15

1.6K 99 91
                                    

Herkese selam gecikme için özür dileriz. Şuan saat 2.36 ama yaz gecelerinde uyumayan kişilerin olduğunu düşünerek bölümü atıyorum.

İyi okumalarr oy vermeyi yorum yapmayı unutmayinnn ve yorumlarda belirttiğiniz istekleri ileriki bölümlerde yerine getireceğiz.

İlahi bakış açısı

Milli takım maç öncesi ısınma için sahaya çıkarken Barış'ın her zaman en önden giden adımları bu sefer geri geri gidiyordu. Bunda ki en büyük etken tribünde gözünden sakındığı biricik sevgilisi ve müstakbel kayınpederinin onu izliyor olmasıydı. Her zamanki oyunundan daha fazlası için sahada yer alacaktı.

Tanser Bey, kızını kısıtlayan ona güvenmeyen bir baba değildi. Tam tersine ona her şeyden çok güvenen, het şeyden çok gurur duyan bir babaydı. Ama bilirsiniz ki kız babalarının bu tatlı yüzü sadece kızlarına özeldir. Tanser Bey işinden dolayı aslında damadını çok önceden tanıyordu. Barış, Ankara'da top koştururken yeteneğini fark etmiş ve kariyerindeki yükselişi hem bir antrenör hem de fanatik bir Galatasaraylı olarak büyük bir gururla izlemişti.

Henüz magazine düşen haberleri görmeden Almanya'ya milli takımı desteklemek hem çok özlediği kızıyla zaman geçirmek istediği için gelecekti .Taa ki uçağa bindiği saatlerde magazine düşen haberleri görene kadar. 

Tabii ki kızının ilişkisini magazinden öğrenmek Tanser Bey'i üzmüştü. Lakin kırıp dökmenin bir anlamı olmadığının da bilincindeydi. Onun için en önemli şey kızının mutlu olmasıydı. Ve kızının mutlu olduğunu çok net görüyordu.İki gün önce kızının gözlerinin bu oğlanın yanında parladığına bizzat şahit olmuştu. Bu da onun için yeterliydi.

Sadece kızının değil Barış'ın da kızını ne kadar sevdiğini bizzat oğlandan dinlemiş, bu ilişkiye onay vermişti. Ama bu onun bir kız babası oluşunu değiştirmiyordu. İçindeki güdülerden dolayı Barış'ı ne zaman görse oğlanın irkileceği bakışları atıyor ve Barış'ı bir kargaşanın içine sürüklüyordu. Barış ise İlkin'in babasından onay almalarına rağmen yine babası tarafından ona atılan bakışlarla tedirginliği dibine kadar hissediyordu.

Şimdi ise İlkin babası ve Elif'i de almış, milli takımın gruptan çıkmak için son şansı olan Çekya maçını izlemeye gelmişlerdi. İlkin evden çıkmadan önce Elif'i durduramamış, yüzüne kırmızı beyaz boyaların sürülmesine engel olamamıştı. Elif bir ara babasını yakalayıp onun da yüzüne boya sürmek isteyince, babasını arkadaşının elinden zor kurtarmış ve sonunda evden çıkıp stada varmışlardı.

Almanya'da olmalarına rağmen söylenen Türkçe besteler ve şarkılar taraftar üstünlüğünün onlar tarafında olduğunu kanıtlar biçimdeydi. Türk taraftarlar arada geliyor, İlkin ve Elif'le fotoğraf çekinip olimpiyatlar için şans diliyorlardı. Bazı Galatasaraylılar İlkin'i ilişkileri için tebrik ediyor, Elif ise bunu duymazdan gelen Tanser beyi sırıtarak izliyordu.

Tüm bu fotoğraf işleri bittiğinde sonunda herkesin beklediği an gelmiş, Milli Takım oyuncuları sahaya çıkmıştı. Barış derin bir nefes alarak ve kendini Kerem'in gevşek şakalarından kurtarmak ister gibi hemen sahaya atlamıştı. Tribünlere bakarsa heyecandan saçma sapan hareketler yapacağını bildiği için takım arkadaşlarıyla güzelce ısınmış, kendini tamamen maça odaklanmaya çalışmıştı.

....

Soluklanmak için kendini çimlere bıraktığında hemen yanına Kerem ve Semih oturmuştu. Kerem arkadaşının sırtına birkaç kez vurmuş şimdi de omuzlarına masaj yapıyordu.

"Hadi aslanım benim bu maç iyi oynamazsan Tanser bey amca kızı vermez sende aşkından Mecnun gibi çöllere falan düşersin aman Allah korusun."

"Sus lan! Ağzını hayra aç zaten yeterince stresliyim daha üzerimden atamadım stresimi." Semih gülerek bir elini Barış'ın omzuna koydu. "Rahat olsana Barış abi, senden iyi damat mı bulacaklar? Hem yengenin gözü de hep üstünde baksana sana bakıyor."

KAPTANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin