2

3K 125 20
                                    


İlkin'in ağzından

Maç için son hazırlıklarımızı yapmış saha kenarında bekliyorduk. Bu maç takım için çok kıymetliydi, şampiyonluğumuz için son duraktı. Böylesine önemli bir maça kaptan olarak çıkmak benim için çok başkaydı. Herkesin bu maçı ne kadar istediğini görüyordum. Tüm takım ve teknik heyet bu sezon için çok sıkı bir şekilde hazırlanmıştı ve sonunda bu maçta emeklerimizin karşılığını alacaktık. Taraftarımız her zaman olduğu gibi bizi yalnız bırakmıyordu. Hatta bu maç için futbol A takımından bir kaç oyuncunun bize desteğe geldiğini bile öğrenmiştim.

Tribüne doğru döndüğümde ilk gördüğüm kişi İcardi olmuştu. Ödül gecesinde sohbet etme şansı yakalamıştık. Baş selamı verdiğinde ona küçük bir tebessüm gönderdim. Hemen yanında Kerem oturuyordu, onun yanında da daha önce bir kaç maça daha desteklemeye geldiğini gördüğüm Barış Alper oturuyordu. Onunla daha önce tanışma fırsatım hiç olmamıştı, ama sürekli geldiği maçlardan dolayı çokca dikkatimi çekmeyi başarmıştı. Onunla bir gün mutlaka konuşmak istiyordum.

...

Setlerde 2-1 öndeydik ve bu sette karşı takımın hatasının ardından maç sayısına gelmeyi başarmıştık. Servis kullanma sırasının bana geldiğini biliyordum. Kenara baktım bir değişiklik olur mu diye ancak koç değişiklik yapmak istememişti. Bu şansı iyi kullanırsam kupayı kaldıracağımızı, sonunda şampiyon olacağımızı düşünerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Servis çizgisine adımlarken elimin titrediğini hissettim, böylece kendimi sakinleştirme çabalarımın pek işe yaramadığını anlamış oldum. Şu ana kadar çok fazla önemli maça çıkmıştım evet ama bu maç benim için, takım için çok daha önemliydi. Topu elime aldığımda kenardan gelen mola işareti kurtarıcım olmuştu. Topu çizgiye doğru bırakıp koşar adım kenara gittim. Su şişemi alıp kafamı kaldırdığımda onunla göz göze geldim.

Barış Alper Yılmaz...

"İlkin beni dinliyor musun?" Koçun seslenmesiyle hemen ona döndüm ve kafamı salladım. Son uyarılarını aldıktan sonra molanın bittiğini gösteren sesle tekrar sahaya döndüm. Servis çizgisine geldiğimde kendimi çok daha iyi hissediyordum.

Hakemin düdüğünün ardından derin bir nefes alıp vuruşumu yaptım. Yerime dönene kadar salonda kopan çığlıklar ace attığımın işaretiydi. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Gözlerim tribüne doğru kaydığında Barış alper'in kapanmış gözlerini gördüm. Gerçekten ben atış yaparken gözlerini mi kapatmıştı? Sanırım bu da onun bir tür totemiydi.

Önüme dönüp sevincimi arkadaşlarımla paylaşacağım sırada Barış'ın gözlerini açıp gözlerini tam gözlerimin içine dikmesini beklemiyordum. Bakışı içimde tuhaf şeylere neden olacak kadar yoğundu. Sadece bakmak ve içinde ne yaşadığını anlamak istemiştim o an. Dolu dolu olan gözlerimle ne kadar ona bakmıştım bilmiyorum ancak bir noktadan sonra gözlerimi çekmem gerektiğinin farkına vararak ona ufak bir tebessüm göndererek arkadaşlarıma döndüm.

Ve o an farkına vardım. Bir dakika!
Başarmıştık değil mi? Sonunda şampiyon olmuştuk biz. Takıma baktığımda hepsi mutlulukla birbirine sarılıyor bazıları ise gözyaşı dökerek sevincini ailesiyle paylaşıyordu. Sonunda adım atacak gücü kendimde bulduğumda koşarak takım arkadaşlarıma sarılmıştım. Artık kutlama zamanıydı, bunu hak etmiştik.

Karşı takımı tebrik ettikten sonra kutlamalar için sahaya inen futbol takımını gördüm. Gözlerim tek birisinde takılı kalmıştı, Barış Alper.

Gözleri niye aynı utangaç bir çocuk gibi yere bakıyordu ve bu bana niye bu kadar sevimli gelmişti?  Koçun beni iteklemesi ile o tarafa doğru ilerledim. Karşımda bir anda onu buldum.

"merhaba ben Barış Alper, tebrik ederim, daha nice başarılara kaptanım." Buna karşılık içtenlikle gülümsedim. Uzattığını elini sıktım. "Te-teşekkürler." Neden kekelediğimi bende bilmiyordum ama tempodan dolayı nabzımın yüksek olmasına yordum bunu.

Tüm takımın tebriklerini aldıktan sonra Kerem'den çıkan fikirle hep birlikte marş söylemek için taraftarın yoğun olduğu tribünün önüne doğru geldik. Fatma ablanın yanına ilerlerken birisi tarafından çekildim ve kendimi bir anda Barışla yan yana buldum. Herkes kol kola girmişti ve bizde kol kola girdik. Hep bir ağızdan mutlulukla marş söylemeye başladık. Ancak benim gözlerim nedenini anlayamadığım bir şekilde sadece onun üstündeydi. Tıpkı onun gözlerinin de benim üstümde olduğu gibi. Bir an duraksadı ve marşın en güzel kısmını gözlerimin içine bakarak söylemeye başladı.

Şereftir seni sevmek
Senle ağlayıp gülmek
Galatasaray sevgisi sürecek sonsuza dek

Bölüm Sonu

Görüşlerinizi yorumlar aracılığıyla veya mesaj atarak iletebilirsiniz, iyi okumalar♥️

KAPTANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin