15•Doğum günü

131 15 1
                                    

Hyunjin gerçekten çok şok olmuştu. Felix'in sıcak dudaklarını ilk defa ayık kafa ile hissediyordu. Bunun yanlış olduğunu çok iyi bir şekilde biliyordu. Ve Hyunjin ne kadar istemese de beynini dinledi. Ve Felix'i göğsünden itti.

Dudakları ayrıldığı halde Felix gözlerini açmamıştı ve kafasını yere eğmişti. Yüzüne bir tokat bekliyormuş gibi duruyordu. Bunu gören Hyunjin'in eli havada asılı kaldı. Sonra da yavaşça yere indirdi.

-Sen ne yaptığını sanıyorsun.

Felix hala kıpırdamıyordu. Gözü suçlu bir şekilde kapalıydı. Yada sadece Hyunjin'in tiksinmiş yüzünü görmek istemiyordu. Ama bilmiyordu ki Hyunjin tiksinmemişti. Ne kadar istemese de mutlu olmuştu.

-Özür dilerim. Yapmamalıydım.

-Evet yapmamalıydın. Peki neden yaptın Felix?

-Bilmiyorum. O an öyle gelişti işte.

-Hah! Yine aynı cümle.

Bu sefer Felix'e yaklaşan Hyunjin oldu.

-Hatırlıyor musun? İlk tanıştığımızda beni öpmüştün. Ve sonradan yine bu cümleyi kurdun. Bu bir kaçış yolu mu? O zaman bende seni öpeceğim ve sonra 'öyle gelişti' diyip önemsemeden geçeceğim.

"Sen beni öpsen ben hiç karşı çıkmazdım Hyunjin."

Felix kendi kendine mırıldandı. Hyunjin ise pek birşey anlamamıştı.

-Ne dedin?

-Haklısın özür dilerim.

Hyunjin uzatmamaya karar verdi. Çünkü artık Felix'in onu öptüğü için özür dilemesini istemiyordu.

-Bence yeterince gezdik. Hadi gidelim.

-Hmhm.

Felix onu onayladı. Son kez ikiside odaya baktılar ve dışarı çıktılar. Yukarıya gittiklerinde çoktan herkes yatmıştı. Sadece ikisi ayaktaydı.

-Sen koridorun sonundaki odaya git. Orada Min-Jun ile birlikte kalın.

-Peki.

Felix onu daha fazla sinirlendirmemek için hızla odaya girdi. Hyunjin ise onun arkasından bir süre bakakaldı. Sonra o da odasının kapısını açıp içeriye girdi. Kapıyı kapatır kapatmaz önüne çöktü ve yüzünü ellerinin arasına aldı. Ve ayakları ile birlikte resmen tepindi. Kendini çok mutlu hissediyordu. Felix ilk defa onu kendi isteği ile öpmüştü. Öncekinin intikamı için olduğunu biliyordu. Ama bu gerçek bir öpücüktü.

Mutlu mutlu ayağa kalktı ve yaylana yaylana yatağına yürüdü. Sonrada kendini bıraktı. Kendine bu kelebek hissini yaşatan çocuğu düşündü. Nasıl bu hale geldiklerini. Onun için imkansız geliyordu. Ama imkansızı başarmışlardı. Yada o öyle düşünüyordu.

Bir yandan kendine kızıyordu. Kimseye duygu beslemek istemiyordu. Ama bazı şeyler onun istediği gibi gitmiyordu. Hyunjin'in kendine asla yalan söylemediğini kaç kere söyledim değil mi? O artık anladı. Hyunjin artık kendinde neler olduğunu anladı. Korktuğu şey başına geldi ve Felix'e duygular beslemeye başladı. Kimseye karşı böyle hissetmemişti. Farkında olmadan ona bağlandı. Kimse nasıl olduğunu bilmiyor kendi de dahil ama oldu işte. Herşey bir anda gelişti.

Hyunjin bu düşüncelerle o gece zar zor uykuya daldı.

Felix ise odaya girdiğinde Min-Jun hala uyumamıştı. Oturmuş telefona bakıyordu. Sonra şaşkın yüzünü Felix'e çevirdi.

-Senin burada ne işin var!?

-Hyunjin beni buraya gönderdi. Artık bu odada kalacakmışım.

-Anladım.

İMPOSSİBLE LOVE | HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin