benzer yerde olan hortumla yıkamaya girişmiştim "Sizden." Ne demek bizden özür dileyecekler "Ege yine ne yaptın?" özür dileyecek kadar ne yapmış olabilir diye düşünüyordum ama aklıma sadece birini öldürdüğünde özür dileyeceği gelince düşünmeyi bıraktım "Şimal bir özrü hak ettiğiniz hakkında bir şeyler söyledi." Elini önemsiz dercesine sallayan Ege'ye baktım,bu kıza gerçekten aşık oma ihtimali yoktu çünkü kız huy olarak hiç ilgisini çekenlere benzemiyordu "Ee ?"
"Bizde dedik ki madem sabah denize gidemedik,alalım biraları sahile akalım!"
Havada uçarken gördüğüm Kuzey'in terliğinden bahsetmeyeceğim!
Bu çocuk gerçekten kaşınıyor ve benim tırnaklarım hala uzun!
xx
xx
xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What Is The Next?
Teen Fiction-What Is The Next?- Onu hayata bağlayacak hiçbir şeyin olmadığını düşünen Nergis yıllar önce hazırlamaya çalıştığı 'Ölmeden Önce Yapılacaklar' listesini şans eseri bulur ve gözden geçirip bunları uygulamaya başlamanın zamanı geldiğini düşünür. Ailes...