Güzel oğlan yatağının üzerinde oturmuş öylece düşünüyordu.
Dün gece ne olmuştu öyle?Cemal Paşa ona âşık olduğunu söylemişti.
Niko bunları düşünürken hızla yerinden kalktı.
Bu olamazdı! Paşa ile birlikte olmamalıydı nasıl olabilirdi ki?Bir anda Niko gerçekleri hatırladı onun kimsenin bilmemesi gereken bir sırı vardı.
O kusurluydu. Bunu da o ve ailesiniden başka kimse bilmiyordu.
Niko burukça gülümsedi. Asla ne Paşa onu sevebilirdi ne de o Paşayı.
-Rıdvan şu yumurtaları getir. Dedi Fatıma Hatun bağırarak.
Rıdvan yumurtaları uzatıp
- Al işte, al patlama. Dedi- Hele Paşanın yemeği geç kalsın ben o zaman görürüm seni. Diye payladı Fatma Hatun.
Onlar tepsiyi hazırlarken Niko'da yanlarına gitti.
- Hayırlı sabahlar.
Mutfaktaki herkes onun gibi cevap verdi.
Fatıma Hatun aceleyle
- Hadi Niko şu tepsiyi götürün. Dedi.Niko Fatıma Hatunu başıyla onaylayarak ona yardım eden halayıklarla birlikte Paşanın yemeğini götürüyordu.
Ne olursa olsun Paşaya bu işin olmayacağını söylemeliydi
Kapının önüne geldikten sonra halayıklar kapıyı çalıp açtılar.Paşa hazırlanmış kıyafetlerini düzeltiyordu.
Kapı açılır açılmaz yüzünü oraya çevirdi. Gördüğü çocukla dudaklarında istemsiz bir tebessüm oluştu.Halayıklar işlerini bitirip çıkmtılar fakat Niko beklemişti gergin bir şekilde duruyordu odanın ortasında konuşmaya nasıl başlamalıydı ki?
Paşa güzel oğlan yaklaşıp konuştu
- Ey benim Güneşim diyecek bir şeyin mi var?Niko Paşanın bu sorusuyla yüzünü yerden ayırdı bu sayede Paşayla göz göze geldiler;
- Müsade buyurursanız var Paşam.Paşa oğlana konuşmasını işaret etti.
- Paşam ben dünkü olanlarla ilgili konuşmak istiyorum. Dedi Niko
Paşa Niko'nun diyeceklerini heyecanla beklerken bir yandan da korkuyordu.
Oğlan kendini cesaretlendirerek konuştu;- Bu işin mümkün olmayacağını söylemek isterim Paşam, lütfen bağışlayın.
Paşa resmen dumura uğradı, sanki dünyası başına yıkılmıştı.
- Beni sevmez misin Niko? İstemiyor musun?
Niko başını önüne eğdi bir kelime bile etmedi. Yeterince zorlanmıştı.
Paşa konuşmayan oğlana öylece baktı. Âşık olduğu çocuk onu istemiyordu ne yapabilirdi ki?
- Paşam ben size layık değilim sadece basit sıradan bir köleyim. Hatta köle olmasaydım da yine olmazdı bizim uzak kalmamız icap eder.
Cemal Paşa resmen yıkılmıştı oğlan onu gerçekten sevmiyordu. Elden ne gelir eğer sevdalandığı istemiyorsa olmazdı. uzak durması gerekirdi.
- Sen nasıl istersen öyle olsun Niko. Lâkin yine de eskisi gibi olalım ben sevdamı içimde yaşarım sana hissetirmem fakat seni görmeden de yaşayamam bunu bana çok görme.
İnsaf eyle güzel oğlan çünkü böyle meleksi yüze acımasız bir kalp yakışmaz.
Dedi Paşa. Sesinden belli oluyordu adamın nasıl yıkıldığı.Niko kendini son bir kez zorlayarak konuştu;
- Siz Nasıl arzu ederseniz Paşam. Müsaadenizle çıkabilirmiyim.Paşa oğlanı başıyla onayladı. Niko odadan çıktıktan sonra Paşa öylece durdu yüreği neden bu kadar acımıştı kendini ilk defa bu kadar kötü hisseti, meğer sevda acısı ne kadar kötü ne kadar dayanılmazmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAŞAM B×B
Historical Fiction(1486 yıllarında) Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşanın, biricik oğlan kölesine olan aşkı. ( kitap tarihten bağımsızdır)