Yarın eğitimimin ilk günü. Bugün bir işim yok. Bu yüzden sitenin bahçesine gidip oturacağım. Babamların kitaplığından rastgele bir kitap seçtim ve elime alıp sitenin bahçesine çıktım. Ah şu havuz! Artık bu havuzun en büyük düşmanıyım. Bahçede üç tane çardak vardı. Birine gidip oturdum. Bir süre kitabımı okudum. Daha sonra karşıdan gelen iki kız gördüm. Birisi çok tatlıydı. Diğerine pek tatlı diyemem ama iyidir herhalde. Çardağa gelip oturdular. Tatlı olan kız konuştu.
"Selam, yeni taşınmışsın. Ben Mercan, sende İnci değil mi?" dedi elini uzatırken. Gülümseyerek kafamı salladım.
"Evet, İnci bende. Memnun oldum." Dedim. Yanındaki kız konuştu.
"Semra bende." Dedi sadece. Sahte gülümsememi belli etmemeye çalıştım.
"Memnun oldum Semra." Mercan ve Semra yanıma oturdu. Mercan bana döndü.
"Ne iş yapıyorsun?" diye sordu.
"Ben paramediğim. Yani yarın eğitimimin ilk günü. Sonra da ilk nöbetime gideceğim." Diyerek açıkladım.
"Bende veterinerim." Dedi. Sonra yanındaki Semra'ya bakıp kaş göz yaptı. Semra sıkıntıyla nefes verdi.
"Bende eczacıyım." Dedi zoraki şekilde. Bende yalandan gülümsedim. Bir süre havdan sudan konuştuk. Daha sonra karşıdan gelen bir kız daha gördüm. Dünyanın en güzel ve masum insanı olabilirdi. Mercan heyecanla ayağa kalktı.
"Ahsen! Hoş geldin. Gel otur." Dedi. Ahsen çardakta tam karşıma oturdu ve el salladı.
"Merhaba, ben bu siteye yeni taşındım. Daha iki gün oldu. Sende burada mı yaşıyorsun?" dedim. Ahsen sevinçle gözlerini açtı ve ellerini çırptı. Ne kadar garip birisi. Neden konuşmuyor? Ellerini "Çok güzel" anlamında işaret yaptı.
"Neden konuşmuyorsun?" dedim tereddütle. Birden Ahsen'in yüzündeki heyecanlı gülümseme silindi. Semra sinir ve nefretle bana baktı.
"Herkes konuşabilmek zorunda mı?" dedi sinirle. Demek istediğini sanırım anlamıştım. Ahsen konuşamıyordu.
"Şey, ben... Üzgünüm." Dedim. Ahsen gülümsedi ve ellerini "Sorun yok" der gibi salladı. Telefonunu çıkardı ve bir şeyler yazıp bana uzattı. Telefonu alıp yazdıklarını okudum.
"Ben bu sitede yaşamıyorum. Ama tüm arkadaşlarım burada olduğu için hep gelirim." Yazmıştı.
"Anladım. Umarım hep görüşürüz." Dedim içten bir gülümsemeyle. Kafasını aşağı yukarı salladı. Dört kişi çardakta bir süre oturduk. En son saate baktığımda saat 15.23'dü. Markete gidip bir şeyler de almam lazım. En iyisi kalkayım.
"Kızlar, muhabbetiniz çok güzel sabaha kadar burada oturup sizinle konuşabilirim. Ancak bir markete uğramam lazım. Bu yüzden ben kalkayım." Dedim. Semra dışında diğerleri kafasını salladı.
"Tamam canım. Sonra tekrar görüşürüz." Dedi Mercan. "Bu arada bizim sitenin önündeki alışveriş merkezinin içinde market var. İstersen oraya gidebilirsin." Diye ekledi.
"Teşekkür ederim. Bende yakın bir market arıyordum." Dedim. Semra gözlerini devirdi ve kimsenin duyamayacağı bir sesle,
"Yalaka." Dedi. Ancak ben ağzını okuyup anlayabilmiştim. Bir an yüzüm düştü. Benimle ne derdi vardı ki? Ahsen ayağa kalkıp bana sarıldı. Yüzümdeki gülümseme geri geldi. Ahsen el salladı.
"Görüşürüz!" dedim ve kıkırdayarak oradan ayrıldım. Yaşam sitesi gerçekten beni yaşatacak gibiydi.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇARDAKTAKİ KIZ
Dla nastolatkówİnci'nin en büyük hayali, üniversiteden mezun olup işinde iyi olan bir paramedik olmak. İnci'nin babası Murat, yakın bir arkadaşının ölümü sonucunda çok değişmiştir ve kimseye tahammülü kalmamıştır. ölen arkadaşı Kadir ve ailesi, Murat ve ailesiyle...