Bölüm 22

21 2 12
                                    


BÖLÜM 22

ÖZGÜRLÜK

Ne yaparsak yapalım. Ne yaşarsak yaşayalım birbirimizden vazgeçemiyorduk. Öyle ani olmuştu ki her şey, düşünmeye bile fırsatım olmamıştı. Evlenmek doğru bir karar mıydı? Evet biz gerçekten birbirimiz için yaratılmıştık ancak çok hızlı gelişmişti her şey. Belki de doğru olanı yapmıştık. Çünkü biz birbirimizi seviyorduk. Uraz her şeye çok daha hızlı adapte olabiliyordu. Ben ise yavaş yavaş alışıyordum. Bu karmaşanın içinde evlenmek de bambaşka bir olaydı. Bir de annemler düğün istiyorlardı. Kafa karışıklığı içindeydim. Ama biliyordum. Bir gün her şey bitecekti. İyi de olsa kötü de olsa bir şekilde bitecekti. Babam polislerin elindeydi ve yarın mahkemesi vardı. Biz de girecektik. Kadir amcanın avukatı da olacaktı. Beliz kleptomani hastasıydı ve benim anladığımı sezmişti. Ahsen işi sona ermişti. Sona ermesi gereken diğer konular da bunlardı. Babama neler olacağı ve Beliz'in hastalığı. Bugün nöbetim vardı. Yarın ise mahkemeye gidecektik.

Uyandığımda Uraz yanımda değildi. Uyanmıştı. Yataktan kalktım ve mutfağa gittim. Uraz buradaydı ve tavada omlet yapıyordu.

Günaydın." dedim ona doğru gülümseyerek. Uraz bir anlığına bana döndü.

"Günaydın! İnci baksana ne yapıyorum." Dedi tavadaki omleti yukarı fırlatıp geri tavaya düşürürken.

"Vay, ne marifetlerin varmış Uraz Bey! Bu da insanlık namına mı?" dedim alayla göz kırparak. Uraz elindeki tavayı ocağa yerleştirdikten sonra bana dönüp kollarını önünde birleştirdi.

"Yok değil. Bu sefer aşk namına." Dedi gülümserken. Gözlerimi devirip kıkırdadım.

"Öyle olsun bakalım." Dedim buzdolabından kahvaltılıkları çıkarırken. Mutfak masasına kahvaltılıkları dizdim ve ikimize de birer tabak ve çatal koydum. Uraz da tavadaki omleti masaya koydu ve sofraya oturduk.

"Yarın babamın mahkemesi var." Dedim Uraz'ın yaptığı omletten bir parça yerken.

"Evet, merak etme gereken yapılır. Adalet yerini bulacaktır." Dediğinde kafamı salladım. Daha sonra kahvaltımızı ettik ve mutfağı el birliğiyle topladık. Nöbete gitmek için formalarımızı giydikten sonra evden çıktık. Uraz, Beliz'in kleptomani hastası olduğunu bilmiyordu. Ona söylemeliydim. Bilmesi lazımdı çünkü artık ondan bir şey saklamayacaktım. Onun arabasıyla gidecektik. Arabaya bindikten sonra Uraz'a baktım.

"Uraz, ben sana söyleyemedim. Vakit olmamıştı. Ama söylemem gerekiyor." Dediğimde kafasını merakla bana doğru çevirdi.

"Ne oldu?" dedi.

"Beliz," diyerek başladım söze. "Beliz hasta Uraz. Kleptomani hastası." Dediğimde Uraz kaşlarını çattı.

"Kleptomani hastası mı?"

"Evet. Yani ihtiyacı olmasa bile, kendi iradesi dışında, bir şeyleri çalma dürtüsü deniyor bu rahatsızlığa. Kendi de bunu biliyor ama inanmak istemediği için psikolojik yardım da almak istemiyor. Benim evimden altınlarımı almıştı. Ertesi gün araba almaya gidecektim ama o yüzden gidemedim. Bunu Beliz'in yaptığını çok sonra fark ettim. Ona mesaj yazdım. Ama tabii onu suçlarcasına değildi yazdıklarım. Sadece altınları görüp görmediğini sordum. O da telaş yaptı ve panikledi. Yakın zamanda buluşalım demiştim ama ben yurt dışında olduğum için hiç konuşamamıştık." Diye bitirdim sözlerimi. Uraz şok olmuş şekilde bana bakıyordu.

"Güzelim, yani böyle olmaz ki. Psikolojik destek alması gerekiyor. Bence sen babanın mahkemesinden sonra git sakince onunla konuş. Düğün zaten haftaya olacak." Dedi. Bu fikri mantıklı gelmişti. Uraz arabayı çalıştırırken kafamı salladım.

ÇARDAKTAKİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin