Dün ki gecenin ateşinden sonra sabah hafif bir esintiyle başladı güne. Hava soğuk değildi aslında. Ama o çırılçıplak olduğu için soğuk zannetmişti. Yazın ortasındalardı oysaki.
Sol tarafına baktığında onu dün havalara uçuran adamı göremedi. Ama dikkat kesildiğinde sesin banyodan geldiğini anladı.
Belindeki ufak(!) ağrı ile yavaşça yerinden doğrulmaya çalıştı.
"Sanırım sakat kaldım. Napsam engelli belgesi falan mı alsam."
Ve sonunda ayağa kalkmayı başarabildi. Hâlâ bedenin etrafındaki rüzgar devam ettiği için yerde olan pikeyi beline sardı.
Dikkatli adımlarla banyonun kapısının önüne geldi. Daha önce görmüş olsa da yine de istemsizce içini bir heyecan kaplıyordu.
Sonunda yeterince cesaretini toplayıp kapı koluna uzandı. Açmaya çalıştı ama bir türlü başaramıyordu. Ya kapı açılmamak için yemin etmişti ya da Hyunjin kapıyı kilitlemişti. Gerçi o ilk seçeneği tercih ederdi.
"Neden bir insan banyo'nun kapısını kilitler ki. Hemde önceki gece seviştiyse. Cidden romantiklik ne bilmiyor."
Ve geriye çekilip salondaki koltuğun kenarına oturarak beklemeye başladı.
5 dakika sonra su sesi kesildi ve ondan kısa bir zaman sonra da kilit sesi duyuldu. Hyunjin karşıdan tam kasıklarının üstünden bağladığı havluyla çıktı.
"Ah uyandın mı? Seni rahatsız etmek istemedim bu yüzden uyandırmadım."
Felix de Hyunjin'in bu söylediği ile güldü. Sonra koltuktan kalkarken konuştu.
"Sana öğretmem gereken birşey var."
"Hm nedir?"
Sarışın çocuk banyonun kapısının önüne kadar geldi ve tam önünde duran çocuğun boynuna sarılıp onun dudaklarını kendi dudakları ile birleştirdi. Hafif bekledikten sonra geri çekildi. Ellerini hâlâ boynundan çekmemişti.
"Sen ne yaparsan yap beni rahatsız edemezsin."
Ve Hyunjin'in konuşmasına izin vermeden hızla banyoya girdim. Kapıyı kilitlenmesi de unutmamıştı.
Güzelce banyosunu yaptıktan sonra kurulan çıktı. Hyunjin koltukta telefona bakıyordu. O çıkınca başını telefondan kaldırmadan konuştu.
"Jisung bizi kahvaltıya çağırıyor."
"Tamam üstümü giyinip geliyorum."
Kahve saçlı çocuk tepki vermedi. Hâlâ telefonuna bakmaya devam ediyordu. O sırada Felix'in aklı başına gelmişti. Tam odanın kapısının önündeyken geri salona döndü.
"Hyunjin senin bana verdiğin telefon artık benim olabilir mi? Çünkü kendi telefonum yok."
Sonunda Hyunjin de Felix'e bakmaya zahmet edebilmiş. Başını olumsuz anlamda sallayarak konuştu.
"Hayır. Tam da bu konuyu konuşacaktım ama sen önce davrandın. O telefonu ben alacağım ve sen oradaki telefonu kullanacaksın."
Bir yandan da işaret parmağı ile masanın üzerindeki telefonu gösteriyordu.
"Teşekkür ederim. "
Ve geri odalarına doğru ilerledi. Hyunjin'in moralinin bozuk olduğunu görebiliyordu. Oysaki banyoya girmeden önce gayet iyiydi. Nedenini öğrenmek istiyordum ama onu sorularla da daraltmak istemiyordu. Bu yüzden sessiz kalmayı ve onun biraz rahatlamasını istedi.
Hızla üstünü değiştirdi ve geri salona çıktı.
"Gidebiliriz."
Sevgilisi de onu dinleyip ayağa kalktı ve Jisung ve Minho'nun yaşadığı eve geldiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMPOSSİBLE LOVE | HYUNLİX
Fanfic"Daha hızlı Yongbok" "Bende nefes almak için sana yalvarıyordum Hyunjin" Bu sadece paramparça olanların hikayesi. Uyarı: Hiçbir uyarı yok. Bu kitapta herşey olabilir hazırlıklı olun.