Çok uzun bol komedi bol aşk kokan bir bölümle sizlerleyizz
Sınır: 50 oy 40 yorum💕
İlkin'den
Maç sonunda bitmiş, oyuncular soyunma odalarında otellerine geçmek üzere hazırlanmaya gitmişti. Ben ise Kerem'den öğrendiğim üzere çıkış kapısının orada sevgilimi bekliyordum. Ben ve kollarım ona tesellisini vermek için çoktan hazırdı. Şu an kendisine oldukça yüklendiğinden emindim. Moralini düzeltmek için her yolu deneyecektim.Bulduğum bir banka oturup oyuncuların çıkmasını beklerken gözüm bana doğru gelen yavru bir kediye takıldı. Bembeyaz tüyleri ve masmavi gözleriyle az önce yağan yağmurdan nasibini almış gibi titreyerek önüme doğru geldi. Bacaklarıma kadar gelip başını sürttüğünde onu kucağıma almamak için hiç bir sebebim kalmamıştı. Ben kucağıma aldığım kediyle zamanın nasıl geçtiğini anlamazken bir kaç kişi önümden geçmiş otobüse binmişti. Barış'ı beklediğimin farkındalığı aniden bana yüklenirken başımı kaldırdım ve çıkış kapısına doğru baktım.
Barış şefkat dolduğuna inandığım gözleriyle bana bakıyordu. Dikkatimin bu kadar hızlı dağılmasına kızarak hızlıca ayağa kalktım. Kucağımdaki kediyi de yavaşça kalktığım bankın üzerine yerleştirdim. Bu sırada Barış bana doğru ilerlemeye çoktan başlamıştı. Bana yaklaştıkça karnımdaki hisler beni yine alaşağı etmiş, ona karşı duyduğum hislerin yoğunluğunu bir kez daha yüzüme vurmuştu.
"Hayatımda aldığım en güzel sürpriz buydu sanırım sevgilim. Tam da kötü duygular beni ele geçirecekken bunu sadece sen götürebilirdin zaten." Sözlerinden hemen sonra bana iyice yaklaşmış, yakın olan boylarımızdan ötürü kafasını hemen boynuma gömmüştü. Aldığı derin nefeslerle kokumu soluduğunu bilmek beni yine tuhaf hislere sokmuş Barış'a daha da sıkı sarılmama neden olmuştu."Barış, sevgilim seni çok özledim. Asla İstanbul'a dönmeyi düşünmemiştim zaten. Oraya gitsem bile sana olan özlemim beni mahvederdi." Sözlerimden sonra Barış boynuma derin bir kaç öpücük bırakıp boynumdan ayrılmak istemezcesine yavaşça çekildi. Geri çekildiği gibi yüzüme eğilip önce yanaklarıma daha sonraysa sırasıyla alnıma, çeneme, burnuma, şakaklarıma en son ise dudaklarıma nazik öpücükler kondurdu. Bu bana ve ona da yetmemiş olacak ki aynı anda öne atılıp özlemle harmanlanan tutkulu bir öpüşmeyi başlatmış bulunduk.
Dudaklarımızın kavuşması Barış'a yetersiz gelmiş olacak ki diliyle dudaklarımı aralamam için baskı yapıyordu. Bu sefer istediğini verdim ona. Barış'ın yumuşak dudakları, muhteşem kokusu, belimdeki kışkırtıcı dokunuşları ve buluşan dillerimiz, kızardığına emin olduğum yanaklarım. Barış kızaran yanaklarımı hissetmiş gibi bir elini de yanaklarıma çıkarmış, yaramaz dilinin hareketini bir an olsun kesmemişti. Dili ağzımın içini yuvası yapmış dolanıp duruyordu. Bunun karşısında duramayan kalbim son hızda atıyor, ellerim ise Barış'ın tişörtünü sımsıkı tutunuyordu.
Tükenen nefeslerimiz sonucunda ikimizde zorlukla birbirinden ayırdık dudaklarımızı. Nefes nefese kalmıştık. Alınlarımız birbirine yaslı bir süre kendimize gelmeyi bekledik. Sıcak nefesleri yüzümü yakıp geçiyordu. Barış'tan emin değildim ancak benim uzun bir süre kendime gelemeyeceğim kesindi ayrıca utanmıştım.
"Sen nasıl bir kadınsın böyle? Başıma gelen en iyi ve en yıkıcı şey sensin güzeller güzelim." utancımdan göğsüne iyiden iyiye sinmiştim. Barış kemiklerimi kırmak istercesine sıkı sarılmış, parmakları saçlarımı okşuyordu. Bu an o kadar huzurluydu ki...
Her şeye ama her şeye değerdi sevdiğim adamın kolları arasında olmak. Barış mümkünmüşcesine beni daha sıkı sarıp sarmaladığında sakatladığım bacağımda ufak bir ağrı hissettim ve dudaklarımdan küçük bir inilti çıktı. Elim ayağıma giderken Barış beni kucağına almış hemen arkamızdaki banka oturtmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTANIM
Teen FictionAh güzel İlkin'im, bir gün söyleyeceğim sana içimden geçen her cümleyi, tam da o güzel kahvelerinin içine bakarak.