SONSÖZ
İşte hikâyenin neresinde olursak olalım beklediğim ve duygularımı dökeceğim bölüme geldik. Evet, duygularımı dökeceğim dedim ama bu yaşadıklarımı nasıl anlatırım bilemiyorum. Çardaktaki Kız benim içimde saklanan ve yazıya dökülemeyen o hikayeydi. Yazmaya ilk başladığım anı dün gibi hatırlıyorum. Babama okudum ilk paragrafımı. Sonra önsözümü anneme okuttum. Çok beğendiler. Ben de dedim ki. "Çardaktaki kız benim içimde sıkışan ama açığa çıkamayan duygularımın kitabı olacak." Sonra yazmaya başladım. İnci çok farklı. Ne kadar yazı, hikâye yazarsam yazayım İnci benim kalbimin en derinlerindeki, kalbimi acıtan o karakter olarak kalacak. Hayır kötü anlamda değil. İyi anlamda. Çardaktaki kız ismi nereden mi geldi? Çoğu kişi bana bunu sordu. Bu sorunun cevabını kimseye tam anlamıyla açıklayamadım. Şimdi açıklamak istiyorum. Sebebi babam. Bahçemize kendi elleriyle, her tahtasını elleriyle döşeyerek ustalardan bile daha iyi yaptığı o çardak sayesinde geldi bu isim. Aslında ben bu cümleleri gözyaşı dökerek yazıyorum ama çok komik bir anısı var. Babam dedi ki:
"Kızım valla sen bu çardağa roman yazsan roman olur." Dedi. O an gülmüştüm. Babam da şakasına söylemişti zaten. Ama sonra aklıma birden bir şeyler geldi. Babama söylediğimde hemen bana konular söylemeye falan başlamıştı. Onun söylediklerini tabii ciddiye almamıştım ama sonra odama gidip düşündüğümde belki de içimde sıkışan duyguları çardaktaki kıza yazmayı düşündüm. Çünkü ben İnci'yi yaşatmak istedim. Ve sanırım yaşattım da. Ne dersiniz?
Ben bu hikâyeyi yazarken gerçekten başıma gelmeyen kalmadı. Sanki evren bana mesaj gönderiyordu. "Pes et! Yazamayacaksın. Bu kitap olmayacak!" diyordu. Çardaktaki kızı yarısına kadar yazdığımda, bir gün paylaşmak istedim. İnsanlar okusunlar. Belki beğenirler veya eleştirirler bana yol gösterirler diye düşündüm. Yazdığım tabletimden, hikayemi kopyalamak istedim. Ama kopyalamak yerine tüm yazılanları sildim. Öyle cehennem gibi bir gündü ki...
Günlerce kendime gelememiştim. Abim moralim düzelsin diye beni dışarı çıkartıyordu. Annem ve babam beni eğlendirmeye ve mutlu etmeye çalışıyordu. Ablam içten içe üzülüyordu ama bana belli etmemeye çalışıyordu. Yazdıklarım silindiği anda karakterlerin her birisi içimde öldü biliyor musunuz? Günler sonra kendimi toparladığımda şöyle dediğimi hatırlıyorum kendi kendime:
"Ben bu işi yapacağım. O karakterlerin her birisi bu hikâyeye dahil olacak. Bu kitap olacak!" demiştim. Aylarca yazdığım kitabı tekrardan yazmaya başladım. Ama artık iyi ki silinmiş diyorum. Çünkü hem duyguları yansıtma konusunda hem de diğer her konuda çok daha iyi bir yazımı olduğunu düşünüyorum. Benim yazma amacım, benim gibi kitap okuyup gerçek hayattan kaçıp kitaplara sığınanlara yeni bir sığınma durağı inşa etmek. Her zaman da böyle olacak. Ne olursa olsun.
Bana ne yaparsanız yapın o kitapları yazacağım. Hayatta başıma ne gelirse gelsin ben yazmaktan vazgeçmeyeceğim. Çünkü okurken neler hissedildiğini biliyorum.
Ve şimdi, son olarak birkaç kişiye teşekkürlerimi sunmak istiyorum. En başta, yazmamın en başından beri, "Sen yaz kızım. Ben senin arkandayım. Bastıracağım o yazdıklarını." diyen sevgili anneme, okumakta zorlansa da kitaplarımı okumaya çalışıp yorum yapan, daha da önemlisi kitabımı ismiyle buluşturan sevgili babama, çok büyük takipçim olan ve kitabım hakkında ne anlatırsam anlatayım beni hiç sıkılmadan dinleyen, bu dünyadaki tek kişi olan çok sevgili abime, beni en çok anlayan ve her konuda bana yardımcı olan sevgili ablama, çok yakın arkadaşım olan ve her kitap konusu açıldığında "Kitabın ne zaman çıkacak? Kaç sayfa oldu?" diye soran sevgili Serra Avcı'ya ve en önemlisi bu yazdıklarımı okuyup beni anlayanlara sonsuz sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Umarım hep beraber çok daha iyi yerlere geliriz. İmkansızları imkanlarınıza almayı unutmayın.
YAĞMUR ECRİN AKÖZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇARDAKTAKİ KIZ
Novela Juvenilİnci'nin en büyük hayali, üniversiteden mezun olup işinde iyi olan bir paramedik olmak. İnci'nin babası Murat, yakın bir arkadaşının ölümü sonucunda çok değişmiştir ve kimseye tahammülü kalmamıştır. ölen arkadaşı Kadir ve ailesi, Murat ve ailesiyle...