Bölüm 37

6.9K 475 86
                                    

Üstüme bırakılan ceketle sıçrarken yüzbaşı "pardon" dediğinde "dalmışım" dedim, bana bakıp "neden" diye sorunca tekrar kanım çekilince omuz silktim. Üşümüş olduğumu daha yeni anlarken cekete iyice sarıldım, beni mesteden koku yüzünden mayışmaya başlarken esen sert rüzgarla kendime geldim. Ceketi çıkarıp dalan yüzbaşının omuzlarına bırakınca benim gibi büyük bir tepki vermeyince kaşlarımı çattım.

Yüzbaşı "neden ceketi giymedin" diye sorunca "hava soğuk" dedim, bana "zaten hava soğuk olduğu için ceketi verdim" deyince "hava sadece bana soğuk değil" dedim kaşlarımı daha da çatarak , benim gibi kaşlarını çatarak "üşümüyorum" dediğinde "bende" dedim.

Sabır isteyen bir nefes bırakarak ceketi tekrar omuzlarıma bırakınca ceketi alıp aramıza koydum. Bana "delimisin hava buz gibi , giysene ceketi" diye kızınca, "aaa hani sen üşümüyordun, o zaman nerden biliyorsun havanın buz gibi olduğunu" diyince bana 'gerçekten mi' der gibi bakarak "hadi içeri girelim yoksa deliricem ben" dediğinde son laflarını kendi kendine söylemiş gibiydi.

Usluca emrine uyup ayağa kalkarken kaldığım odaya doğru gitmeye başladık, içeriden telaşlı Güney abimin sesini duyarken koşar adımlarla odaya girdiğimde "neler oluyor burada" diye sordum , arkamda yüzbaşının durduğunu hissederken Güney abim çatık kaşlarla "nerdeydin, sabahtan beri seni aramadığımız yer kalmadı. Tekrardan kaçırıldığını sandık." derken yüzündeki maskeyi çıkarıp üzüntüsünü gösterdi.

Yanına gidip sarılırken "hava almaya çıkmıştım abi" derken , sinirle "burda alsaydın havanı" dediğinde kıkırdayıp ondan ayrıldım. Yüzüme şirin olduğunu düşündüğüm bir gülümseme kondurup "ne zaman dönüceğiz" diye sorarken Barlas "sen yokken doktor geldi taburcu alabilirsin" dediğinde 'anladım' anlamında başımı salladım.

Barlas taburcu işlemlerini yaparken yüzbaşının çağırdığı iki taksiye binip geldiğim jandarma komutanlığına gittik. Helikopter hazırlanana kadar tim, abim ve Barlas yanlarında getirdiklerini varsaydığım görev üniformalarını giyinirken bana verilen çelik yeleği üstüme geçirdim.

İlk giyinip gelen yüzbaşı olmuşken yanıma gelip beni oturduğum banktan kaldırırken kaşlarımı çattım, beni takmadan yeleğin iplerini sıkıp düzeltirken dikkatle onun hareketlerini izliyordum. İşi bitince banka oturup diğerlerini beklemeye başlarken aramızda bir konuşma gerçekleşmemişti.

Kısa sürede herkes gelince helikoptere bindik, ilk ben bindiğim için cam kenarına otururken yanıma yüzbaşı oturmuştu. Karşıma kara otururken parmağındaki alyans çok hoş görünüyordu.  Uzun bir yolculuğa başlarken ortamda koyu bir sohpet başladı, bir süre sonra gelen uykuya daha fazla direnmeyip kafamı arkaya yaslayıp kendimi karanlığa bıraktım. 

İlahi bakış açısı

Yüzbaşı yanındaki kadının uyuduğunu farkedince yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Aniden kadının kafası koluna düşerken daha tepki bile veremeden kadının başı öne düştü. Yüzbaşı refleksle kadının başını tutarken geri omzuna yasladı ve kendi kafasını geriye yaslayarak huzurlu bir uykuya daldı.

Helikopterde olan diğerleri tim üyeleri ve Atay kardeşler sohbete devam ederken kimse yüzbaşı ve kadını farketmemişti. Helikopter tugaya yaklaşırken üsteğmen Kara Özer savcı ve yüzbaşıyı uyandırırken Kara Özer'in yanında oturan Kıdemli Üsteğmen Yiğit Eroğlu'nun dikkati yeni uyanmaya başlayan ikiliye kaydı, yüzünde ufak bir gülümseme belirirken ortamdaki koyu sohpete geri döndü.

Yüzbaşı kadından önce uyanırken kadının uyanmasını beklemeye başladı. Kadın uyanınca birkaç saniye nerde olduğunu anlamaya çalıştıktan sonra kendine gelerek hızla kafasını yüzbaşının kolundan kaldırdı ve şaşkın bir ifadeyle "pardon" derken yüzbaşı kadının bu halini çok tatlı bulmuştu.

Sayın SavcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin