Bölüm 20

32 2 30
                                    


BÖLÜM 20

Kafasına silah tutan bir kız.

Karşımda gördüğüm şey buydu. Ahsen kafasına silah tutar bir biçimde bana bakıyordu. Artık sıkıntılar yetmez miydi? Vur kendini. Vur öldür. Hem bizi hem kendini kurtar.

Ahsen'in yanına doğru bir adım yaklaşmaya kalktığımda:

"Yaklaşma vururum kendimi!" dedi. Boş gözlerle ona baktım.

"E vur o zaman Ahsen?" dedim soru sorar gibi. Ahsen tedirginlikle bana baktı.

"Birini öldürecek kadar mı acımasız oldun İnci Soykan?" dedi başından silahı indirirken. Kafamı yana yatırdım.

"Bana bunu diyen sen misin?" dedim kahkahalarımın arasından. İçeriden Aren'in bağırma sesleri geliyordu. Daha sonra aniden odanın kapısı açıldı. Aren'in gözleri kocaman olduğunda hemen beni geri çekti.

"İnci çık dışarı!" dedi. Daha sonra kapıyı yüzüme kapattı ve kilitledi.

"Aren! Aç kapıyı!" dedim ama beni dinlemedi. Uraz sesleri duyup geldiğinde:

"Ne oluyor? Ahsen odada değil!" dedi. Bu sırada içeriden bir silah sesi geldi. Yeri göğü inleten bir silah sesi. Ben telaşla kapıyı açmaya çalışırken Uraz beni omzumdan hafifçe arkaya çekerek kapıya sert bir tekme attı. İçeri daldığımızda karşılaştığımız manzara, Ahsen'in kanlar içinde yere yığılışıydı.

Aren titriyordu. Birden yandaki koltuğa düştü.

"B-ben..." diyebildi sadece. "Ben yapmadım!" diye bağırdı. "O... o vurdu kendini." Dediğinde elinde silahla yatağa düşmüş olan Ahsen'i gördüm. Kan kokusu odayı sarmıştı. Uraz hızla harekete geçip Ahsen'in üstünü yataktaki yorganla örttü. O sırada bende ağlamaya başlamıştım. Her şeyim sandığım o kız şimdi ihanetini edip ölmüştü.

Ardından odaya Semra girdi.

"ABLA!" diye bir çığlık attı. O sırada Uraz, Ahsen'in üstünü tamamen örtmüştü. Semra Ahsen'in yanına koştuğunda Uraz onu durdurdu.

"Ölmesi gerekiyordu ve öldü. Sende bunu istememiş miydin?" dedi Semra'ya. Semra korkulu gözlerle bir üstü örtük olan Ahsen'e, bir de Uraz'a bakıyordu. Yavaşça geri çekildi.

"Şimdi ne yapacağız? Ne olacak onu burada mı bırakacağız?" dedi telaşla. Aren oturduğu koltuktan kalktı ve bana doğru yürüdü. Tam yanımda durdu ve o soğukkanlılığından eser kalmamıştı.

"Biz? Ne yaptık? Şu anda bizim yüzümüzden öldü o! Hepimiz yüzünden." Dedi aklını kaybetmiş şekilde. Uraz hızlıca kafasını iki yana salladı.

"Bizim yüzümüzden ölmedi. Gerçekler öldürdü onu. Bizim gerçekleri bilmemiz korkuttu onu." Dedi ve üstü örtük olan kızın üstünü açıp kucağına aldı. "İnci sen burada kal. Semra sen benimle gel. Ablanı sen göm toprağa. Hayatını mahveden kişiyi. Aren sende İnci'yle kal." Dediğinde hemen karşı çıktım.

"Hayır, bende geleceğim!" Aren elini omzuma koydu. İnci iyi değilsin. Bende değilim. Gitmememiz daha doğru olacaktır." Bunu Uraz onayladı. Daha fazla diretmedim çünkü benim de biraz sakin kalmam gerekiyordu.

"Tamam. Peki Semra? Sen, bunu nasıl kaldıracaksın? Sonuçta ne olursa olsun o senin ablan. Hiç mi üzülmeyeceksin?" dediğimde Semra, Uraz'ın kollarındaki Ahsen'e baktı.

"O bana hiçbir zaman ablalık yapmadı ki onu ablam olarak göreyim. O benim sadece düşmanımdı. Hayatımın yıllarını çalan yakın bir düşman. Üzülmeyeceğim." Dedi odadan çıkarken. Uraz da onun arkasından giderken gözleri benim gözlerimle buluştu. "Korkma" diyordu sanki gözleri. İkisi de gittiler ve evde Aren'le ikimiz kaldık.

ÇARDAKTAKİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin