BÖLÜM 16
BAŞLANGICIN BİTİŞİ
Başlamadan ne olacağını bilemezsin. Kimin ne olduğunu anlayamazsın. Başlamak gerekir ancak çevrede yaşananlar bizi havada uçan her toz tanesinden dahi şüphelenmek zorunda bırakabilir. Resimdeki her bir kişiden. Ailenden dahi. Biz duygusuz değildik. Duygusuz olmak zorunda bırakılacaktık. Parçalar birleştiğinde ortaya mantıklı düşünce ve kaynaklar çıkıyor.
Ahsen'in benimle aynı gün yan sokağımda vurulması. Aren'in beni o gece Semra'dan şüphelenip takip etmesi. Bir anda altınlarımın kaybolması. Annemin babamdan korkması. Uraz'ın annesiyle tanıştığımı Uraz'a söylediğimde telaşlanması ve en sonda bunları yapan Semra'ysa bunları neden yaptığı. Nedensiz bir şekilde bunları neden yapsın ki?
Daha yaşananların burasında olmasına rağmen hep düştük ama sonunda kalktık. Ayağımıza taş takıldı diye yolumuzdan mı dönseydik? Evet, hiç kolay değil ancak isyan ederek derde çare bulunmaz. Çaba göstermeliyiz. Kaderimizi kolaylaştırmak için çabalamalı ve sakin kalarak önümüze çıkan her taşı alıp yan tarafa koymalıyız. Yaşam sitesine taşınırken aynen şöyle demiştim:
"Yaşat beni Yaşam Sitesi!" sanırım Yaşam Sitesi beni yaşatmıyordu ama öldürmüyordu da. Arafta kalmış gibiydim. Hangisine çare bulmalıydım? Her yükün altında ben mi olmak zorundaydım? Uzun süre diğer arkadaşlarımı dahi görememiştim. Hafta sonundan sonra onları da görmek istiyordum. Günlerdir nöbetler dışında hiç oturmamıştım bile.
Annemin yanından döndüğümde koltukta uyanık olan Ahsen'i gördüm. Hemen koşa koşa yanına gidip çömeldim. "Ahsen! İyi misin? Ben. Ben dün akşam seni gördüm. Gördüm ama konuşamadım. Ağzımdan bir çığlık bile dökülemedi. Dilim tutulmuştu sanki. Çok korktum. İyisin değil mi?" dediğimde Ahsen konuşmak için ağzını araladı ama ağzından kelimelerin çıkmayacağını anladığı için ağzını kapatıp kâğıt kalem veya farklı bir iletişim aracı aramaya çalıştı. "Ahsen. Dur kâğıt kalem aramana gerek yok." Dediğimde Ahsen kafasını bana çevirdi. Elleriyle 'Neden' işareti yaptı.
"Çünkü ben artık işaret dilini öğrendim." Dediğimde gözleri şaşkınlıkla açıldı. Evet, Ahsen için bulduğum her boş vakitte işaret dilini öğrenmiştim. Özellikle nöbetlerde vaktim oluyordu. Ahsen yerinden uzanıp omzundaki yarayı umursamadan bana sarıldı. Bende ona karşılık verdim ve biraz sonra geri çekilerek işaret diliyle bir şeyler anlatmaya başladı.
"Çok iyiyim İnci'm merak etme. Dün akşam..." dedi ve biraz durdu. "Dün akşam sana da mı bir şey yaptılar?" dedi kısa kesilmiş saçlarıma bakarak. Gözlerimi kaçırdım ve kendimi hazır hissettiğimde konuşmaya başladım.
"Yapmışlar. Bilmiyordum ama. Yapmışlar. Çok bir şey değil canım giden saç olsun." Derken bu cümleleri zorlukla tamamlamıştım. Ahsen bir anda tekrar bana sarılarak ağlamaya başladı. Acı bir gülümsemeyle bende ona sarıldım. Bir süre öyle durduktan sonra geri çekildik ve Ahsen tekrar işaret diliyle bir şeyler anlatmaya başladı.
"Ben iyiyim. Eve gideyim. Zaten evim buraya yakın. Hem bir de benim çiçekçi dükkânım var sana hiç bahsedememiştim ona bakmam lazım giderken." Dediğinde gözlerim merakla açıldı.
"Çiçekçi dükkânın mı var? Bir gün kesinlikle geleceğim! Ama eve gitme konusunda emin misin? Bir şey olursa ne olacak?"
"Merak erme kendimi iyi hissediyorum bir şey olmaz. Hem zaten bir şey olursa seni çağırırım." Dediğinde kafamı mecburi şekilde aşağı yukarı salladım. Yavaşça koltuktan kalktı ve gitmek için el salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇARDAKTAKİ KIZ
Teen Fictionİnci'nin en büyük hayali, üniversiteden mezun olup işinde iyi olan bir paramedik olmak. İnci'nin babası Murat, yakın bir arkadaşının ölümü sonucunda çok değişmiştir ve kimseye tahammülü kalmamıştır. ölen arkadaşı Kadir ve ailesi, Murat ve ailesiyle...