Niko yüzünde engel olamadığı gülümsemesiyle yemek hazırlığına yardım ediyordu.
Paşayla olan yakınlaşmalarından sonra artık aralarında kesin bir aşk söz konusuydu.Niko büyük tahta kaşıkla yemeği karıştırırken Fatıma Hatun sordu;
- Hayrola ne sırıtırsın öyle aşıklar gibi.Niko başını hızla kaldırıp Fatıma Hatuna baktı. Yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Fatıma Hatun biliyormuydu yoksa?
Niko yutkunarak konuşacakken Gülizar lafa karıştı,
- Kim bilir?- Yok öyle bişey! Dedi Niko.
Fatıma Hatun yoğurduğu hamuru kenara bırakarak sordu;
- Ne sırıtırsın o vakit pişmiş kelle gibi?Niko tam ağzını açmış konuşacakken içeri Efsun girdi.
- Niko, Nilüfer Hatun seni çağırıyor.- Beni mi? Dedi Niko elindeki kaşığı bırakarak, üstüne başına çeki düzen verip mutfaktan çıktı.
Niko, Nilüfer Hatunun kapısının önüne gelince bir süre durakladı daha sonrada kapıyı açarak içeri girdi.
- Beni çağırmışsınız Nilüfer Hatun.
İhtiyar kadın elindeki kitabı ahşap osmanlı işi bir sehpaya bırakarak konuştu;
- Evet oğlum. Gel otur çekinme.Niko başıyla onaylayarak Nilüfer Hatunun gösterdiği yere geçti.
- Seninle konuşmak istediğim bir konu var Niko.
- Buyrun Nilüfer Hatun?
Yaşlı kadın oturuşunu dikleştirerek;
- Seninle Cemal Paşamız hakkında konuşacağım oğlum. Dedi.O an Niko iyice gerildiğini hissediyordu. Demek Nilüfer Hatun öğrenmişti şimdi ne olacaktı?
- Sen hem benim gözümde ayrı bir yere sahipsin hemde Cemal Paşaylada yakınsın. Bu sebepten seninle konuşmak istedim. Bilirsin Paşamız nicedir bekar.
Niko resmen gerginlikten terliyordu kadının ne söyleyeceğini çok merak etmişti
- Duyduğuma göre Yüce padişahımız kız kardeşi, Nuray Sultanın biricik kızı Esmahan Sultan Paşamıza ilgi duyarmış .
Lâkin Cemal Paşa kendisine pek yüz vermez.
Derim ki sen bana yardım et de onların arasını yapalım ne de olsa Paşamız seni sever sayar öyle değil mi?Niko'nun duyduklarıyla başından aşağı kaynar sular dökülmüştü.
Nilüfer Hatun ne söylüyordu?
Esmahan Sultan ve Cemal Paşanın arasını yapmak mı?
Niko üzüntüsünden ne diyeceğini bilememişti.
Bu olamazdı olmamalıydı Paşayı başka biriyle görmeye dayanamazdı hem zaten Paşanın gönlü de ondaydı.Niko'nun daldığını gören Nilüfer Hatun merakla sordu;
- Oğlum iyi misin?Niko başını kaldırıp ihtiyar kadına baktı yutkunarak başını salladı.
Bu kadının teklifini reddetse kadın nedenini soracaktı, o zaman ne diyecekti.- Ben, Paşamızla konuşmaya çalışırım Nilüfer Hatun. Dedi Niko.
- Hay sen çok yaşa oğlum. Hele şu paşamızın mürvetini göreyim hemen sonra sanada münasip birini bulacağım .
Ee neticesinde sende güzel çalışkan bir oğlansın kim istemez seni? Dedi Nilüfer Hatun resmen yerinden fırlayıp oğlanın boynuna sarılacaktı.Niko izin isteyerek odadan çıktıktan sonra Efsun ve Aynur yanına geldiler.
- Ne oldu sana Niko yüzün bembeyaz olmuş ne dedi Nilüfer Hatun? Dedi Efsun.
- Yok birşey. Diyerek geliştirdi Niko onları.
Daha sonra kalan işleri halletmek için mutfağa geçti yemeklere yardım ederken oğlan sanki kendinde değildi öylece dalgın gözleriyle yemeklere yardım ediyordu.
~
Hekim yavaşça yerinden kalktı ve kardeşinin başından bir an bile ayrılmayan oğlana ve yatağın yanında ayakta bekleyen adama dönerek;
- Telaşa gerek yok durumu iyi. Söylediğim ilaçları günü gününe kullanır, Yeme içmesine de dikkat ederse birşeyciği kalmaz. Dedi hekim.Leo derin bir nefes vererek hasta yatan kardeşinin alnını öptü.
Güralp Bey dışarıdaki hizmetçiyi çağırarak hekimin söylediği ilaçları birebir almasını söyledi.
Hekim gittikten sonra odada hasta yatan kardeşinin başucunda bekleyen Leo gözlerini adama çevirdi.
Güralp Bey hafifçe öksürerek konuştu;
- Biraz konuşalım mı?Leo dalgın bir şekilde bakışlarını yere indirerek kafasını olumlu anlamda salladı ve Güralp Beyin ardından dışarı çıktı.
Bu adama borcunu nasıl ödeyecekti?
Güralp Bey uzun koridorun başında durarak oğlana döndü;
- Leo sana bir diyeceğim olacak.Leo yere bakan mavi gözlerini adama çevirdi kaşlarını çatarak sordu;
- Nedir o?Karşısındaki çocuğu az çok tanıdığından. Konuşmayı nasıl yapacağını düşünüyordu.
O daha konuşmasına başlamadan oğlan ondan önce davrandı.
- Sana olan borcumuzu ödeyeceğim. Hem şimdikini hemde öncekini sadece biraz zaman ver bana.
Güralp Bey kaşlarını çatarak oğlana bir adım yaklaştı.
- Senden böyle birşey istemem Leo.
Ben sadece sana, senin ve kardeşinin iyiliği için bir teklif yapmak istiyorum.- Güralp. Dedi güzel oğlan. İlk defa adını çocuğun ağzından duyan Güralp Beyin içinde anlamlandıramadığı bir kaynama oldu.
Çocuk yutkunarak devam etti;
- Senden bize sadaka vermeni istemiyorum. Sadece bana biraz zaman vermeni istiyorum. Borcumuzu elimden geldiği kadar çalışıp ödeyeceğim.Koca heybetli adam karşısında minicik kalan çocuğun bu dedikleriyle sinirle bir nefes verdi.
- Ne yaparak Leo? Daha kardeşinle kendine bile zar zor bakıyorsun kardeşinin durumu ortada onu bırakıp nasıl çalışabilirsin?
Yine hırsızlık yaparak mı ödeyeceksin borcunu?
Bak çocuk burada hırsızlık yapmanın bedeli ağırdır. Bileklerini keserler ellerinden olursun. Dedi adam sinirle onun dokunmaya kıyamadığı elleri. Çocuğu üzmek istemezdi ama başka nasıl anlatabilirdi ki bu deli oğlana.- Bak sana direk para vermeyi teklif etmiyorum.
Bundan sonra benim konağımda kardeşinle birlikte kal benim hususi hizmetkarım olursun ya da konağın diğer işleriyle ilgilenirsen.
Hem bu sayede bana olan borcunuda ödersin. DediLeo bir süre duraksadı Güralp Beyin teklifini düşünüyordu, gerçi pek düşünülecek bir şey değil kabul etmekten başka çaresi yoktu en azından kardeşi için.
Güralp Bey. Dalgın bir şekilde düşünen oğlanı dikkatle izliyordu.
Çocuğun teklifini reddetmesi çok korkutuyordu onu.Leo derin bir nefes alarak başını kaldırdı;
- Kabul ediyorum. Dedi.Güralp Bey çocuğun cevabına şaşırmamış değildi. Kabul mü etmişti teklifini şimdi, bu asi ve güzel oğlan.
Leo tekrar başını indirerek konuştu;
- Ben kardeşimin yanına gidiyorum. Dedi ve adamın birşey demesini beklemeden yanından ayrıldı.Giden çocuğun arkasından bakan Güral Bey yüzündeki sırıtmaya engel olamadı.
Artık yanı başında olacaktı mavi gözlü oğlan istediği vakit görebilecekti onu.
Leo kardeşinin yattığı odaya girip ahşap kapıyı arkasından kapatmıştı.
Kardeşinin yanına giderek baş ucuna oturdu.- Acaba bu bıyıklının teklifini kabul etmekle iyi mi yaptım? Diye konuştu kendi kendine.
Daha sonrada yüzünü hasta yatan kardeşine çevirdi içini hüzün kapladı güzel çocuğun. Kardeşi bu hayattaki herşeyiydi.
- Senin için her şeyi yaparım. Dedi oğlan.
Kardeşinin minik elini tutup öptü.
Buna o bıyıklı adama tahammül etmek de dahil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAŞAM B×B
Historical Fiction(1486 yıllarında) Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşanın, biricik oğlan kölesine olan aşkı. ( kitap tarihten bağımsızdır)