Cemal Paşa hemen arkasındaki Murat ile sarayın uzun koridorunda hızlı adımlarla yürüyordu.
Çünkü bir an önce konağa gitmek niyetindeyim Paşa. İlk önce müstakbel eşini biraz sevecek daha sonra da düğün hazırlıklarını konuşacaktı.
- Cemal Paşam!
Cemal Paşa duyduğu sesle saygıyla eğilip Esmahan Sultanı selamladı.
Esmahan Sultan, Paşanın yanına yaklaşarak:
-Müsaitseniz biraz yalnız konuşabilir miyiz? Dedi.Cemal Paşa Murat'a bir baş işareti yaparak yanlarından gönderdi. Sultan ile beraber gelen cariyeler de zaten biraz uzakta bekliyorlardı.
Cemal Paşa ellerini önünde birleştirerek ciddi ifadesiyle sordu.
-Buyurun Esmahan Sultan.Esmahan Sultanın her zaman ki gibi bu yakışıklı Paşanın yanında kalp atışları hızlanmıştı.
- Paşam size ne zamandır söylemek isterim lâkin bugüne kısmetmiş. Validem beni münasip biriyle evlendirmeyi düşünüyor. Fakat benim aklımda da kalbimde de zaten biri var.
Cemal Paşanın bu konuşmayla kaşları çatılmıştı umarım bu konuşma istemediği yerlere gitmezdi.
Esmahan Sultan elindeki ipek elbisesinin kumaşını sıkarken yutkundu bakışlarını Paşanın gözlerinden çekmeden.
- Cemal Paşa ben size meftunum-- Esmahan Sultan. Diyerek kadının lafını böldü Paşa.
- Benim gönlümün zaten bir sahibi vardır.
O ki kalbimin, benliğimin, ruhumun sahibir. Ne bu dünyada ne de öteki dünyada bana ondan başka yâr yoktur.Esmahan Sultan bu sözlerle hayal kırıklığı içinde kalmıştı. Demek Paşanın sevdiği o değildi. Cemal Paşa kendisini reddetmişti.
Oysa ki kendisi cihan sultanının kardeşinin kızıydı. Hanedan soyundandı. Gençti, güzeldi, soylu ve zengindi.
Lâkin Cemal Paşa onu istemiyordu.
Esmahan Sultan yaşadığı üzüntüyü belli etmemek için gülümsemeye çalıştı. Ama bu buruk bir gülümseme oldu.
Sevdalandığı adam da olsa o kimsenin karşısında güçsüz gibi görünmezdi.- Anlıyorum Paşam. O vakit diyecek başka söz yok....
Allah mesut etsin. Dedi Esmahan Sultan arkasını dönüp yürümeye başladı çünkü gözleri dolmuştu. Ama bir sultan kimsenin önünde ağlayamazdı. Zaten konuşurken bile çok zorlanmıştı.Paşa istemiyorsa zorlayacak değildi ya. Kendisini istemeyen bir adamla olamazdı zaten. Bunu kendisi de istemiyordu.
Onun sevdasının sonu da böyle bitiyormuş demek.
Paşa giden kadının arkasından bir süre baktı. Fakat yapabileceği bir şey yoktu.
Kalbi Niko ile dolup taşarken başkasına yer yoktu.
~
Güralp Bey gördüğü kadınla derin bir nefes aldı.
Hakikaten bu kadından kurtuluş yoktu.Onun asıl derdi mavi gözlü ceylanının yanlış anlamasıydı.
Aklına gelen düşünceyle sırıttı Güralp Bey.
Sahi o gün çocuk resmen kıskandığını açıkça belli etmişti.
İlk anlayamadı Güralp Bey. Çünkü o asi oğlanın onu kıskanabileceği aklının ucuna bile gelmezdi.Dilruba Hatun yüzüne utangaç bir gülümseme yerleştirip konuştu:
- Güralp Beyim eğer müsait olursanız ben de sizi kendi evimde ağırlamak isterim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAŞAM B×B
Historical Fiction(1486 yıllarında) Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşanın, biricik oğlan kölesine olan aşkı. ( kitap tarihten bağımsızdır)