BÖLÜM 14
Korku cezadan daha berbattır çünkü ceza bellidir. Ağır ya da hafif.
Çoğu zaman insan kendi için korkar. Ölmekten, zarar görmekten, yaralanmaktan korkar. Kendisine ne olacağını bilemediği için endişelenir. Ama ben şu anda kendim için korkmuyorum. Sevdiklerim için korkuyorum. Ya onlara bir şey olduysa? Ya olacaksa? Onların zarar görmelerinden korkarım.
Beni bayıltmışlardı. Ne yapacaklardı bilmiyordum. Bayılırken aklımdan geçen tek şey sevdiklerimin zarar görüp görmeyeceğiydi.
Ben ne zaman hikâyenin burasına kadar gelmiştim?
Gözlerim duyduğum kan kokusuyla aralandığında ağrıyan başımı umursamadan hafifçe doğruldum. Kapkaranlık bir sokak arasına fırlatılmıştım. Bir tane bile sokak lambası yoktu. Tek aydınlanma kaynağım dolunaydan vuran ışıktı. Gri eşofmanımın sağ dizi biraz yırtılmıştı. Sarı saçlarım tamamen dağınık ve karışıktı. Ayakkabılarım çamur olmuştu. Bana ne yapmışlardı? Korkudan titriyordum. Bana ne yapmışlardı? Çıldırmak üzereydim. Hemen ayağa kalktım ve karanlık sokakta etrafıma bakındım. Kalbim göğüs kafesimden çıkmak üzereyken sokağın başına doğru koşmaya başladım ancak birkaç adım attıktan sonra bacağıma giren acıyla yere yığıldım.
"İmdat!" diye bağırdım gözyaşları içinde. Nefes nefese kalmıştım. Bacağımı umursamadan ayağa kalkmaya çalıştım ve çok zor da olsa ayaklanabilmiştim. Tekrar koşmaya çalıştım. Biraz yol gidebilmiştim ancak hem bacaklarımın titremesinden dolayı hem de bacağımdaki çekilmez acıdan dolayı tekrar yere yığıldım. Şimdi sadece bacağım acımıyordu. Kalbim de acıyordu. Ter içinde kalmıştım. Terlemiş yüzüme gözyaşlarım da düşerken bu sefer sürünmeye çalıştım.
"İmdat, yardım edin!" dedim nefes nefese. Daha sonra güçlükle yutkundum ve kurumuş boğazımın verdiği hisle bir anda nefes alamadım. "Kimse yok mu? Ne olur yardım edin!" ne kadar bağırabilirsem o kadar bağırdım. Kimse gelmedi. Kimse beni duymadı. On beşli yaşlarımda babam da beni dövdüğünde sesimi kimse duymamıştı...
Bulunduğum yerde yüzümü yere yerleştirdim. Kollarım çizikti. Çizmişlerdi. Beni kaçıran o adamlar yapmıştı bunu.
Sadece anneme gül almak istemiştim...
Tek suçum iyi biri olmaktı...
Bana neler yapmışlardı? Tamamen çaresizdim. Baygındım. Bir anda omuzlarımda hissettiğim saç hissiyle titrerken hafifçe doğruldum. Ellerim titremekten artık olduğu yerde duramıyordu. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Ellerimi belime kadar olan saçlarıma götürdüm. Elimle saçlarıma dokunamadım. Elimi daha yukarı sürükledim. Saçlarım orada da yoklardı. Elim omuz hizasına geldiğinde saçlarımın ucunu hissettim.
Öyle bir çığlık patlattım ki, tüm dünya, tüm evren duysun istedim.
Saçlarım...
Saçlarımı kesmişlerdi.
Bağırdım, çığlıklar attım. Sokağın ortasında haykırdım. Sesimi duyan kimse olmadı. Kimse gelmedi.
Saçlar anıları saklardı. Anılarımı kesip atmışlardı. Kendimi öyle eksik hissetmiştim ki...
Benden anılarımı, geçmişimi ve her şeyimi almışlardı. Kim yapmıştı? Neden yapmıştı? Nasıl yapmıştı?
Şu an tek istediğim kişi oyun arkadaşım olan Uraz'dı. Gitmek istemişti küçükken. Beni istememişti. Belki de istemişti. Ama gitmişti. Annesine bir gün "Gidelim mi anne?" demişti. Tam karşımda dururken demişti bunu. Ama ben o an bile onun bir sebebi olduğunu düşünmüştüm. O yapmazdı ki. Beni bırakmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇARDAKTAKİ KIZ
Teen Fictionİnci'nin en büyük hayali, üniversiteden mezun olup işinde iyi olan bir paramedik olmak. İnci'nin babası Murat, yakın bir arkadaşının ölümü sonucunda çok değişmiştir ve kimseye tahammülü kalmamıştır. ölen arkadaşı Kadir ve ailesi, Murat ve ailesiyle...