Bölüm 10

12.3K 841 45
                                    

Albayı tutukladığımız zamandan sonra Barlas'la hiç konuşmamıştık . Barlas demişken aklıma Eslem hanım ve Mustafa beyi bu süreçte hiç aramadım geldi, en son müsait olunca arayacağımı söylemiştim. Eslem hanımı aradıktan sonra yaklaşık 1 saat konuştuk , tabi arada Mustafa beyde konuşmaya dahil olmak istiyordu ama Eslem hanım izin vermiyordu. Aklımın bir köşesine Mustafa beyi özel! olarak aramayı yazdım ve konuşurken hazırladığım kahvaltıyı yaptım.

Albay olayından dolayı adliyeye hiç gidememiştim , Caner arada bir mesaj atıp nasıl olduğumu soruyordu. O yüzden bu bir kaç günü adliyedeki işlerimi halletmeye ayırdım. Karargaha için ise yaklaşık 1 hafta içinde yeni albay atanacağı bilgisi verildi , yeni albay gelene kadar işleri yönetmesi için bir binbaşı göndereceklermiş, ayrıca bu gün hançer timinizde izinleri bitiyormuş ne kadar onlarla tanışmak istesemde beni bekleyen dosyalar adliyedeki masamdan bana göz kırpıyorlardı.

Şık bir takımımı giyip uzun zamandır giymediğim kısa topuklu botlarımı giydim. Başıma ne geleceğini bilmediğimden ,örneğin taksi olayı, genelde spor ayakkabı gibi rahat ve kolay hareket edilebilen ayakkabılar seçerdim. Gece'nin mama kabını kontrol edip arabama bindim. Aklımdaki şarkıyı yani 'yaşlı amca - giderdi hoşuma' şarkısını açıp adliyeye sürdüm.

Odama geçip dosyalar pardon dosya dağını gördüm , o kadar çoklardı ki masamda yer kalmayınca masanın önündeki sehpa ve koltukların üstlerine kadar koymuşlar , çoğu karargahdaki olayla ilgiliydi. Allah ne verdiyse başladım.

Odaya giren Can'la  dikkatim dağıldı , feci halde gözlerim ağrıyordu. Bakılacak çok fazla dosya vardı 'AĞLAMAK İSTİYORUUUUMMMMMM' diye bağırmama az kalmıştı , Can'nın elindeki bilmem kaç yüzüncü kahveyi alıp teşekkür ettim. Can'nın "Savcım mesai bitmek üzere" dediğinde saate bakmaya akıl edebildim , ne büyük başarı ama , 5 dk vardı bitmesine , Can'a "sen çıkabilirsin ben şu dosyayı bitip çıkarım" dediğimde "bence siz bilirsiniz savcım ama bu gün hiç mola vermeden hatta yemek bile yemeden çalıştınız" dedi , açlık hissimi bir süre sonra yitirmiştim , sıkıntıyla oflayıp "nerdeyse 2 haftadır buradaki dosyalarla ilgilenemiyorum, bazı dosyaları acilen teslim etmem gerek" dedim ve ardından "o yüzden sen eve bende şu dosyayı bitirip çıkarım ayrıca evde bir şeyler atıştırırım annecim!" dedim kinayeli bir şekilde.

Can hafifçe gülüp "yarın görüşürüz savcım iyi geceler" dedi ,bende "iyi geceler" dedim varla yok arası çıkan sesimle. Dikkatimi yeniden dosyaya verdim .

Artık okuma yetimimide kaybedip kafamı bilmem kaçıncı son! dosyadan kaldırdım. Saate baktığımda gece saat 2.32'di . Bu saatte bu halde araba kullanmak ne kadar mantıksız olsada kendimce bir sorun olmayacağına karar verip eve geçtim.


4 gün sonra

4 gündür adliyeye gidiyordum ve resmen bitmiştim . Bu süre boyunca ne Eslem hanımla ne de Mustafa beyle görüşmüştüm . Zar zor yataktan kalkıp kısa bir duş aldım. Hazırlanırken Mustafa beyi aradım . "Nasılsınız Mustafa bey" dedim , "iyiyim kızım , sen nasılsın" diye sordu , "idare etmeye çalışıyorum Mustafa bey bu aralar çok yoğundum o yüzden sizi arayamadım en son tam konuşmamıştık" dedim ve güldüm aklıma gelen anlarla , neyden bahsettiğim anlayınca o da güldü . Arkadan Eslem hanım "neye gülüyorsun hayatım" dedi tipik bir Türk annesi gibi , Mustafa bey "kızımızla konuşuyorum hayatım komik bir şey söylemiştide ona gülüyorum" dedi. Hanımcılık kazanacak arkadaş.

Küçük bir arbededen sonra telefondan Eslem hanımın sesi duyuldu "nasılsın kızım" diye sordu . Onunlada kısa bir süre! konuştuktan sonra yaklaşık benim hazırlanıp karargaha gidecek kadar bir süre "iş yerime geldim eslem hanım en kısa sürede görüşmek dileğiyle" dedim ve telefonu kapatıp odama geçtim. 

Burada da klasik dosya işlerine bakmaya başladım. Nereye gidersem gideyim dosyalardan kurtulamıyorum :(  

Kapı çalınca 'gir' komutunu verdim , içeri tanımadığım bir asker girince rütbesinden kısa süreliğine gelen binbaşı olduğunu anladım. "Buyrun binbaşım bir sorun mu var" dediğimde , "yok savcım tanışmaya gelmiştim ayrıca yarın yeni albay gelicek bunun bilgisini vermek istedim" dedi . Kısa bir tanışmadan sonra hâlâ hançer timiylede tanışmadığım için bir eri durdurup hançer timinin yerini sordum , timin dinlenme odasında olduğunu söyleyince bana odaya kadar eşlik etti , teşekkür edip kapıyı çaldım ve içeri girdim.

Karşımdaki adamı görünce kısa süreliğine şok oldum. Şoku atlatıp "Ben Cumhuriyet Savcısı Defne Türkeri" dedim soyadımı bastırarak , hepsi birden ayağa kalktığında "Siz izinliyken buraya atandım , tanışmak şimdiye kısmetmiş" dedim ve  boş bir koltuğa oturdum. "Kıdemli Üst..." tam tekmil vericekken "tekmile gerek yok oturun tanışalım arkadaşlar" dediğimde hepsi birlikte "emredersiniz savcım" dedi ve oturdular. Bıkkınca "görev dışında savcım demenize gerek yok" dedim ve ardından Güney dışında hepsiyle tanıştım , sıra Güney'e gelince bitirmesini bekleyip "üsteğmenim bu gün içinde odama uğrarsanız sevinirim , hepinizle tanıştığıma memnun oldum iyi dinlenmeler ve geçmiş olsun" diyip çıktım odadan.

Odama geçip geri dosyalara döndüm.

Kapı çalınca 'gel' komutunu verdim , içeri Güney girince "otur" dedim. Oturunca konuya bodoslama girip "mesleğimi kimsenin bilmesini istemiyorum" dedim ardından konuşmasına izin vermeden "aynı senin bana mesleğini söylemek istememen gibi" diyerek ekledim, "Neden" diye sorduğunda bende "sen neden bana gerçeği söylemedin" diye sordum hemen bana muhtemelen hiç düşünmeden  "çünkü sana güvenmiyorum" dedi , ne dediğinin farkına varınca ona "bende size güvenmiyorum" dedim. 

Güney "Er ya da geç herkes öğrenecek mesleğini biliyorsun değil mi" dedi "biliyorum ama bu sürenin geç olması için elimden geleni yapacağımı da bilmeni isterim" dedim , bana sorgu dolu bir şekilde bakıp "neden geç olmasını istiyorsun?" diye sordu . "Bak mesleğimi öğrenince bana daha yakın davranacaksınız beni mesleğim yüzünden seviceksiniz, güveneceksiniz,  ben beni mesleğim için değil beni ben olduğum için sevmenizi, kabullenmenizi istiyorum" dedim ve ardından "zaten hepinizin bana karşı yaklaşımı belli" dedim geldiğim günü kastederek , bana hak vermiş olucakki "tamam kimseye bahsetmem ama abilerimin ve kardeşlerimin seni kendiliğinden sevmesi zor olucak bunu bil , bu bir abi tavsiyesi değil yoldan geçen birine bile söyleyebilirim bunu" dedi ardından "kolay gelsin savcım" dedi ve odadan çıktı.


İlahi bakış açısı

Odadan çıkan üsteğmen kadının dediği gibi biraz da olsa ona yumuşamıştı içinden 'demek savcıymış' diye geçirirken yüzündeki aptal gülümsemeyi sildi ve tim dinlenme odasına geçip dönen koyu sohbete katıldı.

Kadın ise fark ettirmesede çok kırılmıştı , içi kan ağlıyordu. Hemen kendine gelip kendisine bir savcı olduğunu hatırlatıp dosyada kaldığı yerden devam etti. Gün sonunda evine geçip sıcak bir duş alıp kendini karanlığa bıraktı...


Pamuk eller yıldıza :)

Umarım bölümü beğenirsiniz :)

İyi kalın hoşçakalın :)

Sayın SavcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin