Herkese selamlarr yeni bölüme herkes hoş geldi sefalar getirdii 💕
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayinn iyi okumalarr
İlahi bakış açısı
Çekya maçından sonra İlkin için İstanbul'a dönüş vaktiydi. Sakatlığına rağmen doktorlardan Almanya'ya gelip sevgilisini görmek için yalvar yakar izin alabilmişti ve artık geri dönme zamanıydı. Bu öyle sıradan bir dönüş değildi, kalbinin yarısını Almanyada bırakarak dönüyordu.
İlkin valizine bütün eşyalarını yerleştirdiğinden emin olduktan sonra sakat haliyle merdivenlerden indirmeyeceği için odasından çıkıp arkadaşından yardım isteyecekti.
Odasından çıktığı anda kendini bir anda tekrar odada buldu. Neler olduğunu anlayamadan ağzına kapanan ellerle gözlerini sonuna kadar açmış şaşkınlıkla olayı anlamaya çalışmıştı. Barış sevgilisinin çığlığını elini dudaklarına bastırarak susturdu. "Güzelim sakin olur musun, neyden korktun bu kadar?" İlkin bir eli kalbinde hala derin nefesler alırken yatağın üstüne oturdu.
"Bir anda öyle şey edince korkarım tabi aklım çıktı. Hem sen nasıl geldin? Antreman var demiştin bana." İlkin'in bu hali bile sevgilisine o kadar tatlı ve çekici geliyordu ki Barış yüzündeki arsız sırıtışla kapıyı kapatıp anahtarı çevirdi.
"Evet balım antrenman vardı, hala var ama izin aldım bir kaç saatlik. Doya doya vedalaşırız diye düşündüm. Tabii benim sendeki bu güzelliğe doyabilmem çok mümkün değil ama idare edeceğiz artık." Barış mümkünmüş gibi sevgilisine daha çok yaklaştığında İlkin kendini geri çekti.
"Barış babam faktörünü unutuyorsun galiba ya da sabah kahvaltıda yürek falan vardı büyük bir porsiyon."
"Tanser babacım ve Elif tavla oynuyorlar. Hem baya bir kendilerini kaptırmış görünüyorlardı, akıllarına bile gelmeyiz ayrıca kapıyı kilitledim. Yani seni burda öpmemek için hiçbir nedenim yok. Tüm şartlar lehime."
İlkin'in itiraz bile etmesine müsade etmeyerek sevgilisinin dudaklarına kapandığında İlkin direkt karşılığını vermişti. Barış'a hiç bir zaman karşı çıkamıyordu, bu gücü kendinde bulamıyordu.
İkisi de kısa süreli vedalarına yaraşır şekilde birbirlerini öpüyor, elleri yerinde durmuyor vücutlarında geziniyordu. Barış'ın elleri her zaman ki gibi yerini bulmuş, güzeller güzelinin belinde sahiplenircesine tutuyordu.
İlkin bu sıkı tutuşa karşılık tırnaklarını Barış'ın boynuna bastırmış, sevgilisinin dudaklarına doğru bir initli bırakmasına sebep olmuştu. Barış'ın çıkardığı sesler İlkin'in keyfini yerine getirmiş, öpüşürlerken kıvrılan dudaklarını Barış'a da hissettirmişti.
Dudaklarını güçlükle ayrıldıklarında İlkin soluklanmak için başını sevgilisinin omzuna koydu. Barış'ın elleri ise İlkin'in saçlarını okşuyordu. İkisinin de yüzünde asılı kalan gülümsemeleri vardı. İkiside bu an hiç bozulmasın istiyordu. Bu huzurları, mutlulukları hiç bozulmasın istiyordu.
"Kendine çok dikkat ediyorsun güzelim benim. Sağlığına çok dikkat ediyorsun, çalışmalarında da aynı şekilde kendine dikkat ediyorsun. Canımın canı yanarsa kahrolurum."
Barış'ın bu iltifatları sevgilisinin midesinde binlerce hatta milyonlarca kelebeğin uçuşuna denkti. İlkin bir elini sevgilisinin sakallarında gezdirirken Barış sıkı sıkı belinden tutuyor, burnunu saçlarına gömüyordu. "Ben kendime dikkat ederim bir tanem, sen kendine dikkat et asıl. Sen takıma lazımsın." dediğinde Barış yüzünde arsız bir sırıtışla sevgilisini yanıtladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTANIM
Teen FictionAh güzel İlkin'im, bir gün söyleyeceğim sana içimden geçen her cümleyi, tam da o güzel kahvelerinin içine bakarak.