Hizmetçiler bi otarafa bi bu tarafa koşturup duruyordu.
Niko' da bir mutfağa giriyo bir çıkıyor bi merdivenlerden iniyor bi avludan geçiyor.Zavallı çocuk herkes gibi çok yorulmuştu.
O sırada Fatıma Hatundan bir feryat kopu verdi;
- Eyvah! Rıdvan!
Cüce Rıdvan merdivenlerden paldır küldür düşmüştü.
Niko hemen Rıdvan'ın yanına koştu.- İyimisin Rıdvan ağa bir yerine birşey oldu mu?
Rıdvan hemen yerinden doğruldu şakacı tavrıyla oğlana cevap verdi.
- İyiyim ben iyi sen işine bak çocuk. dedi ve koşarak öbür işlere yöneldi.
Niko başını iki yanına sallayarak masayı düzelten halayıkların yanına gitti.
- Fatıma Hatun pişmedimi senin yemek hâla. Dedi Nilüfer Hatun oda diğerlerine yardım ediyordu.
- Pişti Nilüfer Hatun'um pişti.
Masayı güzelce kurmuşlardı.
Akşam ezanı neredeyse okuyacaktı sofrayı avluya kurmaya karar vermişlerdi misafirlerin daha rahat edebilmesi için.Fatıma Hatunun
- Birazdan gelirler. Demesiyle Cemal Paşanın gelmesi bir olmuştu- Herşey hazır mı ana?
- Hazır oğul.
O sırada misafirlerde yavaş yavaş gelmeye başlamıştı.
Kimileri yalnız, kimileri de hatunlarıyla gelmişti.Cemal Paşa bütün erkekleri avludaki sofraya davet etti, kadınlarda Nilüfer Hatunun kendilerine gösterdiği, onlar için hazırlanan sofraya götürmüştü.
Adamlar yerlerine kurulur kurulmaz sohbete başlamışlardı.
Ya devlet meselelerinden yada şiirler ve şairlerden bahsediyorlardı.
Niko'da o sırada sofraya yemekleri getiriyordu öbür hizmetçilerle beraber.Niko sofradakilerin görüş alanına girer girmez çoğu adam ondan gözlerini alamaz oldu heleki Mustafa Paşa.
Cemal Paşa oğlanı görür görmez içi hoş oldu lakin bu uzun sürmedi.Masadaki diğer Paşa ve adamlarında Niko'ya baktığını görünce içini büyük bir öfke kapladı.
Ve konuyu dağıtıp şiirlerden bahsetti.O ve diğer adamlar konuşurken Mustafa Paşa sakallarını okşayarak giden güzel oğlanın arkasından bakıyordu.
Niko mutfağa girdiği zaman Fatıma Hatun ona verdiği tepsiyi kadınların sofrasına götürmesini istedi.Niko kafasıyla onaylayarak tepsiyle birlikte Hatunların oturduğu sofraya geldi öbür cariyeler ona yardım ederken Hanımlar fısır fısır oğlanla ilgili konuşuyorlardı.
Onlarda oğlanı hem beğenmiş hemde kıskanmışlardı.
Erkekler yemeklerini bitirdikten sonra sıra şiir okumaya geldi paşalardan biri Nesîmî'nin, öteki başka bir şairden şiir okurken Ahmet Paşa ve Paşanın birkaç dostu, Cemal Paşanın da şiir okuması için ısrar ediyorlardı.
Onları konuşurken oğlan ve diğer hizmetçiler tatlıları getirmek için yanlarına gelmişlerdi.
Cemal Paşa masayı düzelten oğlana bakarak şiirini içinden geldiği gibi okudu;
Yandı yürek yâr elinden
Bilmem yara ne edeyim
Takatım yok dosta varam
Çare bilmem ne edeyimNiko Paşanın şiir okunmasıyla elinde olmadan başını kaldırıp Paşaya baktı.
Bir yara dışardan olsa
Halk ona bir merhem çalar
Benim yaram içerdendir
Çare bilmem ne edeyimNiko Paşanın kendisinin gözlerine bakarak okuduğu şiirle kalp atışlarının hızlandığını hisseti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAŞAM B×B
Historical Fiction(1486 yıllarında) Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşanın, biricik oğlan kölesine olan aşkı. ( kitap tarihten bağımsızdır)