"Dikkat et Jisung. Dikişlerine zarar gelmesin."
"Merak etme. Çok iyi hissediyorum kendimi."
İleriden Minho ve koluna girmiş bir şekilde Jisung odadan çıkıyordu. Bugün son bir kez minik Hana'ya baktıktan sonra artık eşyalarını toplayıp gitme vakti gelmişti.
Sonunda Jisung'un sağlığına kavuşması herkesi rahatlatmıştı.
Hyunjin de ikisinin arkasından elindeki çantalar ile çıktı.
"Senin bu kadar eşyan var mıydı Jis. Ne bu ağırlık. Kollarım koptu."
"İşine gelmeyince çok yoruldum çek zaten Hyunjin. Felix'e de öyle yaptın ya. Chan Hyung tutmasaydı yere atıyordun çocuğu."
Hyunjin Minho'nun söylediği ile koluna bir tane vurdu. Minho ne var dercesine arkasını döndüğünde ona susmasını söyleyen gözlerle yalvarıyordu.
Felix de ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu.
"Ne bırakması acaba?"
"Ya şimdi biz seni kaçı-"
Minho'nun cümlesini kesen de Hyunjin'in elleriydi.
"Hastanedeyiz hyung. Tek başımıza değiliz. İstersen eline birde mikrofon verelim onunla bağır. Hm. Nasıl olur?"
"Mükemmel!"
Ardında da geri Felix'e döndü ve ona sonra anlatacağını söyledi. Ve asansöre doğru yürümeye başladılar.
Sırayla bindiklerinde en arkada olan Felix ve Hyunjin idi. Felix de ona yardım etmek için çantanın ucundan tuttu.
Hyunjin de sarışın çocuğa mutlu gözlerle baktı. Çantayı hızla diğer eline aldı ve iki çantayı da orda tuttu. Boş kalan eliyle ile de Felix'in eline geçirdi parmaklarını.
Felix şokla ona baktı. Bir yandan da kızgın gibiydi. Gözleriyle ekibi gösterdi ve elini bırakmasını işaret etti.
Hyunjin bu. Hiç Felix'e karşı çıkabilir mi? Tabii ki çıkmadı. Elini geri çekti. Felix de ona gülümsedi ve rahatlamış bir şekilde önünde döndü.
Ta ki poposu avuçlanana kadar. Bir anlığına ileri gitti. Ve Hyunjine sert bir şekilde döndüğünde onun gururla parlayan gözlerini gördü. Hızla çekmek için elini onun üstüne koydu. Ama nafile. O kadar sıkı tutmuştuki asla bırakmıyordu.
Sonunda asansörün kapıları açıldı ve böylece uzun oğlanın eli de geri çekilmek zorunda kaldı.
İki arabaya bindiklerinde Hyunjin ve Felix yan yana oturdular. Önde İse Minho ve Jisung vardı. Chan ve Seungmin diğer araba ile geliyorlardı.
Yola çıktıklarında ve Minho ve Jisung'un sadece kendileri varmış gibi birbirlerine dalmalarını fırsat bilen Felix Hyunjin'in kulağına yaklaştı.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun!?"
Hyunjin ise tamamen bilmezliğe vurdu.
"Ne yapmışım?"
Kısa oğlan sabır dilercesine geri çekildi. Madem Hyunjin oyun oynamak istiyordu. O zaman o da oyuna ayak uydurmalıydı. Tek farkla.
Daha iyi bir şekilde...
Hızla elini kaldırdı ve bacağını iki yana açmış Hyunjin'in pantalonunun tam ortasına koydu.
Kahve saçlı oğlan gözlerini önünden çekemedi. Sanki ergen bir çocukmuş gibi tek bir dokunmayla kalakalmıştı. Başını kaldırıp yanındaki Felix'e baktığında bu sefer onun intikam dolu gözlerini görüyordu. Seksi bir intikam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMPOSSİBLE LOVE | HYUNLİX
Fanfiction"Daha hızlı Yongbok" "Bende nefes almak için sana yalvarıyordum Hyunjin" Bu sadece paramparça olanların hikayesi. Uyarı: Hiçbir uyarı yok. Bu kitapta herşey olabilir hazırlıklı olun.