Herkese selaaam uzun zaman oldu çok özlemişiiim. Nasılsınız neler yapıyorsunuzzz? Bölüme geçmeden tavsiyem önceki bölüme bir minik göz atmanız uzun zamandır bölüm gelmiyordu malum
İlahi bakış açısı
Öğle sularında Rize'ye gelmişlerdi lakin İlkin uyuduğu için Barış ona kıyamamış sadece boş boş ara sokaklarda bir kaç tur atmıştı. Öyle güzel, öyle tatlı görünüyordu ki sevgilisini uyandıramaya kıyamıyordu.
En sonunda arabayı park ettiğinde kendi kemerini çözdü. Bir elini usulca güzeller güzelinin kahve saçlarına götürdü. Sevdi, öptü, okşadı, kokusunu ciğerlerine hapsetti.
"İlkin'im, canımın içi, güzelim.."
"Barış... Beş dakika daha lütfen." Barış sevgilisinin bu haline kocaman bir kahkaha attı. "Benlik sorun yok kayınvalideciğine aynen böyle söylerim." dedi dalga geçer bir tonda. İlkin olan biteni yeni idrak etmiş şekilde uykusundan uyandı. Hızlıca etrafına bakındı. Barış sevgilisinin bu haline kocaman bir kahkaha atarak arabadan indi. Hızlı adımlarıyla arabanın etrafında dolaşıp centilmenlikle sevgilisinin kapısını açtı.
"Gitmeyelim, geri dönelim, bir bahane bulalım söz ne istiyorsan yaparım." İlkin, heyacandan paniklemiş haldeydi. Barış sevgilisinin bu halinden çok büyük keyif alıyordu. Etrafına bakındı ve biraz eğilerek aralarındaki mesafeyi azalttı. "Eğer şuan başbaşa evimizde olsaydık reddemezdim güzelim. Şimdi ben mi kucağıma alayım sen mi inersin?" dedi.
Aralarındaki yakınlık ve Barış'ın ağzından dökülen sözler İlkin'in kalbine zarar denecek cinstendi.
İlkin hemen en uslu, en hanım hanımcık halini üzerine takındı ve arabadan indi. Barışa dönmeden arabanın camından üstünü kontrol etti. Rize rüzgarıyla ucuşan saçlarını toplamak için her zaman bileğinde olan tokasını alacaktı ki yerinde olmadığını fark etti. Bir eli saçlarında arkasını döndü. Barış yüzünde kocaman bir gülümseme ile onu izliyordu. Tamda İlkin'in tahmin ettiği gibi o uyurken bileğindeki tokasını Barış almış ve kendi bileğine takmıştı.
İlkin saçlarını düzeltmek için tekrar arkasını döndüğünde Barış içinden sabırlar diliyordu. "İlkin'im, güzelim vallahi çok güzelsin. Arabamın camı çatlayacak güzelliğinden hadi gel." diyerek elini uzattı. İlkin hiç düşünmeden Barış'ın elini tuttu.
Dar sokağı el ele yürüdüler kapının önüne gelene kadar. İlkin utangaçlıkla elini geri çekti. Barış tuttu, İlkin geri çekti bu aralarında birkaç kez tekrarlandı. Barış en sonunda sıkıca elini tuttuğunda İlkin elini geri çekemedi ama uyarmayı ihmal etmedi. "Barııış ne kadar ayıp İstanbul'da değiliz. İnsanlar yanlış anlayacaklar." diyerek kendini izah etmeye çalıştı.
"Yanlış anlayacak bir şey mi var yavrum? Müstakbel eşimi ailemle tanıştırmaya gelmişim tabiki elini tutacağım." Barış'ın dudaklarından dökülen sözler kesinlikle İlkin'in sonu olacaktı. Hayatında hiçbir anda bu kadar heyecanlandığını hissetmemişti. Lakin bu sefer altta kalmayacaktı.
İlkin sırtını kapı pervazına yaslamış, elini ise Barış'ın geniş omzuna götürdü. "Öyle miymişim? O konuda bir teklif aldığımı pek hatırlayamıyorum ama niyeyse artık." dedi. Barış ne zamandır tuttuğunu bilmediğini nefesini serbest bıraktı. Kapı zilindeki elini geri çekerek bir kaç adım yakınlaştı. "Hay hay yavrum, tek isteğin evlilik teklifi olsun. Hemen şimdi istersen hemen şimdi yaparım." diyerek çapkınca göz kırpmayı da ihmal etmedi Barış.
Aralarındaki tensel çekim... Onları birbirine sıkıca bağlamıştı. Nerede olduklarını arkalarından gelen sesle idrak edebildiler. Market alışverişinden söylene söylene gelen Yelda yaklaşık bir iki dakikadır ikisini izliyordu. İlkin utançtan kıpkırmızı olan ifadesini saklamak için saçlarını önüne attı ve birkaç adım geriledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTANIM
Teen FictionAh güzel İlkin'im, bir gün söyleyeceğim sana içimden geçen her cümleyi, tam da o güzel kahvelerinin içine bakarak.