Bölüm 19

27 2 26
                                    


Olmazlara İnat

Hikâye yalanlarla güzeldir. Gerçeklerle değil. Yalanlar insanı avutur ve mutluluğa iter. Gerçekler ise herkesin gerçek yüzünü gördüğümüz zamanlardır. Her şeyin mahvoluşu. Yıkılışı. Ama ben, İnci Soykan. Tüm gerçeklere karşı gelecek ve başaramayacağımı düşünen herkese rağmen başaracaktım. Hem de yalanlar olmadan. Şimdi yıkılmıştım belki. Ama yarın kalkacaktım. Belki şimdi onların hikayesindeki yan karakterdim ama zamanı geldiğinde başrol olacaktım. Kendi hayatımın başrolü...

Kimsenin hayatı pürüzsüz ve kusursuz değildir. Ama öyle sanılır. Çünkü insan acılarını kimseye anlatmaz. Eğer ki anlatırsa canı yanar. Onun hayatını mahvetmek için karşısındaki kişiler çok çabalar. Onu acılarından vurur. Bu yüzden anlatılmaz işte acılar. Bu yüzden herkes mutlu gibi gözükür. Aslında hayat büyük bir kumar ve yalandan ibarettir. Yalanlar olmazsa mutluluk kalmaz. Her şey apaçık ortaya çıkar ve herkes kendi gerçekleriyle yüzleşir. Gerçek cildiyle, kilosuyla, ihanetleriyle, düşünceleriyle ve yaşayışıyla...

Yalanlar ya hiç var olmamalıdır. Ya da o yalanın gerçekleri ortaya çıkmamalıdır.

Benim hikayemdeki yalanlar masaya çıkarılmıştı. Benim tam önüme koyulmuştu. "Kurtul kurtulabilirsen" denmişti. Herkese inat başaracaktım. Ahsen'e, babama, Kadir amcaya ve kendime inat başaracaktım ve bu masadan kazanarak kalkacaktım.

Kadir amca Efsun teyzeyi aldatıyormuş. Zeynep adında bir kadınla aldatıyormuş. Zeynep Salcı. Hala yaşıyor muydu? Ahsen öldüğünü söylememişti ama yaşadığını da dile getirmemişti. Babam bunu bilerek mi Kadir amcayı öldürmüştü yoksa bilmiyor muydu? Peki ya bunların hepsi doğru muydu? Uraz'a soracak mıydım? Bana söyleyemedikleri bunlar mıydı? Bilmiyordum.

Kendimi attığım yataktan kalktığımda uyuyakaldığımı fark ettim. Telefonum neredeydi bilmiyordum ama çantam yanımdaki komedindeydi. İçini aradığımda telefonumu buldum. Saat 05.39'du. Gece yarısı geçeli saatler olmuştu ve hatta sabah oluyordu. Yataktan kalktım ve öylece kaldım. Ben nelere şahit olmuştum. Ayrıca Aren ve Uraz buradaydı ve onları aylardır ilk defa görüyordum. İçeri gidip yüzleşmeliydim. Özellikle Uraz'la. Derin bir nefes alıp içeri gitmek üzere kapıdan çıktım. Odadan çıktığım gibi beni karşılayan oda salondu. Tek katlı ufak bir ev olduğu için pek bir özel alan yoktu. Salonda koltukta oturan Uraz'ı gördüm. Konuşmak zorundaydım. Benden sakladıklarını bir de kendi ağzıyla söylemek zorundaydı. Uraz beni gördüğünde telaşla ayağa kalktı. Bana doğru yaklaştığında bir adım geri gittim.

"Sen..." dedim gözlerine bakarak. "Sen, benden her şeyi sakladın." Bu sözlerimden sonra Uraz hiçbir şey söylemedi. "Benim babamın bir katil olduğunu, bana söylemedin. Aylarca bana gerçek kimliğini açıklamadın. Yani beni salak yerine koydun. Ve..." dedikten sonra biraz durup ona doğru bir adım attım. "Bana üvey kardeşlerin olduğunu söylemedin. Nasıl? Kardeşlerinle iyi anlaşıyor musun?" güldüm. Gülüşlerim kahkahaya dönüştü. Uraz en sonunda kendini konuşmak için hazır hissedip konuşmaya başladı.

"İnci. Sana söylemedim. En büyük bencilliği ben yaptım. Ama söyleseydim durmayacaktın. Seni herkesten iyi tanıyor ve hissediyorum. Benim kim olduğumu bilseydin bana neden gittiğimizi sorardın." Dediğinde hızla cevap verdim.

"Sen de cevap verirdin." Dedim. Uraz kafasını iki yana salladı.

"Söyleyemezdim. Baban, yani Murat amca babamı öldürdüğü için kaçtık biz İnci. Ama ben hep seni düşündüm. O yaşımda seni düşündüğüm için gitmek istedim. Anneme gitmek için yalvardım. Hepsi senin içindi. Sen gerçekleri öğrenip de üzülme diye. Sonra büyüdük. İkimiz de büyüdük ve benim bu düşüncem hiç değişmedi. Ama senin yapacakların değişmişti. Sen gerçeği öğrenirsen babanı bile yaşatmazdın. Murat amca ya hapse girerdi ya da mezara. Bu sefer de annen üzülecekti. Annen sana düşman olacaktı. Ben bunları göze alamadım." Diyerek sözünü bitirdi.

ÇARDAKTAKİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin