Cariyeler gülüşüp konuşurken bir yandanda tepside ki yemeklerini bitiriyorlar.Gülizar sofradakilerle konuşurken bir ara kafasını kaldırıp baktı.
Niko neredeydi?
Oturduğu yerden elini çenesinin altına koymuş çocuk dışarıyı izlermiş gibi düşünüyordu aklına annesinin söyledikleri gelmişti.
"Sakın Niko bu özelliğini hiç kimseye söyleme. Yoksa sana karşı tutumları değişir senden iğrenir yada nefret edebilirler"Niko annesinin aklına gelen sözleriyle gözlerinin dolduğunu hisseti.
Cemal Paşa sofradan kalkmış, halayıklar sofrayı toplarken odasından çıkmıştı yürürken Rıdvan'a yanına gelmesi için işaret verdi.
- Niko'yu bahçeye çağır. Der fakat tam sonrasında oğlanın gözünün önünde oturduğunu fark edince kararından vaz geçip Rıdvan'ı yolladı.
Cemal Paşa bahçeyi izleyen oğlanın yanına gelirken konuştu,
- Biraz bahçede dolaşmak ister misin Niko?Niko kendisine seslenen Paşayla yerinden kalktı ve selam verdi,
- Siz nasıl arzu ederseniz Paşam. Dedi.Niko, Paşayla beraber çiçekler ve ağaçların yanında dolaşırken tek kelime etmiyordu Paşada oğlanın bu sessizliğinin nedenini kendisi olarak görüyordu.
Oğlan ondan uzak durmasını istemişti ama yapamıyordu işte adam.Onlarca savaş görmüş eli kılıçtan nasırlanmış adam bu çocuk için kalbine söz geçiremiyordu.
Oğlanın durumuda ondan farksız değildi seviyordu yanındaki heybetli adamı ama ya onun sırrını öğrenirse bu sevgisi kaybolur yerini nefret alırsa.
Niko çok korkuyordu bundan. Bugüne kadar hiç kimseye durumunu söylememişti ama bu adam, ona daha önce hiç yaşamadığı duygular yaşatan bu adam onlardan değildi.Paşa konuşmak için oğlanın yüzüne baktı,
- Senin bir derdin var Niko bu derdinin sebebi ben miyim? Sana olan sevdam mı?Niko Paşanın sorusuyla başını hızla kaldırdı fakat Paşanın gözlerini görür görmez başını tekrar öne eğdi.
Ondan başka kim kendisine böyle aşkla bakabilirdi ki?
Paşa derin bir nefes vererek kendini toparlayıp konuştu
-Bir nefes dîdâr içün bin cân fedâ itsem n’ola?
Nice demlerdür esir-i iştiyâkıdur gönül.(Bir nefescik olsun o güzel yüzü görmek için bin canım olsa da kurban etsem yeridir. Gönül nice zamandır onun arzusuyla yana tutuşa esiri olmuştur.)
Niko neredeyse ağlayacaktı Paşa onu böylesine severken Paşaya böylesine zulm etmek doğru muydu?
Birden durdu çocuk bedenini Paşaya çevirdi. Yutkunan çocuk ve kendisini gelerek söze başladı doğruları söyleyecekti artık,
-Cemal Paşam sizin benim hakkımda bilmediğiniz birşey var. Beni sizden uzak tutanda budur. Nasıl söyleyeceğimi bilmem lakin.
Eğer öğrendiginiz zaman beni yine severseniz, sizinim. Dedi çocuk daha sonrada başını kaldırıp Paşaya baktı.Cemal Paşa duyduklarıyla heyecandan ne yapacağını şaşırdı çocuğun yüzünü avuçlarının arasına alarak konuştu.
-Söyle ey benim güneşim, söyle ki aramızdaki bu engel kalksın kavuşayım sana. Sevdan beni yakıp kül etti güzel oğlanım sevmek benim elimde midir ki senden vaz geçeyim.Niko duyduklarından biraz daha cesaret alarak söze başladı,
- Paşam... Ben. Ben sizin bildiğiniz diğer insanlar gibi değilim Ben.Sesi titriyordu çocuğun gözünden bir damla yaş düşmüştü. Paşayı, Paşanın aşkını kaybetmek istemiyordu. Fakat başka bir çareside yoktu gözlerini kapatarak pat diye söyledi,
- Ben hünsayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAŞAM B×B
Historical Fiction(1486 yıllarında) Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşanın, biricik oğlan kölesine olan aşkı. ( kitap tarihten bağımsızdır)