Bölüm 33

5.8K 518 47
                                    

Güney Atay'dan devam

"Abi" diyen Zehra'ya dönüp "sorun yok" diyip yürümeye devam ettim. 2 gün önce acil görev çıkmasıyla dağlara geri dönmüştük şimdi de helikopterin bizi alacağı yere doğru yanımızdaki it ile birlikte yürüyorduk.

Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından helikoptere bindik , sessiz geçen bir yolculuktan sonra tugaya indik bizi karşılayan albaya tekmil verdikten sonra iti görevli askerlere teslim ettik. Bizimkiler nereye yemeğe gideceğimizi konuşurken aniden Alp'in sözünü keserek "bu sefer ben gelmiyorum size iyi eğlenceler" der demez kuzey "abi ama yaa" diye itiraz ederken "durumları biliyorsun kardeşim" dedim ve üstümdeki ekipmanları çıkartmaya başladım.

İşim bitince odamda üstümü değiştirip Defne'nin odasının kapısını çaldım, ses gelmeyince bir iki defa daha çaldım sonuç değişmeyince kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi. Aklıma bimbir türkü senaryo gelmeye başlayınca aklıma aniden adliyede olabileceği gelirken rahatladım, arabama binip adliyeye sürerken bu günü planlamaya başladım.

Nerdeyse koşar adımlarla birlikte odasının olduğu katı sorup çıkarken yüzümde büyük bir gülümseme belirdi , üstünden iki gün geçmiş olmasına rağmen kız kardeşimin bana 'abi' demesini çok özlemişim. 

Önünde durduğum odanın kapısını büyük bir heyecanla çalmaya başladım, ilk bir  iki saniye ses gelmeyince solmaya başlayan tebessümümü düzeltip bir kaç kez daha kapıyı çaldım yine ses gelmeyince hızla kulbu aşağıya indirdim, kapı açılmayınca biraz zorlamayı denedim fakat açılmadı.

Aniden omzuma dokunan eli ters çevirip kapıya yasladığımda nerde olduğumu hatırlayıp "pardon" diye adamı serbest bırakıp iki adım uzaklaştım. Adam "sorun yok askersiniz galiba" diye sorduğunda tişörtümü düzeltip başımı salladım.

Adam bu sefer "ben Caner Gürsoy, Cumhuriyet Savcısı Defne Türkeri'nin kalemiyim" dediğinde hızla  "Defne nerde" diye sordum Caner kaşlarını çatıp "siz kimsiniz" diye sorunca arka cebinden askeri kimliğimi çıkarıp "kıdemli Üsteğmen Güney Atay, abisiyim" dedim ve tekrardan "Defne nerde" diye sordum.

Caner kimliğimi inceledikten sonra tekrardan kaşlarını çatıp "savcım bu gün gelmedi sanırım karargahta" dediğinde ,sinirle "savcının nerde olduğunu bilmiyormusun sen onun kalemi değilmisin" dedim . Caner tam ağzını açıp konuşacakken onu susturup Defne'yi aramaya başladım, telefonunun kapalı olduğunu söyleyen robotik sesle sinirle elimi saçlarıma geçirdim.

Onu orda bırakmayacaktım, ne olursa olsun evine bırakacaktım. Kafamdaki sesleri susturup hızla bir açıklama yapmadan otoparka inmeye başladım, evine sürerken aklımda binbir türlü senaryo geçiyordu.


İlahi bakış açısı

Caner Gürsoy adamın dedikleriyle birlikte karargahı arayıp savcının gün içinde giriş yapıp yapmadığını sorunca olumsuz cevap aldı. Kadının bu gün izinli değildi, kadın eğer karargaha geçecekse mesajla Caner Gürsoy'a haber veriyordu ve bu gün Caner Gürsoy böyle bir mesaj almamıştı. Adam endişelenmeye başlarken bu durumu başsavcıya haber vermeye gitti.

Güney Atay kadının evine gittiğinde kapıyı defalarca kapıyı çaldı, kapıyı açan olmayınca kapıya omuz atmaya başladı. Birkaç defa denedikten sonra kapı açıldı adam ayakkabılarını çıkarmadan direk içeri daldı, bütün odaları kontrol ettikten sonra telaşla telefonuna sarıldı ve Yüzbaşı Öztürk'ü aramaya başladı.

Yüzbaşı telaşlı kıdemli üsteğmenin dediklerini anlamaya çalışıyordu, sakin kalmaya çalışırken üsteğmene ev için polisi çağırmasını söylerken albayı bilgilendirmek için odasına koşar adımlarla gitmeye başladı. 

Sayın SavcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin