7

2.2K 90 31
                                    

Bu bölüm diyorumm olayyy ✨🤌


Üç gün önce İlkin x Kerem Instagram

Kerem: İlkin

Kerem: Kız İlkin

Kerem: bak ne dicem

Kerem: haftaya salı Barış'a süpriz doğum günü şeysi yapıyoruz

Kerem: sende gelmek istersin diye düşündüm

İlkin:Çok isterdim ama Antalyadayım🥲

Kerem: BİZDE

İlkin:Neee

Kerem: bunu geliyorsun diye kabul ediyorum

ilkin'den

Evin içinde attığım kaçıncı tur olduğunu uzun bir süre önce saymayı bırakmıştım. Elimi ağzıma götürüp stresten tırnak etlerimi koparmaya başladığım sırada kapının çalan zili beni kendime getirmiş, koltuğun arkasından zıplayarak kapıyı açmaya koşmuştum. Kapıyı açmaya giderken iki kere düşme tehlikesi atlattıktan sonra kapıyı açıp Elif'i resmen içeri doğru sürükledim. Şaşkın ördek yavrusu gibi ağzını ayırıp bana bakışını umursamadan onu koltuğa itip soluklanmaya başladım.

"Bana, beni sabahın 7'sinde arayıp 'Elif hemen buraya gel, acil' diyerek telefonu suratıma kapatmanı nasıl açıklamayı düşünüyorsun? Hayır çünkü bunu açıklamayacaksan ben başka bir yolla seni konuşturmayı düşünüyorum da." bunu söylerken sonlara doğru attığı korkutucu gülüşün normalde beni korkutması gerekirken, gerginlikten hiç bir şeyi algılayamayışım sonunda Elif'i de ciddiyete sokmuştu.

"Elif, bana kerem yazmıştı 3 gün önce. Barış'ın doğum günü için sürpriz yapacaklarmış. Beni de davet ettiler. Gitmeye o kadar odaklanmışım ki ne bir hediye alabildim ne de ne giyeceğimi seçtim. Stresten bayılmak üzereyim, lütfen hemen bana yardım et." diyip kendimi onun karşısındaki koltuğa yüz üstü bıraktım. Ben kendi kendime söylenmeye devam ederken Elif kalkıp odama gitmiş ve bir süre oradan çıkmamıştı. Sessizlik beni gerdiğinde kalkıp yanına gidecektim ki o odadan çıkmış, yanıma elinde tuttuğu 3 kombinle geri dönmüştü.

**

"Kesinlikle bunu giyiyorsun, itiraz istemiyorum."

Bende şu an üzerimde olan ve dizlerimin biraz üstünde biten siyah elbiseyi sevmiştim. Sırt kısmında dekoltesi olan iddialı fakat aynı zamanda tatlı bir elbiseydi. Elif saç ve makyajı kendisinin yapacağını ve endişe etmememi söylediği için kendimi rahat hissediyordum. Fakat sonra aklıma bir anda gelen şey ile bir anda donup kaldığımda Elif yüzüme korkmuş bir bakış atmış ve ne olduğunu sormaya başlamıştı.

Tek kelime, üç hece ve altı harf. Hediye. Hediyeyi unutmuştum.

Doğum gününe gitmeme 2 saat kalmıştı ve bende bir hediye yoktu. Gözlerimi stresten dolmuş ne yapacağımı düşünüyordum.
"Elif, hediye almadım. Hediye almayı unuttum. O kadar heyecanlanmışım ki hediye almayı unuttum. Allah'ım ne yapacağım şimdi." Hızlı hızlı konuşup yine evin içinde attığım turlara başlarken Elif'in önerisiyle olduğum yerde durmuştum. "Kendinden bir şeyler vermeye ne dersin? Manevi değeri olan hediyelere her zaman değer vermişimdir. Yok mu hiç öyle bir şeyin?" Düşündüm.

Vardı, manevi olarak değerli olan bir şeyim vardı. Hemen yatak odama girip özenle her maçıma götürdüğüm sarı ve kırmızı renkteki iplikleri elime aldım. İstisnasız her maçımda bu iki bilekliği koluma bağlar ve öyle maça çıkardım. Bu bilekliklerden birisinin onda birisinin bende olacak olması midemi bir anda kastığında heyecanla yerimde kıpırdandım. Bu hediyeyi sever miydi acaba? Oldukça basit bir bileklikti. Yeni bile alınmamıştı, sadece sevmesini umuyordum.

KAPTANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin