Saat ikindiye gelmişti minareden ezan sesleri yükseliyordu İstanbul için.
Pazar esnaf çarşıda mallarını gelip geçen insanlara pazarlıyordu bunlardan biride bizim küçük Niko'nun sahibi olan köle tüccarıydı.Niko meraklı bir şekilde etrafına bakındı. Burası neresiydi, nereye getirilmişti böyle?
Annesi, babası, kardeşi yoktu artık yapayalnızdı bu koca imparatorluğun görkemli şehrinde.
Peki şimdi ona ne olacaktı? Kim alacak, ne yapacaktı onu?Yoldan geçenler gözlerini bu güzel oğlandan alamıyordu.
kimi kaba adamlar ona bakıp kemerlerini tutarak gülümsüyor, ermeni tüccara fiyatını soruyorlardı.
Zavallı Niko bu adamlardan çok korkmuştu onu alsınlar istemiyordu o evine dönmek istiyordu.O sırada Niko yanlarına yaklaşan ihtiyar bir kadınla göz göze geldi. Hemen bakışlarını indirerek yerine iyice sindi. Yaşlı kadın bu çekingen güzel çocuğu gülümseyerek biraz izledi ve onun için ermeni tüccara istediği parayı uzattı.
Niko başını kendi yanındaki öbür kölelere çevirdi aralarında çok güzel Rum, Çerkez ve İran kızları vardı, bir de kendisine baktı altın sarısı saçları bembeyaz teni zayıf vücudu onlarla yarışabilirmiydi? Asla böyle düşünmüyordu.
İhtiyar kadın ona doğru yaklaştı
- Hadi evlat yeni evine gidiyoruz. DediNiko ürksede bu kadına içi ısınmıştı ona çok nazik bakıyordu.
Bu ihtiyar kadın Osmanlı'nın en yiğit en cengaver ve en cesur paşası Cemal Paşanın hem dadı hemde süt annesi Nilüfer Hatundu.
Onu Cemal Paşanın konağına götürüyordu.
Niko geldiği bu büyük konağı görünce hem şaşırdı hemde hayran kaldı bu konağın sahibinin çok zengin olduğu kesindi.
Nilüfer Hatun etrafa meraklı meraklı bakan genç oğlandan daha görür görmez hoşlanmıştı çok temiz ve akıllı bir oğlana benziyordu üstelik konaktaki bütün kızlardan daha güzeldi.
Onu sadece hizmetçilik yapması için almamıştı bu çocuğun iyi bir eğitim almasını istiyordu onu kendi oğlu gibi görüyordu tıpkı Cemal Paşa gibi.
- oğlum yeni evini beğendin mi?
Niko başını ihtiyar kadına çevirdi. Ve hemen geri önüne eğerek konuştu;
- Bağışlayın efendim. Eviniz çok güzel.
Ben size en iyi şekilde hizmet edeceğim.Çünkü dayak yemek istemiyordu köle tüccarının yanındayken ağladığı ve bazı işleri düzgün yapamadığı için çok döverlerdi zavallı çocuğu.
Nilüfer Hatun çocuğun ipek gibi saçlarını okşayarak.
- Burası Cemal Paşanın konağıdır. Artık burada onun için hizmet edeceksin. Hayde gel karnın açtır senin he? Dedi.Niko gülümsedi bu kadın ona çok iyi davranıyordu, evet acıkmıştı hemde çok.
Genelde köle tüccarının yanındayken günde bir parça kuru ekmek yerdi acaba burada da mı öyle olacak?Birlikte büyük konağa girdiler halayıklar Nilüfer hatunun yanındaki adamlardan eşyaları alıp Nilüfer Hatunun emriyle oğlana yiyecek birşeyler getirdiler.
Niko yemeğini yerken belkide o kadar kötü bir yere düşmemişimdir diye düşündü.
Yemeğini bitirdikten sonra meraklı cariyeler hemen çocuğun yanına sokuldular ve ona sorular sormaya başladılar;
- Ne kadar güzelsin.
- Teşekkürler.
- Sen kız mısın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAŞAM B×B
Historical Fiction(1486 yıllarında) Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşanın, biricik oğlan kölesine olan aşkı. ( kitap tarihten bağımsızdır)