Bölüm 10

35 3 4
                                    


BÖLÜM 10

SON PİŞMANLIK NEYE YARAR?

Verdiğim her karar, yakınma ve mucize arasında yaptığım bir seçimdir. Yakınmaları bırakıp mucizeleri seçmem gerekiyordu.

Mucize olacak olan, neydi?

Bir yanda kardeşim yerine koyduğum Ahsen, diğer yanda da ona karşı ne hissettiğimi tam olarak bilemediğim Uraz.

İnsan bazen tercihler arasında bırakılırdı. Ne diyeceğini bilemezdi. Nefes almayı dahi unuturdu. Semra'nın beni arasında bıraktığı tercih...

İkisini de tercih edemezdim. İhanet edemezdim. İkisinden birisinin gözlerim önünde ölmesine göz yumamazdım. Hele ki buna ben sebep oluyorsam...

Bu tercih bana birkaç hafta önce sunulsaydı, hiç düşünmeden Ahsen'in yaşamasını isterdim. Ancak şimdi, buna hiçbir yanıt veremem.

Onların ikisinin de en ufak suçları dahi yoktu. Her şeyin sorumlusu bendim. Buraya gelmeseydim, bu tercihi yapmaya zorlanmayacaktım. Ölmesi gereken bendim. Onlardan birisi değil...

"Cevap versene!" diye bağırdı Semra beni omuzlarımdan iterken. Ne diyecektim? Ne yapacaktım? Ahsen'e asla böyle bir şey yapamazdım. Uraz'a... Bilmiyorum.

"Bana biraz süre ver. Buna hakkım var." Dediğimde elindeki el fenerinin ışığını arttırdı.

"Yarın akşam saat 00.00'a kadar süren var. Cevap vermezsen hem sen ölürsün hem de annen kansızlıktan ölür. Ya annenin yaşaması için tercihini söyleyeceksin, ya da tercih yapamayacaksın ve hem sen hem annen hem de baban; birlikte öleceksiniz." Dedikten sonra bana bir adım daha yaklaştı. "Ailen ve arkadaşların arasında tercihini yap İnci." Sözlerini bitirdikten sonra el fenerinin ışığını kapattı ve yere atıp arkasını dönüp gitti.

Çok zordu. Gerçekten çok zordu. Beni bu durumun içerisinden çıkarabilecek kimsem yoktu. Seçim yapmaya mahkûm kalmıştım. Dizlerimin üzerine çöktüm ve gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Bir yanda annem ve çok sevmesem de babam. Diğer yanda da kardeşim yerine koyduğum Ahsen ve ne hissettiğimi bilemediğim Uraz...

Aklımdan geçen tek düşünce, onlar ölmemesi gerektiği, onların yerine benim ölmem gerektiğiydi.

Uraz'ı pek tanımıyordum. Hatta hiç tanımıyordum. Sadece birlikte bir cinayete tanık olmuştuk -Ki bu çok da normal bir şey değil- ve sürekli atışıp duruyorduk. Ahsen ise... bilmiyorum, Ahsen benim bu dünyada kendime en yakın hissettiğim kişiydi. Beni bir tek o anlıyordu. Konuşamamasına rağmen benimle en çok o konuşuyordu. Ona asla böyle bir şeyi yapamazdım. Böyle bir ihanet edemezdim. Annem için bile olsa...

"İnci!" arkamdan gelen sesi işittim. Hızla gözümdeki yaşları silip ayağa kalktım ve arkamı döndüm. Gelen kişi başımın dönmesine neden oldu.

"Uraz." Dedim sessizce. Evet, gelen Uraz'dı. Beni nasıl bulmuştu? "Sen beni..." dedim ve nefes verdim. "Nasıl buldun?"

"Seni nasıl mı buldum?" biraz durdu. "Çok güzel buldum." Dedi ve gözleri hızlıca açıldı. "Yani öyle değil! Hastaneden çıktığını gördüm ve merak edip takip ettim. Ormanın içinde yarım saat uğraşmış da olsam sonunda seni buldum." Tek nefeste söylediği cümleden sonra, gülmemek için kendimi zor tutarken hafifçe kıkırdadım. Şaşkın halleri çok tatlıydı.

"Sen? İyi misin Uraz?" dedim gülmeye devam ederken.

Uraz'dan da vazgeçemezdim. O bana en kötü zamanlarımda motivasyon kaynağı oluyordu. Ne kadar kavga edersek edelim gerçek buydu.

ÇARDAKTAKİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin