Keyifli okumalar. 🌹
Belki de hayatımın en büyük hatasını o telefonu açmakla yapmıştım. Rize'den döneli iki hafta olmuştu. Bu süreç içerisinde defalarca sinir krizleri geçiriyordum. Sebebi ise tabii ki de sevgili kuzenim Berke! Rize'den döndüğümüzden beri Toprak ile görüşmeme engel oluyordu. Maalesef karşı gelemiyordum, beni tek sözü ile susturuyordu. 'Amcan herşeyi duyar.' Kendimi o kadar çok zor tutuyordum ki, beynini dağıtmama ramak kalmıştı.
Yine bir akşam yemeğinde hepimiz masada toplanmıştık. Moralim o kadar çok bozuktu ki, iki haftadır uykusuzdum. O kadar çok alışmıştım ki Toprak ile uyumaya, onsuz bir türlü uyuyamıyordum. Eminim ki onunda benden bir farkı yoktu. Benim için sustuğunu biliyordum. Ben olmasaydım Berke'nin B'si bile kalmazdı... Mehmet Aksoy'dan sonra başka evlere geçmiştik. Toprak ile evlerimiz karşı karşıya idi. Aslında aynı eve çıkmayı düşünmüştük ama Sevgili! Kuzenim buna da engel olmuştu. Bartu hala ortalıklarda görünmüyordu. Arayıp, sormuştum bir süre daha dönmeyecekmiş İstanbul'a.
Çatık kaşlarım ile keyifle yemek yiyen Berke'yi izliyordum. Ben burada sevgilimsiz iken o rahat bir şekilde kahvaltısını yapıyordu. Yakışıklı yüzünü öyle bir benzetmek istiyordum ki anlatamam. Özelikle beni gıcık etmek için Beyza'ya Burak ile ilgili sorular soruyordu. Bilerek bana bakmamasına ne demeli bilemiyorum... "Hmm peki sen Beyza olmadan uyuyabiliyor musun ?" Berke'nin Burağa sorduğu soru ile sinirlerim çok fena kızıştı. Burak önce Beyza'ya, daha sonra Berke'ye baktı. "Nefes dahi alamam." Göz devirip elimdeki çay bardağını gürültülü bir şekilde masaya koydum. Sanırım bugün de sevgilimi görmezsem kalp krizi falan geçirecektim. Masada sesler kesilince ayaklandım. "Afiyet olsun." Berke tam konuşacaktı ona olan ölümcül bakışlarımı görünce vazgeçti. "Kimsenin duyması umrumda bile değil artık. Eğer Toprak ile görüşmeme engel olursan olacaklardan ben sorumlu değilim." Homurdanarak elindeki çatalı masaya koydu. Göz devirip başını iki yana salladı. "Hayır anlamıyorum, o adamda ne buldun da kör kütük aşık oldun ?" Sorduğu soru ile kaşlarımı çattım. "Pardon neyi varmış sevgilimin?"
"Sevgilim deme şu adama! "
"Ne diyeyim askerlik arkadaşım mı diyeyim?!"
"Hayır yakışıklı desen değil, boylu poslu desen yine değil. Neyine aşık oldun kızım sen bu adamın?"
"Bana bak Berke benim sevgilim yakışıklı!"
"Hiçte bile, ben daha yakışıklıyım."
"Sevgilimi mi kıskanıyorsun?" Diye sordum afallamış bir ifadeyle.
"Kıskanıyorum lan, kız olsaydım ilk bakacağım erkek olurdu tamam mı!?" Sinirle kaşlarımı çattım.
"Seni parçalara ayırırım!"
***
Berke ile tartışmamızdan sonra hızla evden çıkıp karşı eve doğru yürümeye başladım. Sanki asırlar, yıllar, aylar sonra buluşacakmışız gibi heyecanlıydım. Telefonla konuşuyorduk ama hiç bir şey onun yanında iken verdiği huzuru, güveni vermiyordu. Evin büyük bahçesine geldiğimde korumalar, kendi aralarında konuşmayı bırakıp bana döndüler. Hepsi aniden saygı duruşuna geçip beni selamladılar. "Hoş geldiniz Yenge Hanım." Dudaklarımda tatlı bir tebessüm oluştu. Hafif başımı sallayıp, cevapladım korumaları. "Hoş buldum." Daha sonra eve doğru ilerledim. "Toprak Bey'e haber vermemi ister misiniz?" Diye sordu, korumaların başı olduğunu sandığım adam. Hayır istemiyorum çünkü sürpriz yapacaktım. "Hayır, evin yedek anahtarı var mı?" Adam hızla başını sallayıp, ceketinin iç cebinden bir anahtar çıkardı. "Toprak Bey'in her evinde 3'ten fazla yedek anahtar bulunur."Anahtarı bana uzattı. Anahtarı alıp, "Sağol." Deyip kapıya doğru ilerledim. Kapının önünde durup kocaman gülümsedim. Anahtar ile kapıyı açıp, içeriye girdim. Yavaş bir şekilde kapıyı kapatıp, sessiz adımlar ile ilerlemeye başladım. İçeride yoğun alkol ve sigara kokusu vardı. Salona girdiğimde arkası dönük, koltuğa oturmuş sigarasını içen Toprağı gördüm. İçli bir şekilde derin bir nefes aldım. Tam adım atacak iken Toprağın omuzun üstünden bakması ile olduğum yerde kaldım. Anlamış mıydı geldiğimi? Hiç bir şekilde ses çıkarmamıştım ama. Oturduğu yerden hızla kalkıp, arkasını döndü. Hayır ama sürpriz yapacaktım. Beni baştan aşağı süzüp kaşlarını çattı. "Hassiktir!" Gözlerini kapatıp, yüzünü ovuşturdu. "Gerçek olsa bu kadar benzemez." Neyden bahsediyordu? "Yokluğunda bana kafayı yedirrti. Hayal bile görüyorum!" Ne yani hayal olduğumu mu sanıyordu. Hiç kıpırdamayıp, öylece duruyordum. "Kokusu bile aynı." Deyip, merdivenlere doğru yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIK MAFYALAR
Teen Fiction" Sana beni bırakma demiştim... Sen beni karanlıkta bıraktın , karanlıktan nefret ettiğimi bile bile.." Açelya Akça...