Barış'tan
Milli araya girdiğimiz için kısa sürelik bir tatilin ardından antrenmanlara başlamıştık. Kamp son hızıyla devam ediyordu. Bu sene de milli takıma alındığım için kendimle gurur duyuyordum. Ve beni takıma alanları hayal kırıklığına uğratmamak için her seferinde antremana tüm motivasyonumla çıkıyordum. Arada kendimi çok zorladığım için takımın büyük abilerinden azar işittiğim de oluyordu tabii. Şu an da o durumların birinin içindeydik.
"Oğlum, molada bari dinlen biraz. Zaten yeterince çalıştın bugün, biraz abi sözü dinlesene sen ya. Görüyor musun Merih? Bu yeni nesil çok kötü çok." Hakan abi söylenmeye başladığında merih kahkahalarla gülüp kendini geriye bırakmıştı. Sonunda onu dinleyip kendimi yeşil çimlere yığılırcasına bırakmıştım bende.
"Sen yeni nesil değil misin Hakan abi? Altı üstü 30 yaşındasın gelmiş burda nesil ayarı çekiyorsun bize ya." diyip kötü bakışlarına maruz kalsam da ona sataşmadan duramamıştım. Herkes bu kadar yoğun çalışmamı başarıya ulaşma isteğime yormuştu.
Tabi ki bunun da çok büyük bir etkisi vardı ancak bir diğer sebep şüphesiz aklımdan bir saniye bile çıkmayan İlkin'di. Antrenmanlarda aklıma geldiğinde 5 saniyeliğine hayattan soyutlanıyordum resmen.
Bunun en büyük örneği ise az önce onu düşünürken kafama gelen toptu. Kısa çaplı bir beyin sarsıntısından sonra bir şeyim olmadığı için antremana devam edebilmiştim.Bu durumdan şüphesiz en çok eğlenen kişi biricik arkadaşım Kerem'di. Bu durumdan keyif aldığını çok net anlayabiliyordum. Bunun için özel bir çaba bile sarf etmiyordum çünkü kendisi gelip bunu yüzüme vurmaya bayılıyordu. Her dakika yanıma gelip İlkin'in attığı fotoğrafları gösteriyor ve yüzümün aldığı ifadeyi izlemeye bayılıyordu. Daha geçen gece bir anda kaldığımız otel odasının kapısını çalıp ben İlkin'in fotoğrafına hülyalı hülyalı bakarken beni çektiği bir fotoğrafı bana göstermek için gelmişti. Her seferinde ona istediği tepkileri verdiğim içinse bunu yapmaya büyük bir zevkle devam ediyordu.
Tekrar antrenman sahasına dönecek olursak, bugün ekstra yoğun bir antreman yapmamızın sebebi yarın Ermenistan ile oynayacağımız hazırlık maçıydı. Maç Antalya'da oynanacaktı ve biz buraya 1 hafta önceden kamp için gelmiştik. Şimdi ise son antrenmanımızı bitirmiş, otele dağılma kararı vermiştik. Herkesin yarın ki maç için iyi bir uyku çekmesi gerekiyordu.
Otel odama geçtiğimde kendimi hızlıca bir banyoya atıp duş almıştım. Uyumadan önce telefonumu elime alıp Instagram'da dolaşmaya başladım. Bu her gece olan günlük bir rutinimdi. Biraz gezdikten sonra elim her zaman olduğu gibi istemsizce İlkin'in hesabına doğru gitti. Kesinlikle kendime hakim olmam gerekiyordu ama kesinlikle kendime hakim olamıyordum. Şu ana kadar yaşadıklarımız aklıma tek tek dolduğunda her şeyi boş verip elimi takip et butonuna doğru götürmüştüm. Belki de az sonra bunu yaptığıma pişman olacaktım ancak bir kez olsun şansımı denemek istiyordum. Elimi sonunda takip et butonuna bastığımda telefonu elimde bir böcek varmış gibi fırlatmıştım. Hemen sonra telefonumu fırlattığım gibi alırken çoktan olanın olmuş olduğunu düşünerek bir de bugün paylaştığı gönderisini beğenmiştim. Ve kendimi tutamayarak son postunun altına sarı kırmızı kalp koydum. BEN NE YAPTIM! Kendimi resmen aşmıştım. Umarım pişman olmazdım.
***
Sabah kalkıp tüm hazırlıklar yapıldığında sahaya doğru yola çıkmıştık. Maçın yapılacağı stadyuma gelene kadar hava biraz olsun kararmıştı. Dünden beri özenle telefonuma bakmıyordum çünkü bakarsam aklımın orada kalacağını biliyordum. Şu an zihnimi tamamen maça odaklamam gerekiyordu. Stadyumdan içeri girip soyunma odasında üstümüzü değiştirmiştik. tribünlerdeki ses şimdiden tüylerimi diken diken etmeyi başarmıştı. Derin bir nefes alıp ısınmak için sahaya çıktım. Bizi görenler daha fazla tezahürat yaptığında gülümsemiştim.**
Isınmalar bitip herkes hazır olduğunda maçın ilk düdüğü çalmış, aynı anda taraftar da yoğun tezahürata başlamıştı. Ataklar sürerken topu kendi önümde bulmuş hemen rakip kaleye topu sürmeye başlamıştım. İlerdeki Kenan'a topu attığımda o da hemen önünde ki Arda'ya pas vermişti. İçeri doğru sonunda girebildiğimde Arda bana pas atmış ve dokunuşumla golü bulmuştuk. Taraftar sevinçle ayağa kalkıp daha da yoğun tezahürat yapıyordu artık. Bu tezahüratlar boş kalmamış, bu golün üstüne bir tane Kenan bir tane ise Arda gol atmıştı. Böylece ezici bir galibiyet alarak maçı kazanmıştık.**
yorgunlukla otele döndüğümde kısa bir duş alıp kendimi uyumak için yatağa bırakmıştım. Tabi kerem gelmemiş olsaydı şu an uyuyor olabilirdim.
"Sen yine mi geldin?" bana alınmış bir şekilde bakıp kendini yatağıma atmıştı.
"He yine geldim. Arkadaşlık bitmiş ya. Yok böyle bir şey abicim, inanılmaz. Ben sadece İlkin yengemle ne oluyor, neler oluyor sormaya gelmiştim. Kırıldım şu an." dediğinde tam konuşup onu odadan kovacaktım ki aklıma gelen şeyle donup kaldım."Haaassi-" lafımı bitiremeden telefonumu aramaya başladım. Hiç bir yerde bulamadığımda Kerem yattığı yerden oturma pozisyonuna geçmiş bana anlamsız bakışlar atıyordu.
"Tövbe tövbe, lan sen iyi misin? Korkutmaya başladın beni ya. Tamam sormuyorum bir şey yapma şöyle ürktüm resmen." diyerek yerinden kalktığında iki saattir benim telefonuma oturduğu gerçeği yüzüme vurmuştu.Bende onun yüzüne vurmak üzereydim ki İlkin'in daha önemli olduğu aklıma gelmiş fırlayarak telefonu alıp Instagram'a girmiştim. Resmen şok içinde telefona bakmamla Kerem bugün 3.defa benden korktuğunu dile getirince bir anda onun üstüne atlamış ve bağırarak konuşmuştum.
"Oğlum sen bile bozamazsın benim moralimi bugün tamam mı? ALLAH! Geri takip etmiş ulan, son gönderimi bile beğenmiş. Allah'ım sana şükürler olsun." Altımda resmen ezilen ve nefes almak için çırpınan Kerem sanırım mutlu olmuştu, tam duyamıyordum çünkü onu şu an. Sanırım biraz daha böyle kalacaktım.***
İlkin'den
Bugün yoğun antrenmanlardan sonraki off günümüzdü. Tüm gün otel odasında pineklemiş, akşamına ise Eda abla, Elif, Zehra, Saliha, Ebrar ve Vargas'la beraber yemeğe çıkmıştık. Saat iyice geç olduğunda oteke geçme kararı vermiştik. Otele yürürken Elif hala dün antreman'da yaşadığım olay yüzünden benimle dalga geçiyordu. Dün bir anda aklıma barış düşmüş ve antrenmanın ortasında donmuştum. Bu sırada smaç çalışan Ebrar'ın gazabına uğramıştım tabiki. Ufak, minik bir sarsıntıdan sonra ise Elif benim niye donup kaldığımı anladığı için asla susmadan tüm gün dalga geçmişti. Umarım o da böyle bir olay yaşardı da aynısını yapardım.Otele geçtiğimde Elif'de benimle aynı odada kaldığından hemen odaya geçip televizyondan bir film açmıştım. Elif hala imalı imalı baksa bile ona attığım bakışlardan ötürü önüne dönmüştü.
Elifle bir süre daha farklı konular hakkında konuşup zaman geçirdik. Sonunda sevinçle yatağıma geçip kendimi yarın ki yoğun güne hazırlamaya çalışacakken telefonumdan gelen bildirim sesiyle bakıp öyle uyumaya karar verdim. Gördüğüm şeyle ufak bir çığlık attığımda uykusundan uyanan elif yataktan yuvarlanmış yerden bana şok içinde bakıyordu. Sonunda kendime azda olsa geldiğinde bana tehlikeli bir biçimde bakmış ve konuşmuştu."Eğer kayda değer bir şey için çığlık atmadıysan ben sana çığlık attıracak çok güzel yöntemler biliyorum canım arkadaşım. Anladın mı beni?"
"Elif kalk yandım. Barış. Barış beni takip edip son gönderimi beğenmiş. Yetmemiş gibi son gönderime sarı kırmızı kalp koymuş. Ay bayılacağım galiba! Ne yapacağım, ne yapayım? Söylesene ne duruyorsun, hadi hadi." Yerden kalkmaya çalışan Elif'i üst üste soru yağmuruna tuttuğumda durumu anca kavrayabilmişti.
"Tabi ki geri takip et İlkin, salak mısın sen kanka? Allah'ım ne günah işledim de bana böyle bir arkadaş nasip ettin sen?" dediğinde ilk defa onu mantıklı bulmuş geri takip etmiştim. Ve belki de birazcık son gönderisini de beğenmiş olabilirim. Bu kesinlikle kalbimin suçuydu!
Bölüm Sonu
Görüş, düşünce, istek💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTANIM
Teen FictionAh güzel İlkin'im, bir gün söyleyeceğim sana içimden geçen her cümleyi, tam da o güzel kahvelerinin içine bakarak.