2•Küçük Prens

282 28 56
                                    

–Sorun değil.

–Ah acaba özür mahayetinde bizimle oturmak ister misin?

Ya bugün fazla şanslıyız ya da bu çocuk fazla saf.

–Tabii olur.

–İsmin neydi bu arada?

–Hyunjin sen?

–Felix bende memnun oldum.

–Bende.

Kafa salladı ve yürümeye başladık. Tahmin ettiğim gibi koltuklu büyük masa Felix ve arkadaşları için hazırlanmıştı. Masanın kenarlarına oturduk. Ve Felix beni göstererek konuşmaya başladı.

–Bu Hyunjin az önce tanıştık ve ona bizimle oturmasını teklif ettim.

Herkes selamlaşmaya başladı. Herkes dediğime bakmayın masada benimle birlikte sadece 7 kişi var. En sonunda bir kız selam verdi.

–Merhaba Hyunjin.

–Merh-

–Sen nasılsın Felixxx!?

Ben daha karşılık vermeden o çoktan odağını Felix'e vermişti bile.

–İyiyim Sua. Sen nasılsın?

Sua denen kızın Felix'e ilgisinin olduğu açıkça belliydi. Konuşurken sürekli omzuna dokunup duruyordu. Felix'te geri durmuyordu. Eli kızın saçlarıyla oynuyordu. Herkes ayrı bir dünyadaydı.

–Sen yanımdayken herzaman iyiyim Felixx.

–Bu harika Sua.

Iıyyyy. Öğkk. Bune böyle bu çocuk cidden gerizekalı. Böyle vıcık konuşmalardan herzaman nefret ederim. Ama sorun şu ki olaya el atmazsam bu ikisi burdan kucak kucağa çıkacak bizim planımız da çöp olacak.

–Felix.

Ona seslenmemle dikkatini bana yöneltti.

–Efendim Hyunjin.

–Sakıncası yoksa seninle biraz YALNIZ konuşabilir miyiz.

Sua'ya bakarak kelimeyi özellikle bastırmıştım.

Felix:

Hyunjin'in bana teklifi ile bi anlığına şaşırdım. Aslında şuanda Sua ile vakit geçirecektim. Güzel bir kızdı. Benden hoşlandığını da açıkça belli ediyordu. Ama sanırım Hyunjin daha iyi bir seçenek. Ne yapalım bu işler böyle yürüyor.

–Tabii konuşalım.

–O zaman başka bir masaya geçelim.

Ayağa kalkmış beni bekliyordu. Onu başımla onayladım ve bende ayağa kalktım. O sırada kolumda bir el hissettim.

–Felix beni yalnız mı bırakıyorsunn?

–Üzgünüm Sua belki daha sonra.

Onu geride bırakıp yürümeye başladık. Ortalarda boş bir masaya yürüyordum. Ama o yolunu değiştirip en köşedeki masayı seçti. Bende mecbur onun peşinden gittim.

–Ne konuşmak istemiştin Hyunjin?

–Şeyy aslında sadece seninle yalnız kalmak istiyordum.

Anladım. Benimle flörtleşmeye çalışıyordu. E bizde ayak uyduralım o zaman.

–Neden ki?

–Açıkçası ilk karşılaştığımız anda dikkatimi çektin.

İşte tahmin ettiğim gibiydi. Tabii benim güzelliğime kim karşı çıkabilir.

–Anladım. Güzel.

O sırada bi anda belime dolanan eller hissettim. İşte şuan bunu beklemiyordum. Ve kahretsin Hyunjin daha fazla yaklaşıyordu. Bu işin sonunu şimdiden tahmin edebiliyorum.

–Hyunjin ne yapıyorsun?

–Çillerin çok güzell.

–Ne- çillerim mi?

Nasıl olur. Onları güzel bir şekilde kapattığıma eminim. Görmesi imkansız.

O sırada olabilirmiş gibi daha çok yaklaştı. Boy farkından dolayı dudakları tam şu anda gözlerimin önündeydi. Gerçekten büyük ve dolgun dudakları vardı. İstemsizce etkileniyordum.

Sanki beni daha çok baştan çıkarmak istercesine dudaklarını yaladı.

Bu...bu...buna gerçekten dayanabileceğimi sanmıyorum. Hem bende onun dikkatini çekmişim öyle değil mi?

Hızla dudaklarımı onunkinin üstüne getirdim.

İkimizde hareket etmiyorduk. Ne o ne ben buna cesaret edemedik. Ama sanırım o girdiği şoktan çıktı ve beni öpmeye başladı. Bende ona karşılık verdim. Büyük bir açlıkla öpüşüyorduk. Sonunda nefessiz kaldığımız için ayrıldık. Ama yinede yüzlerimiz çok yakındı.

Fısıldayarak "Buna başka bir yerde devam etmek istiyorum" dedi.

Hyunjin, o gerçekten çok etkileyiciydi. Ve sanırım onunla bir sex gerçekten güzel olacak.

–Beni takip et.

Diyerek önden yürümeye başladım. Hemen ardımdan o da geliyordu. Asansör'ün önüne geldik ve bindik. İçeride birkaç kişi vardı. Odamın olduğu kata gelince indik. Hızlıca yürüdük ikimizde bunun için can atıyorduk. Kapıyı açtığımda Hyunjin beni içeri itti ve kapı ile arasına aldı.

Yavaşça yaklaşmaya başladı. Bende gözlerimi kapatıp öpmesini bekledim. Ama o sırada kulağımda bir nefes hissettim.

–Çok yazık olacak.

Ben neden böyle dediğini anlamaya çalışırken bacağımda bir acı hissettim ve bilincim bir karanlığa gömüldü.

Hyunjin:

Felix bacağına batırdığım iğne ile çoktan bayılmıştı. Sonrada hemen Chan ve Minho Hyung'u çağırdım.

Aslında abisi yüzünden Felix'in de bu işlere bulaşması biraz acımasızcaydı. Ama yapacak birşey yok. Buna ve ileride yaşayacaklarına katlanmak zorunda.

O sırada kapı tıklatıldı. Kapıyı açtım ve Felix'i kucağıma aldım. Acil çıkış kapısından çıkacaktık.

Şuan resmen Kore'nin en zengin iş adamlarından birinin oğlunu kaçırıyorduk. Ve sanırım bir süre ortalıkta olmayacak. Ailesi endişelenecek, medya haberler yapacak, polis heryerde onu arayacak ama kimse Küçük Prensimizi bulamayacak.

✨✨✨

İMPOSSİBLE LOVE | HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin