-Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu Niko!? Diye bağırdı Alex.
-Baba lütfen.
Alex kendi kendine odanın içinde dolaşırken konuştu:
-Bu nasıl olabilir Niko? O adamın nasıl biri olduğunu biliyor musun ki? O her şeyden önce bir Osmanlı paşası.
Alex bir Rumdu, Türklerden nefret etmezdi ama yine de onlara pek güvenemiyordu.
-Baba asıl sen onu tanımıyorsun o çok iyi biri her şeyden önemlisi de beni gerçekten seviyor. Dedi Niko babasına yalvaran gözleriyle bakarken.
Alex oğluna doğru yaklaşarak onu omuzlarından tuttu.
-Niko benim canım yavrum. Sana kötü bir şey olmasını, senin üzülmeni istemiyorum ne de olsa ben senin babanım senin iyiliğini her şey den çok isterim. Annenin ve kardeşinin seni ne kadar merak edip özlediklerini biliyor musun? Seni alıp getireceğime dair onlara söz verdim oğlum.
Niko, babasının ellerini tutarak gülümsedi.
-Baba, Cemal Paşa sizi istediğim zaman gelip görmeme izin verir ayrıca sizin de istediğiniz zaman gelip beni görmenizi ve burada istediğiniz kadar kalmanızı sağlayacağını söyledi.
Ben onu çok seviyorum baba onsuz yaşayamam.Alex çaresizlikten başını öne eğdi. Oğlunun burada kalmasını hiç istemiyordu fakat başka çaresi de yoktu. Belki Paşa gerçekten de onu görmelerine izin verirdi.
Zaten başka bir çaresi de yoktu.-Peki Niko sen nasıl istiyorsan. Madem Paşayı bu kadar çok seviyorsun o vakit burada kal. Lakin benim artık gitmem gerekiyor.
-Hemen bugün mü? Dedi Niko.
Alex başını sallayarak oğluna sarıldı. Gitmesi gerekiyordu eşi ve işleri onu bekliyordu oğlunu da en kısa vakitte annesi ve kardeşi ile birlikte tekrar görmeye gelecekti.
Zaten Alex evladının iyi biriyle evlenip saadet içinde yaşamasını her şeyden çok istiyordu. Özellikle de oğlunun evleneceği kişiyi sevmesi onun için önemliydi.
Alex gitmeden önce konağın kapısının önünde son bir kez evladına sarıldı.
-Kendine iyi bak oğlum en kısa zamanda annen ve kardeşini de getireceğim istediğin vakit sende gel bize sıkça mektup yazmayı da ihmal etme. Dedi Alex
-Sizi en kısa zaman da ziyarete geleceğim baba. Lütfen anneme iyi olduğumu söyle benim yerime Cassia’yı da benim yerime öp.
Niko her ne kadar üzülse de en kısa zaman da onları ziyarete gidecekti, tabi önce Paşa ile beraber halletmesi gereken bazı meseleler vardı.
Genç çocuk babası ve Peta’yı gözyaşları ile uğurlarken bir süre arkalarından baka kaldı.
Fakat istediği vakit onları görebilecekti hatta düğünlerin de onları da getirtecekti.Niko konağa girerken bunları düşünüyordu mutfaktakilerin yanına geldiği zaman cariyelerin hepsi birden ayağa kalkıp saygıyla selam verdiler.
Niko onların bu hallerine gülerek sordu:
-Ne yapıyorsunuz siz?-Ne yapacağız konağımızın hanımına saygımızı gösteriyoruz. Dedi Gülizar gülerek.
Niko gözlerini büyüterek onlara baktı.
-Ne?
-Hiç boşa debelenme oğlum. Biz zaten önceden de bilirdik. Seni utandırmak istemediğimiz için ağzımızı açmadık. Dedi Fatıma Hatun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAŞAM B×B
Historical Fiction(1486 yıllarında) Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşanın, biricik oğlan kölesine olan aşkı. ( kitap tarihten bağımsızdır)