DANS

49 3 1
                                    

4 Saat Sonra.

Toprak beni şirkete bırakıp , kendiside şirkete geçmişti. Neredeyse dört saattir aralıksız çalışıyordum. Elimdeki dosyaları bir kenara bırakıp ellerim ile yüzümü avuçladım. Başım felaket ağrıyordu.
Masanın üzerinde olan telefonu alıp tuşlara bastım. Telefon açılınca. -Odama sade bir kahve gönder Buse. Deyip kapatım. Tekrar dosyalara odaklanıp inceleyip imzaladım. Uzun zamandır şirkete uğramadığım için dosyalar ve evraklar birikmişti.

Telefonuma gelen mesaj sesi ile başımı kaldırıp telefona baktım.
" Eğer müsaitsen saat 19:00 gibi buluşalım. " Mesaj Bartu'dan gelmişti. Nasıl olurda unuturum ya . Oflayıp mesaja cevap verdim. "Tamamdır. " Yazıp telefonu bıraktım.

Kapımın tıkanmasıyla bakışlarımı kapıya çevirip. -Gel. Dedim.
Burak elinde ki kahve tepsisi ile içeri girdi. Hafif gülümseyip gülümsememi durdurdum.

-Müsait misin Açelya ? Diye sordu bakışlarını kaçırarak. -Müsaitim de ben kahvemi Buse'den istemiştim. Dedim sahte bir kızgınlık ile.

-Biliyorum ama ben seninle konuşmak için gelmiştim. Gelmişken de kahveni getireyim dedim. Dedi başını önüne eğip. Kendimi gülmemek için zor tutup. -Geç otur dinliyorum. Dedim ciddi bir tavırla. Kahvemi önüme bırakıp önümdeki koltuğa geçip oturdu.
Kahveden bir yudum alıp burağa baktım. -Ee susucak mısın Burak ? Diye sordum.

-Açelya ben ... Özür dilerim gerçekten isteyerek söylemedim onları. Ben sadece se- sözünü kesip. -Sen sadece benim iyiliğimi düşünüyorsun Burak biliyorum. Ayrıca özür dilemene gerek Yok özür dilenecek bişi yapmadın. Dedim gözlerine bakarak.

Başını kaldırıp tebessüm ederek. -Küs müyüz hala. Dedi.
-Ya ben sana hiç küs kalır mıyım birtanem. Deyip ayağa kalkıp, burağa sarıldım. O da benimle beraber kalkıp bana sarıldı.

-Fıstığım bana küs kalamaz ki. Dedi ayrılıp alnımı öperek. Tebessüm edip. - Kalamam . Dedim bende.

-Ee ne yapıyorsun bakalım. Diye sordu Burak. -Hiç sorma ya üst üste gelen dosyalar ve evraklarla uğraşıyorum. Dedim sitem ederek.

-Kendini yorma Fıstığım yorulduysan bırak uğraşma biz hallederiz Cihan abi ile. Aa bu arada ilaçları içmeyi ihmal etmiyorsun değil mi ? Dedi soracasına.

Başımı hayır anlamında salayıp. -Etmiyorum. Merak etme sen. Zaten bir kaç tane incelemem dosyalar kaldı onları da bitirip şey yapıcam...

-Ne yapıcaksın ? Diye sordu kaşlarını çatarak. -Şu Mehmet Aksoy konusunu Bartu ile konuşacaktık. Dedim çekinerek.
-Tamam Fıstığım sen nasıl istersen . Benimde gelmemi ister misin.

-Aslında gelirsen iyi olur. -Tamam o zaman işin bittiğinde çıkarız Fıstığım. Kolay gelsin sana. Deyip çıktı. Bende masama geçip soğumuş olan , kahvemi başıma dikip içtim. Kaldığım yerden devam edecek iken telefonum çalması ile , telefona ters bir bakış atıp telefonu elime aldım. Arayan Toprak idi , kocaman gülümseyip telefonu açtım.

-Efendim. Deyişim ile telefondan derin bir iç çekme sesi geldi.
-Napıyorsun Güzelim. Dedi erkeksi sesi ile. Sesini duyar duymaz gözlerimi kapatıp tebessüm ettim.
-Şirketeyim çalışıyorum Toprak , sen napıyorsun. Dedim sanki tebessümü mü görecekmiş gibi daha büyütürken.
-Bende seni özlüyorum Birtanem , ne yapayım. Dedi üzgün bir ses tonuyla. Dediğiyle kıkırdayıp. -Çok mu özledin sen . Dedim şirince. -Çok özledim. Dedi çok kelimesini uzatarak. -Bende özledim. Dedim hafif bir utanarak.
- Yanakların mı kızardı senin yine. Diye sordu. Şuan sırıttığına o kadar emindim ki.
- Yoo ne alakası var ? Dedim konuyu dağıtarak. -Sana sarılmayı iple çekiyorum güzelim. Kokunu çok özledim , sensiz her salise , her saniye bana haram be güzelim.
-Ya ben sana kıyamam ya , söz veriyorum işim bitsin hemen gelicem tamam mı.
- Bekliyor olacağım birtanem. -Seni seviyorum. - Seni seviyorum . Deyip kapatık.
Yüzümdeki şapşal gülümseme ile işime geri döndüm.

AŞIK MAFYALAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin