Bölüm 18

39 1 31
                                    


BÖLÜM 18

YÜZLEŞME

Artık ne diyeceğimi bilemez haldeydim. Her şeyden kurtulmuş ve arınmış hissederken birden tekrar geriye dönmüştüm.

Hani bir yere bir şey dökülür de onu temizlemek istersin ya. Alırsın deterjan dökersin silersin. Sonra deterjan kokusundan rahatsız olursun temiz bezle silersin, kurularsın. Tam tertemiz olmuşken yaramaz bir misafir çocuğu gelip oraya meyve suyunu döker ya. Aynen öyle hissediyordum. Boşuna çabalamış gibi.

Semra beni bulmuştu. Plan yapmıştı ve yine bayıltmıştı. Artık çaba göstermiyordum çünkü çaba gösterdiğim her seferinde, yine batıyordu.

Sadece kırılıyordum. Hiçbir suçum yokken bunları yaşadığım için hayata kırılıyordum...

Ben çardağımda oturan sakin bir kızdım. Hiçbir şeye bulaşmamıştım. Hep zorluklar beni bulup bulaşmıştı. Yüzleşme zamanı gelmiş, hatta geçiyordu. Belki çoktan geçmişti.

Gözlerimi açtığımda ortalama bir salon büyüklüğündeki bir odadaydım. Duvarlar beyazdı ama biraz kirlenmişti. Odada hiçbir cisim yoktu. Odanın içinde bulunan tek şey duvarda duran, üzerinde "Çocukluğumu çaldınız" yazan tabloydu. Kendime geldiğimde sandalyede bağlı olduğumu fark ettim. Neler oluyordu yine? Tam hayatımı kurmuşken bu da neydi böyle? Yetmez miydi? Yeterdi...

Birkaç dakika sonra içeri birisi girdi. Kim miydi? Semra'ydı. Gülmüyordu. Üzülmüyordu. Kötü görünmüyordu. İyi de görünmüyordu. Nötrdü. Yüzünde hiçbir ifade veya bir mimik yoktu. Bana bile bakmadan kapının yanında durdu. Ağzım bağlı değildi.

"Beni nereden buldun?" dedim sadece. Semra'nın gözleri sonunda beni buldu. Bir süre durdu.

"Önemli mi?" dedi ve başka hiçbir şey demedi.

"Neler oluyor? Kahretsin ne yapmaya çalışıyorsun? Dediğimde Semra hızlıca konuştu.

"İnci sus." Dedi. 'Kes sesini' demedi. 'Kapa çeneni' demedi. 'Sus' dedi. Gerçekten neler oluyordu?

Dakikalar geçti. Semra hiç konuşmadan yere baktı. Başını hiç kaldırmadı. Bense neler olduğunu gram çözememiştim. Semra'nın neler hissettiğini de çözememiştim. Aradan yaklaşık yarım saat geçtiğinde kapı bir hışımla açıldı ve içeri biri düştü! AHSEN! Semra ifadesizce Ahsen'e baktığında Ahsen sadece yerde korkuyla nefes alıp veriyordu. Ahsen'e ne oluyordu? Onu kim kaçırmıştı?

"AHSEN!" diye öyle bir bağırdım ki tüm her yer sesimle inledi. Ahsen korkuya yüzüme baktığında Semra'ya baktım. Hala Ahsen'e bakıyordu. Hala ifadesizdi. Ahsen korkuyla ayağa kalktığında geri geri yürüdü ve duvara yapıştı. Gözleri beni bulduğunda gözlerinin içinde bir şeyler gördüm. Ona bir şey olmuştu.

"Yeter." Dedi Semra kısık sesle. Tek kelimesi bu oldu. 'Yeter' demişti. Ahsen duvardan bedenini ayırdı ve ürkek adımlarla Semra'ya ilerledi.

"Ona ne yaptın?" diye bağırdı. Ne? Ahsen? Ahsen...

Ahsen konuşuyordu...

"Ahsen..." dedim ne olduğunu anlayamadığım bir hisle. Ahsen bana döndü.

"İnci." Dedi ve yanıma koşup çömeldi. Bağlı ellerimi tuttu. Daha sonra yüzündeki göz yaşlarını sildi ve kaşlarını yukarı kaldırdı. En sonda ürkek yüz ifadesi ciddileşti ve hızla ellerimi bıraktı. Ahsen yavaşça ayağa kalktığında yüzündeki ürkek ifadeden eser yoktu. Üzerindeki pembe kapüşonluyu hızlıca çıkartıp yana attı. İçine siyah bir tişört giymişti. Afallamıştım. Neler yaşıyordum ve neler oluyordu? Ahsen ellerini beline koydu ve tek elini Semra'ya uzattı. Semra arkada birleştirdiği ellerinden birini öne aldığında elindeki silahı gördüm. Silahı Ahsen'e uzattı. Ahsen silahı alıp yanıma yaklaştı. Aramızda bir metrelik bir mesafe kalmıştı.

ÇARDAKTAKİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin