Bölüm 15

30 2 4
                                    


(Yazar'ın Anlatımıyla)

Ahsen. Ahsen Aydan. Dünyaya şanssız olarak doğmuş, 22 yaşında bir kız. O bu dünyaya neşe dağıtmak için gelmişti ama ona neşe dağıtan kimse yoktu. Konuşamaması doğuştan değildi. Geçirdiği bir travma sonucundaydı.

Ahsen mutlu değildi, mutsuzdu. Onu mutlu eden şey hayalleriydi. Ve bu Mutsuzluk aniden gelmez, onu hazırlayan nedenler vardır. Ahsen'in de kendine göre nedenleri vardı. Belki

küçük nedenler, belki de büyük nedenler. Bunu sadece Ahsen'in kendisi bilebilirdi. Öyle masumdu ki, etrafındakiler ona "Bu dünyada bu saflıkla nasıl yaşıyor?" der gibi bakıyordu. Ahsen artık konuşmak istiyordu. Bağırmak istiyordu. Avukat olmak istiyordu. Olamamıştı. Onun yerine peyzaj okumuştu ve bir peyzajcı dükkânı vardı. Çiçekçi dükkânı. İnci'yle konuşamadığı için bunu daha söyleyememişti ama diğerleri biliyordu.

Ayza. Hemşireydi ve herkesten daha normal bir hayatı vardı. Sadece Ayza Gümüşçü'ydü o. Başka bir şeyi yoktu.

Mercan. Mercan Arsoy. Aralarında en hayvansever olan kişi. O bir veteriner ve kendi kliniği var. Küçük yaşta ablası bir kaza sonucunda hayatını kaybetmişti. Yıllar boyunca yas tutmuştu. Daha sonra kendini biraz toparlamaya çalışmıştı. Hayvanlara sığınmıştı. Kendini o günlerden sonra burada bulmuştu. Hayvanlar onu iyileştirmişti. Onun da onlara bir can borcu vardı.

Semra. O iyi değildi. Onun hakkındaki tek cümle buydu. O iyi değil...

Aren Ağbal. Onun hikayesini biliyoruz. Zorbalığa uğramış, masum bir kız çocuğu olarak büyümüştü ve onu bu kadına dönüştürmüşlerdi. O öyle olmak zorunda kalmıştı. Duygusuz olmak zorunda bırakılmıştı.

Merve Aköz. Artık Merve Altın. Onun da hikayesini dinlemiştik. İstanbul'a atanabilmişti, evet. Ama burası onun evi değildi. Onun duyguları da sevinci de her şeyi de Bursa'da kalmıştı. O dönüyordu. Evleniyordu ve gidiyordu. O kendi hikayesinin yollarını çizmişti.

Zümra keskin. Onun hikayesini bilmiyoruz. Kendisi de bilmiyor. Çünkü o, hafızasını kaybetmişti ve bu geçici bir hafıza kaybı değildi. Onun hayatı kendisine göre normaldi. Ama Zümra aslında kendisine ne olup bittiğini bilmiyordu. Yıllarca komada kalmıştı. Evet, yıllarca. Ailesi onun komadan çıkmayacağını düşünüp en sonunda onu bırakıp gitmişlerdi. O zamanlarda Aren onunla olmuştu. Ama o da neler olduğunu, neden komaya girdiğini bilmiyordu. Neden komaya girdiği bilinmiyor. Onu asla öğrenemeyeceğiz. Ya da belki bir gün... kim bilir?

Ve Uraz Aksan. Küçük yaşta babasını kaybetmişti ve öyle korkmuştu ki, buralardan gitmek istemişti. İnci'nin orada kalacağını bilse de gitmek istemişti. Daha çocuk olmasına rağmen İnci'yi korumak istemişti. Kendinden korumak istemişti. Çünkü babası öldüğünde annesi de kendisi de o kadar üzülmüş ve ağlamışlardı ki, çok hassaslaşmışlardı. Bu yüzden her şeye de tepki gösterebiliyorlardı. İnci tanıdığı iki tane Uraz olduğunu düşünüyordu ama aslında tanıdığı iki Uraz da aynı kişiydi. Uraz bunu İnci'ye bunu söyleyemiyordu. Çünkü korkuyordu. "Neden beni bıraktın?" diyecekti. "Neler oldu her şeyi anlat" diyecekti. Belki sakin karşılayacaktı ama bunları illaki soracaktı. Uraz ise asla "Her şeyi" İnci'ye anlatmaya hazır değildi. Tüm her şeyi anlatamazdı.

Son olarak İnci Soykan. O "Çardaktaki Kız'dı" ve her şeyinden mahrum bırakılmıştı. Tıpkı Uraz gibi. İnci'yi upuzun cümlelerle anlatmak istemiyorum. Çünkü İnci Soykan gerçekten anlatılmaz. Hissedilir. Onun kalbini hissetmelisiniz. O herkesten farklı. Çok farklı...

(İnci'nin Anlatımıyla)

Ahsen'e ne olmuştu bilmiyordum ve gidemiyordum da. Uraz demin apar topar evden çıkmıştı. Ama Ahsen o kadar uzun zaman dayanamazdı ki. Ölürdü. Hayır ölmemeliydi. O benim her şeyimdi. Bunu Semra'dan başkası yapmış olamazdı, değil mi? Bu sefer sınırını iyice aşmıştı. Sessiz kalmayacaktım. Kalmamalıydım. Bu kadar durmam bile hataydı. Çoktan tepki göstermem gerekiyordu.

ÇARDAKTAKİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin