BÖLÜM 11
(Uraz'ın Anlatımıyla)
Ormandan bir şekilde çıkmıştım.
Gerçek ne kadar acı olursa olsun, hiçbir şey insanı yalan kadar yaralayamaz. Ben hepinizin tanıdığı Uraz Aksan. Ormanda Semra'nın dediklerini net bir şekilde duymuştum.
Peki beni gerçekten tanıyor musunuz?
Kim olduğumu? Geçmişimi? Yaşadıklarımı? Özel hayatımı...
Bunları biliyor musunuz? Tabii ki bilmiyorsunuz çünkü gerçek anlamda beni kimse tanımaz. Kaderimi yazandan başka...
Geçmişte babamı trafik kazasında kaybettim. Annemle birlikte oralardan uzaklaştık ve memleketimiz olan Afyon'a döndük. İncinin, annesi Zeynep teyzenin ve babası Murat amcanın gideceğimizden haberi yoktu. Bizi çok aradılar. İnci ve ben küçük olduğumuz için telefonlarımız yoktu, ama bir keresinde annelerimizin telefonundan gizlice konuşmuştuk. O günü adım gibi hatırlıyorum. Şöyle olmuştu:
İlkokul ikinci sınıftım. Çocuk aklımla annemin telefonunu karıştırıyor, oyunlar oynuyordum. Annemin telefon rehberine girmiştim ve orada "Sunay arkadaşım" adlı birisini görmüştüm. Sunay İnci'nin annesiydi. Heyecanla gözlerim açıldı. Belki İnci'ye ulaşabilirim diye düşündüm. Aradım numarayı. Saniyeler sonra telefon açıldı.
"Alo." Dedi ince bir kız sesi. Heyecanlandım. Bu İnci'nin sesiydi. İnci benim hem oyun arkadaşım hem de, çocukluk aşkımdı. Onsuz bir gün dahi geçiremiyordum ta ki memlekete dönene kadar.
"İnci. Benim ben, Uraz. Seni çok özledim İnci." Dedim gözümden yaşlar akmaya başlarken.
"Bende seni çok özledim Uraz. Neden gittiniz. Beni bıraktın mı?" dedi titreyen sesiyle.
"Ben gitmek istemedim ki. Annem getirdi beni. Teyzemi özlemiş öyle diyor. Ondan gelmişiz. Ama ben inanmadım. Annem çok üzgün görünüyor İnci. Babam İtalya'da ya, ondan üzülüyordur belki. Ama babam gelecek değil mi İnci? Çok uzun kalmaz orada değil mi? Ben onu çok özledim." İnci telefonda bir süre sessiz kaldı çünkü babamın öldüğünü biliyordu ve bana söylemek istemiyordu.
"Gelir tabii. Uzun sürer belki işi ama gelir."
"Sen öyle dersen inanırım sana." Dediğimde İnci tekrar sessiz kalmıştı.
"Uraz. Şimdi eline en sevdiğin oyuncağını alsana." Dedi İnci. Onu dinledim ve hemen oyuncak kutumun başına gidip en sevdiğim oyuncağımı aldım. İnci'nin bana doğum günümde hediye ettiği küçük bir araba.
"Aldım." Dedim oyuncağa bakarak.
"Şimdi sizin orada bahçeniz varsa gömsene onu bir ağacın dibine. Ben de gömeceğim. Eğer büyürsek ve birlikte olmayı başarırsak bu oyuncakları ağaçların dibinden çıkaralım, sonra da birlikte anne ve babalarımız gibi evlenirsek evimizin en baş köşesine koyarız bu oyuncakları. Olur mu?" dedi sevecen ve mutlu sesiyle. Gözlerim sevinçle açıldı.
"Olur! Ben gömmeye gidiyorum." Dediğimde bulunduğum odanı kapısı açılmaya zorlandı. Ancak kapıyı kilitlemiştim bu yüzden açılmıyordu.
"Uraz! Aç kapıyı oğlum." Demişti annem İnci'yle konuştuğumu bilmeden.
"İnci bir daha konuşamazsak seni ne olursa olsun bulacağımı bil tamam mı? Görüşürüz İnci." Dedim ve onun cevap vermesini bile beklemeden telefonu kapattım ve numarayı sildim. Annemin telefonunu yatağa bıraktım ve kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇARDAKTAKİ KIZ
Teen Fictionİnci'nin en büyük hayali, üniversiteden mezun olup işinde iyi olan bir paramedik olmak. İnci'nin babası Murat, yakın bir arkadaşının ölümü sonucunda çok değişmiştir ve kimseye tahammülü kalmamıştır. ölen arkadaşı Kadir ve ailesi, Murat ve ailesiyle...