Bölüm 8

42 5 1
                                    


BÖLÜM 8

Hayat, yaşam...

Dünyaya geldiğimiz günden bugüne kadar, birçok zorlukla karşılaştın. Sen de, ben de. Herkes illaki karşılaşmıştır. Ancak söylesene o yaşadığın, çok üzüldüğün, belki de günlerce ağladığın zorlukların kaç tanesi hala aklında? Kaç tanesiyle hala uğraşıyorsun? Ben senin yerine de cevap vereyim. "Hiçbiriyle" tabii aralarında gerçekten aşılamayacak gibi olanlar vardır. Ama "Aşılamayacak gibi" diyorum. "Aşılamayacak" demiyorum.

Mesela "UNO" oyununu bilir misiniz? Şöyle anlatayım. Elinizde kartlar oluyor ve oyunun kurallarına göre bu kartlarla oyunu oynuyorsunuz. Oyunda İstediğiniz bir oyuncunun elindekilerle kendi elinizdekileri değiştirme kartı vardır. Bu kart eline gelen oyuncu istediği bir oyuncuyla kartlarını değiştir.

Diyelim ki sizin elinizdeki kartlar çok iyi ve oyunu kazanmak üzeresiniz. Ancak bir oyuncu sizinle kartlarını değiştirdi. Mecburen elinizdekilerini ona verdiniz ve onunkini de siz aldınız. Bir baktınız ki elinize gelen kartlar çok kötü! Ne düşünürdünüz? çoğu kişi,

 "Tüm şansımı kaybettim! Kazanamayacağım artık." Der, değil mi? Peki ya, "Sorun değil. Ben bunlarla da oynayabilirim." Deseniz? O zaman kazanma şansınız gerçekten daha yüksek olur çünkü kendinizi buna hazırlamış, inandırmış olursunuz. Aslında bu anlattıklarımın, UNO'yla hiçbir alakası yoktu. Bilmem anlatabildim mi?

Pozitif düşünüp, pozitif hareket etmeli ve ayrıca elimizde olanların kıymetini bilmeliyiz.

Elinizde olanlar alınmışsa, hayatı yaşamaya değer bulmayacak hale geldiyseniz, sizin elinizden o her şeyinizi alan, almaya çalışan kişiye bakın. Sonra da tekrar kendinize dönün. Elinizde kalanlara iyi bakın ve onları birleştirip, kullanmasını iyi bilin. Daha sonra göreceksiniz ki, sizden her şeyinizi alan kişiden, çok daha üstün ve kazanmış olacaksınız.

Demem o ki, ne olursa olsun, ister işinizde batmış olun, ister sorunlu ve manyak sevgilinizden ayrılmış olun yada okulda, arkadaşlarınız arasında bir şeyler olmuş olsun. "Ne yapacağım?" diye kara kara düşünmeye başlamayın. Yavaş yavaş elinizde olanları arttırın ve negatif düşüncelerden uzaklaşın. Böyle yaptığınızda, her zaman kazanacaksınız...

Güneş yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı. Biraz turunculaşmış olan hava, durgun görünüyordu. Polis karakolunun önündeki zeytin ağacının yaprakları, rüzgârın hafif esintisiyle sallanıyordu.

"Ne zaman çıkacak?" dedim Mete'ye bakarak.

"Bilmiyorum beklemekten başka çaremiz yok." Diye cevap verdi Mete.

Uraz'ın ifadesini almak için bir odaya sokmuşlardı ve dakikalardır çıkmasını bekliyorduk. Bartu ise bir koltuğa oturmuş olayın şokunu atlatmaya çalışıyordu. Bense hala neler olduğunu idrak edememiştim. Mina'yı kim öldürmüştü. Kimdi bu psikopat? Hayır, Uraz asla değildi. Bazen insan insanı, bakışlardan anlardı. Ben anlamıştım.

Mete ve Bartu bana neler olduğunu anlatmıştı. Uraz'ın evine oyun oynamak için gitmişler ve oyundan sonra film izlerken dışarıdan sesler gelmeye başlamış. Silah sesleri. Uraz hemen dışarı fırlamış. Bartu ve Mete de çıkmışlar ancak, Uraz'a yetişememişler ve uzun bir süre onu aramışlar. Bu sırada polisler gelmiş. Mina'nın başında olan Uraz'ı da görünce, haklı olarak o öldürdü sanmışlar.

Bir adam Uraz ve komiserin olduğu odanın kapısını çalıp girdi. Bir şeyler söyledi ancak duyamadık. Adam geri birkaç adım attığında Uraz ve komiser de dışarı çıktı. Polisler Uraz'la bir şeyler konuştular ve daha sonra Uraz buraya doğru gelmeye başladı.

ÇARDAKTAKİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin