-Alo, Hyunjin.
-Efendim Hyung?
-Nerdesiniz? Hastaneye geliyor musunuz?
-Evet 5 dakikaya ordayız.
-Peki hızlı gelin. Felix su almaya gitmişti. Ama hâlâ gelmedi. Endişelenmeye başladım. Buradan da ayrılamıyorum.
-Tamam telaşlanma. Biz hemen ordayız.
Hyunjin telefonu kapattı. Felix'in başına birşey gelmesinden korkuyordu. O yüzden hızla Felix'i aradı.
Telefon çalmaya başladığı an meşgule atıldı. Bu yüzden Hyunjin daha da endişelendi. Belki başı derttedir ve telefon sesi onu ele verir diye bir kere daha aramadı. Felix de geri dönüş yapmadı zaten.
"Noldu Hyunjin?"
Seungmin merakla sordu.
"Felix ortalıkta yokmuş. Telefonlarımı da açmıyor."
"Başına birşey gelmiş olmasın!?"
"Bende ondan korkuyorum."
Hyunjin kendi içinden mırıldanarak cevap verdi. Ama Seungmin sanki duymuş gibi asla üstelemedi.
Sonunda vardıklarında Hyunjin arabadan hızla indi ve hastaneye doğru koşuşturmaya başladı. Arkasından da Chan ve Seungmin geliyordu.
Koşa koşa Minho'nun olduğu yere geldiler.
"Jisung'un durumu nasıl Hyung!?"
Minho ilk başta biraz sessiz kaldı. Sonra başını yere eğerek cevap verdi.
"Saatlerdir içeride ama daha hiçbirşey söylemediler."
Ama sonra başını hızla kaldırdı. Gözleri yaşlardan dolayı pırlanta gibi parlıyordu.
"Ama onlar vazgeçmeyecek. Felix öyle söyledi. Çok güçlüler dedi."
Hyunjin'in yüzünde istemsizce bir gülümseme oluştu. Normalde çok az gülen Hyunjin Felix ile tanıştığından beri daha fazla gülüyordu. Sanki hayatı yaşamaya daha yeni başlamış gibiydi. Yani o ilgiye muhtaç bir bebekti.
Ama sonra aklına Felix'in ortalıkta gözükmediğini hatırladı.
"Ben Felix'e bakmaya gidiyorum."
"Aşağıya kantine inmişti."
Hyunjin Minho'nun söylediğiyle başını salladı. Ve yine geldiği hızla aşağıya kantine indi.
Sıradaki insanların hepsine tek tek göz gezdirdi. Bu adam ne yapıyor dercesine bakan birçok insanı görmezden geldi. Kantinde bulamayınca hastanenin her katına tek tek bakmaya başladı. Hiçbiryerede göremeyince bu sefer dışarı çıktı. Ama nafile. Çünkü Felix hiçbiryerde yoktu.
Sonunda telefonuna sarıldı. Ve Seungmin'i aradı. Artık onun başına birşey geldiğine emindi. Seungmin telefonu açar açmaz hemen telaşlı bir şekilde emir vermeye başladı.
"Seungmin hemen benim telefonuma bağlan ve Felix'in yerini bul. Çok acil. Çünkü o hiçbiryerde yok. Başına birşey gelmesinden endişeleniyorum."
"Ama Hyung bilgisayarım yanımda değil. O olmadan hiçbirşey yapamam."
"Ah sikeyim. Arabanın oraya gel. Eve gidiyoruz."
"Hemen geliyorum."
Hyunjin de telefonu kapatır kapatmaz arabanın yanına koştu. Vardığında Seungmin'i beklemeye başladı. Sonunda girişten o da nefes nefese gözüktüğünde beraber arabya bindiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMPOSSİBLE LOVE | HYUNLİX
Fanfiction"Daha hızlı Yongbok" "Bende nefes almak için sana yalvarıyordum Hyunjin" Bu sadece paramparça olanların hikayesi. Uyarı: Hiçbir uyarı yok. Bu kitapta herşey olabilir hazırlıklı olun.